Şeyhü´l-Cebel (?-1195)

Asıl ismi Sinan’dır. Dağ şeyhi anlamına gelen Şeyhü’l-Cebel unvanıyla tanınıp meşhur olmuştur. Şii mezhebinin aşırı uçlarından biri olan İsmailî akidesine mensuptur. İsmailî akidesinin Nizarî olarak adlandırılan Suriye’deki kolunun imamlığını yapmış, olağanüstü güçleri olan, kahraman ve veli bir şahsiyet olarak müntesipleri tarafından kabul görmüştür. Rakiplerini, kendisine son derece bağlı olan fedaileri vasıtasıyla öldürtmek suretiyle ortadan kaldırma yoluna gitmiştir.

Risale-i Nur’da, Afyon Cumhuriyet Savcısının Bediüzzaman’ı, Sünnet ehline karşı meydana çıkıp sarsıntı veren kimselere benzetmesi ve kendisine verilen cevap vesilesiyle ismi zikredilmiş, galat-ı Şia tarikiyle meydana çıkan kimse olarak tarif edilmiştir. Künyesi, Ebü’l-Hasan Sinan bin Süleyman bin Muhammed şeklindedir.

Sinan hakkında çok fazla bilgi yoktur. Mensubu bulunduğu İsmailî Fırkası’na ait hiçbir eserde kendisinden söz edilmemesi ve fırkaya ait mertebeler silsilesinde gerçek yerinin belirtilmemiş olması da hakkındaki bilgilerin daha az olmasında etkili olmuştur. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Kaynaklarda ismi Raşidüddin Sinan olarak geçmekle beraber, İsmailî kaynaklarında Sinan Raşidüddin şeklinde kaydedilmiştir. Doğum yeri olarak ise Basra yakınlarında bulunan Akrü’l-Sudan olarak gösterilmektedir.

Raşidüddin Sinan’ın doğup büyüdüğü bölgede İsmailî akidesine mensup olanlar bulunmaktaydı. Kendisi de İsmailî fırkasının akidesini kabul ederek büyüdü. Bir süre sonra İsmailî’lerin merkezi olan meşhur Alamut’a gitti. Burada eğitim gördü. 1163 yılında İsmailî’lerin o zamanki lideri olan Hasan tarafından Suriye’de bulunan, bu fırkaya ait ve Nizarî olarak adlandırılan cemaatin başına lider olarak gönderildi. Raşidüddin Sinan, merkezleri olan Alamut’ta imam olarak vasıflandırılan lider gibi, buradakilerin başına imam olarak geçti.

Suriye Nizarî İsmailîlerin başına geçen Raşidüddin Sinan ölümüne kadar bu mevkisini devam ettirdi. Bu arada özellikle Sünni Müslümanlarla büyük bir mücadele içine girdi. Bahusus Selahaddin Eyyubi’ye karşı fedai adı verilen adamlarını kullandı. Eyyubilerle aralarında çetin mücadeleler geçti. Önemli bir güce erişmiş olmasından dolayı Suriye ve Mısır bölgelerinde siyasi açıdan etkili oldu. Selahaddin Eyyübi Haçlılara karşı büyük zaferler kazanmış ve ellerine geçirdikleri İslam topraklarını bir bir geri almaya başlamıştı. Daha da önemli Kudüs’ü Haçlıların elinden kurtarmıştı.

Raşidüddin Sinan’ın fedaileri, Selahaddin’i ortadan kaldırmak için bir kumandanının çadırında bulunduğu sırada saldırıya geçtiler. Birinci fedai aniden saldırmış, ancak ünlü hükümdarın başına isabet eden hançer darbesi, miğfer yüzünden netice vermemişti. Birinci fedai öldürüldükten sonra ikincisi, arkasından üçüncü saldırmış, fakat yine de bir netice alamadan ele geçirilmişlerdi. Selahaddin Eyyubi, Şeyhü’l-Cebel unvanlı Sinan’ı tamamen ortadan kaldırmaya karar verdi. Akabinde, kumandanlarından Haldun, şeyhin bulunduğu Masyaf kalesini kuşattı. Durumun giderek kötüleştiğini fark eden ve şeyhinin yerine geçmek isteyen Başdaî Melek Tavus Sinan’ı öldürdü. Böylece Raşidüddin Sinan kendi adamı tarafından 1195 yılında öldürülerek ortadan kaldırılmış oldu.

Raşidüddin Sinan’ın yaşadığı dönemde, Haçlıların İslam topraklarına akınları devam etmekteydi. Bu yüzden kendisi de Haçlılara karşı savaştı ve önemli başarılar kazanarak himayesindeki insanları korumaya çalıştı. Sinan’dan söz eden tarihçiler, O’nun rakiplerini öldürmek suretiyle ortadan kaldırdığına işaret etmektedirler. Bu iş için her yere kolay bir şekilde sızabilen fedailerini kullanmıştır. Nitekim Selahaddin Eyyübi de benzer saldırıya uğramıştı.

Şeyhü’l-Cebel Sinan’a büyük bir bağlılıkla bağlanan mensupları, kendisinde yüksek ve insanüstü özellikler bulunduğuna inanmışlar ve emirlerini harfiyen yerine getirmeye çalışmışlardır. Fırkanın mertebeler silsilesine göre imamlık mertebesini geçip hüccet olduğuna inanılan şeyhin bulunduğu mertebeye olağanüstü güçler atfedilmiştir.

Şeyhin mensubu bulunduğu İsmailîlerin bu Nizarî fırkasının akidesine göre, ilahiyat ve dinle alakalı bilgiler ancak, sadık bir öğreticiden öğrenilebilir ve bu da zorunludur. Bu öğreticinin de Allah tarafından tayin edilmiş İsmailî imamı olması gerekir. Şii mezhebinin bir kolu olarak ortaya çıkan ve daha sonra Şii fıkhının hükümlerini de ortadan kaldıran Alamut hakimi Hasan Ala Zikrihisselam kendisini gizlenmiş imam olarak ileri sürmüştür. Raşidüddin Sinan’ı Suriye’deki cemaatin başına gönderen de bu şahıstır. Bu kişi, kıbleyi değiştirmiş, mensuplarını namaz, oruç ve diğer dini yükümlülükleri yerine getirmekten men ettiği gibi, içki içmeyi de helal saymıştır. Bu düşünceleri büyük tepki çekmiş ve muhalifi bulunan kayınbiraderi tarafından öldürülmüştür. Ancak, Nizar akidesi ve anlayışı devam etmiştir.

Şeyhü’l-Cebel Raşidüddin Sinan Suriye’deki Nizarî’lerin başına geçtikten sonra Fatimilerden farklı anlayışlarını devam ettirmiş, Alamut kalesinde bulunan imamın durumuna benzer bir idare tesis etmiştir. Kendisi büyük bir kahraman, veli ve kozmik özellikleri olan biri sayılmıştır.

Risale-i Nur’da, Raşidüddin Sinan’ın adı Şeyhü’l-Cebel olarak geçmiş ve Afyon Cumhuriyet Savcısı, Bediüzzaman’ı bu ve benzeri yanlış fırka mensuplarına benzetmesi hayretle karşılanmıştır. Mahkemede aleyhinde hazırlanan iddianamede yüze yakın yanlışı tespit edip cevaplandıran Bediüzzaman; savcının, Nur tefsir değil, hem bazen akideye muhalif gider deyip, eskiden Sünnet ehline karşı Hasan Sabbah, Batınî mezhebi ve Şeyhü’l-Cebel gibi yanlış fırkalar olarak ortaya çıkan, siyasi sarsıntılara sebep olan fırka mensuplarına benzetilmesine  pek acib bir yanlış diyerek cevap vermiştir:

“Evet, sünnete muhalif hareket etmemek ve siyasete karışmamak için yirmi üç sene işkenceli esareti, hapsi, ihanetleri kabul eden ve siyasete girmemek için bütün dünyevî rütbelerinden yüzünü çeviren bîçare Said’i onlara benzetmek öyle soğuk bir hatâdır ki, bu günlerde hararetli ümitlerimizi kıran o iddianın aynı zamanında gelen kar ve soğuktan daha bâriddir.” (Şualar, 1994, s. 368)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*