Şeytanın yaratılış hikmeti

İnsi ve cinni şeytanların hile ve tuzaklarına düşmemek, oyunlarını çelebilmek için şeytanın niçin yaratıldığını; ona karşı nasıl bir duruş sergilemek gerektiğini anlayıp belirlemek gerekir.

Şeytan, insanlığın terakkisi, ilerlemesi, gelişmesi için önemli bir unsur olarak vazife görür. Ateş yakar, elektrik çarpar. Fakat, onlar sayesinde yemeği pişirir, ısınır, fabrikaları çalıştırırız.

Zorlama gücü olmayan; yalnızca vaadde bulunup kötülüklere çağıran şeytan1 olmasaydı hayat durağanlaşırdı. Madenlerin birbirinden ayrılması için yüksek derecede ateş verildiği gibi, şeytan da üzerimize gönderilerek mücadele, ibadet ve çalışma azmimiz tahrik edilir. Vuku bulup bulmadığı ayrı bir meseledir; fakat anlama açasından fevkalâde çarpıcı bir hikâye rivâyet edilir:

Hz. Mûsâ (as), Cenâb-ı Hak’tan, bir müddet şeytanın hükmünün kaldırmasını niyaz etmiş. Duâsı kabul olmuş. Sonra bakmış ki, o gün etrafta kimse gözükmüyor. Beklemiş. Yine kimse ortalıkta gözükmüyor. Bakmış; herkes secdede! Adeta hayat durmuş.

İşte şeytan, ateş gibi insanların üzerine veriliyor; elmas ruhlu cevherlerle, kömür ruhlular birbirinden ayrılıyor; gelişme sağlanıyor. Bütün ilimler, san’atlar, terakkîler, yükselmeler, buluşlar ve keşifler bu sayede mümkün olmaktadır. Ateş; ısınmak, yemeklerimizi pişirmek, sularımızı ısıtmak, madenleri eritmek vesaire için yaratılmış. Eğer, ateşi, tencerenin altına koyarsak yemeklerimizi pişirir, sobanın içine yerleştirirsek ısınırız. Şayet, ateşi halının üstüne atarsak yakarız veya elimizi tutarsak yanarız. Şeytan da bizim ateşimiz, imtihan sebebimizdir.

Şeytanın yaratılması değil, şeytanın yolunda gitmek çirkin ve kötüdür. Bediüzzaman bu muğlak meseleyi şöyle nefis bir misâlle aklımıza yakınlaştırır: Şerrin yaratılması şer ve çirkin değil, şerrin işlenmesi şer ve çirkindir. Yaratma ve icat etme, bütünüyle neticeye bakar. Bir şeyi yapma ise hususî bir iş olduğundan hususî neticeye bakar. Meselâ yağmurun gelmesinin binlerce neticeleri vardır ve bunların hepsi de güzeldir. İradesini kötüye kullandığı için bazıları zarar görse, sonra da “Yağmurun icadı rahmet değildir” veya “Yağmurun mevcudiyeti şerdir” diye genel bir hüküm verse, elbette yanlış olur.

İşte kâinattaki şerlerin, zararlı şeylerin ve şeytanların yaratılmaları, şer ve çirkin değildir. Çünkü çok önemli neticeleri vardır. Meselâ, şeytanlar, meleklere musallat olmadıkları için meleklerde terakkî yoktur, makamları sabittir, değişmez. Hayvanların durumu da aynıdır. İnsanlık âleminde ise yükseliş ve düşüşler nihayetsizdir. Bütün peygamberler ve veliler terakkînin ve yükselişin, bütün Nemrudlar ve Firavunlar ise tedennî ve düşüşün misâlleridirler.2 Allah’ın, şeytanları Hz. Süleyman’ın (as) emrine vermesi de3 şeytanın insanlığın terakkisi için yaratıldığına bir işâret sayılabilir.

Allah; insanları sınamak için hayatı ve ölümü yaratmış; farklı imtihan vesileleri kılmış. Bunlardan birisi de şeytandır.

Dipnotlar:

1– Kur’ân, İbrahim, 22.

2- Sözler, s. 428.

3- Age, 234.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*