
Said Nursî hürriyet için diyor ki:
Adalet, hürriyet ve eşitlik şeriattadır: Şeriat-ı garra kelâm-ı ezelîden geldiğinden, ebede gidecektir. Asr-ı Saadet olan sadr-ı evvelin (Sahabelerin) hürriyet ve adalet ve müsavatı (eşitliği), bahusus o zamanda delil-i kat’îdir ki, şeriat-ı garra müsavatı ve adaleti ve hakikî hürriyeti cemî revabıt ve levazımatıyla câmidir (bütün bağlantı ve gerekleriyle içine alır) (Eski Said Dönemi Eserleri, {Nutuk}, s. 240).
Dört halife cumhurbaşkanıydı: Hulefa-i Râşidîn; hem halife, hem reisicumhur idiler. Sıddîk-ı Ekber (r.a.) Aşere-i Mübeşşereye ve Sahabe-i Kirama elbette reisicumhur hükmünde idi. Fakat manasız isim ve resim değil, belki hakikat-i adaleti ve hürriyet-i şer’iyeyi taşıyan mana-yı dindar cumhuriyetin reisleri idiler (Şuâlar, s. 570).Vicdan hürriyeti ve din için manevî cihad: Dini dünyadan tefrik ile (ayırarak) dinde ikraha ve icbara (zorlamaya) ve mücahede-i diniyeye ve din için silâhla cihada muarız olan hürriyet-i vicdan, hükümetlerde bir kanun-u esasî, bir düstur-u siyasî oluyor ve hükümet laik cumhuriyete döner. Fakat ona mukabil manevî bir cihad-ı dinî, iman-ı tahkikî kılıcıyla olacak (Asa-yı Musa, s. 142).
Fikir hürriyeti ve gerçeği arama meyli: İslamiyet güneşinin beşeri tenvir etmesine mani olan perdelerden … papazların ve ruhanî reislerin riyasetleri ve tahakkümleri ve ecnebilerin körü körüne onları taklit etmeleridir. Bu iki mâni dahi fikr-i hürriyet ve meyl-i taharrî-i hakikat nev-i beşerde başlamasıyla, zeval bulmaya başlıyor (Eski Said Dönemi Eserleri, {Hutbe-i Şamiye}, s. 240).
Hürriyet inkılâbının Kur’an lehindeki neticeleri: Bu umumî harpleri yapan ecnebi gaddarların, hırs ve hasetle bizdeki hürriyet inkılâbının Kur’an lehindeki neticelerini bozmak fikriyle tebeddül-ü saltanat (saltanatın el değiştirmesi) ve Balkan ve İtalyan harpleri ve Birinci Harb-i Umumînin patlamasıyla maddî ve manevî şerlerini, siyasî diplomatların, radyo diliyle herkesin kafalarına sihirbaz ve zehirli üflemeleriyle ve mukadderat-ı beşerin düğme ve ukdelerine gizli planlarını telkin etmeleriyle bin senelik medeniyet terakkiyatını vahşiyane mahveden şerlerin vücuda gelmeye hazırlanmaları… (Şuâlar, s. 1083)
Manevî fırtınalar: Hürriyet inkılâbından neş’et eden fırtınaların hengâmında herşeyi sarsan o fırtınaların ve harplerin zulümatından kurtulmak için nur arayan mü’minler içinde, Resaili’n-Nur şakirtleri az bir zaman sonra tezahür ettiklerinden… (Sikke-i Tasdik-ı Gaybî, s. 137)
Fikir hürriyeti ve inkâr: 10. Söz, çok ehemmiyetli bir belâyı def etti. Hürriyet-i efkâr serbestiyeti ve harb-i umumî sarsıntısı vaktinde haşri inkâr eden münafıklar fırsat bulup çok yerlerde zehirli fikirlerini izhara başladıkları bir zamanda 10. Söz çıktı ve tab edildi. Onu gören herkes kemal-i iştiyak ve merakla okudu. Zındıkların kâfirâne fikirlerini tam kırdı ve onları susturdu (age, s. 174).
Benzer konuda makaleler:
- Said Nursî’den hürriyet ölçüleri
- İman ve hürriyet
- Bediüzzaman’dan hürriyet tahlilleri
- Cumhuriyet; adalet ve meşverettir
- İman ne kadar mükemmel olursa, hürriyet de parlar
- Risale-i Nur’da cumhuriyet ve demokrasi
- Devleti meclis, meşveret ve hürriyet taşıyabilir
- Herkesin hukuku mahfuz kalsın
- En iyi niyet: Hürriyet… En iyi insaniyet…
- Bediüzzaman

1959 Kütahya doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini burada tamamladıktan sonra İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdi. Fakülteye girdiği yıl Yeni Asya Yayınlarında çalışmaya başladı. Yayınevinin çıkardığı çok sayıda kitabın editörlüğünü yaptı. Bu görevini sürdürürken, 1984-92 yılları arasında, aylık Köprü dergisinin sorumluluğunu üstlendi. 1988 yılı başından itibaren yayına başlayan Bizim Aile dergisinin kurucu editörü oldu. 1992 yılından bu yana Yeni Asya Gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliği ve Başyazarlığı görevlerini yürütüyor.
İlk yorum yapan olun