Şiddet-i İkaz Şiddet-i Muhabbetten Gelir

Allah’ın her şeyi rahmetledir. Her fiilinde bir rahmet ve şefkat ciheti vardır. Güneşin dünyayı ısıtması, dünyamızın mahlukata mesken olması, yağmurun yağışı, yüzlerce nimetin insanlara yetiştirilmesi, tüm maddi ve manevi rızklar, bitkiler ve hayvanların hayata hizmetleri hep rahmet ve şefkat göstergesidir.

Hatta Celal tecellisinde tezahür eden ikaz, tehdit, uyarı, korkutma, azap gibi zahiren hoşa gitmeyen ve insanı tedirgin eden emirler altında bile bir şefkat, rahmet ve muhabbet izi vardır.

Evet, Cenab-ı Hak Kur’an’ı Keriminde biz insanları şiddetli bir şekilde ikaz ediyor. Küfür, şirk, fısk, zulüm, dalalet gibi insan hayatını zehirlendiren hal ve davranışlardan uzak durmamızı istiyor. Haksız yere cana kıymaktan, milletin mal ve namusuna tecavüz etmekten, yalan söylemekten, kötü ve çirkin davranışlardan uzak durmamızı tavsiye ediyor. Çoğu zaman da Kuran’da, vicdanları titretir bir bir şekilde, biz insanları ikaz ediyor. Ebedi azap ve cehennem ile tehdit ediyor.

Zahiren bakıldığında insanı ürküten, korkutan, telaşa sevk eden, evhama iten bu tehdit ve ikazlar altında mühim hikmetler, tatlı rahmetler, insanı cezbeden şefkat ve rahmetler var.

Şöyle ki:

Öncelikle Cenab-ı Hak, tüm kötü fiil ve davranışların mahiyetini tam olarak bize bildiriyor. Küfrün, dalaletin, fıskın, yalanın, cinayettin, fuhşun, hırsızlığın, zulmün fert ve cemiyet hayatı için ne kadar çirkin ve kötü olduğunu hikmet lisanı ile bizlere ders veriyor. Aynı zamanda imanın, ibadetin, hakkın, hukukun, hayatın, mal ve namusun, doğruluk ve dürüstlüğün ne kadar kıymetli ve ne kadar güzel ve ne kadar rağbet edilir bir haslet olduğunu Kur’an’ın da emir ve tavsiye ediyor. Biz insanların ebedi azap yurdu olan Cehennemden uzak durmamızı ve ebedi saadet yurdu olan Cennete girmemiz istiyor.

İşte bu noktada şiddet-i ikaz, şiddet-i muhabbetten ve şiddet-i şefkatten tezahür ediyor.

Yani Cenab-ı Hak biz kullarını çok seviyor. Bizlere hep şefkat ve merhametle muamele ediyor. Bizlerin kötülüklerden uzak durup hep iyilik yapmamızı istiyor. Bizlere Cennette ebedi dostluk ve muhabbetini vaat ediyor. Öyle ki Kur’an’da, Allah’ın biz insanlara şiddet-i muhabbet ve şefkati nedeniyle şiddetli şekilde ikaz edilmişiz.

Hatta biz insanlara bile ihsan edilmiş bu hal. Bir anne veya bir baba yanlış yola giden evladını ikaz eder. Çocuk söz dinlemez ise bazen şiddetli ikaz eder. Hatta bazen de bir tokat vurarak yanlışlıkları düzeltmeye çalışır. İşte bir anne ve babanın evladı hakkındaki şiddetli ikazı hep şefkat ve merhametten meydana gelir. Allah’ın Rahman ve Rahim isimlerinin tecellileriyle bizlere verilmiş olan şefkat ve merhamet duygusudur ki sevdiklerimizi, evlatlarımızı, dostlarımızı, arkadaşlarımızı yanlış hareketlerinden dolayı bazen şiddetli ikaz ederiz. Dost acı söyler atasözü de bu konuda güzel bir misaldir.

İşte Cenab-ı Hak da biz kullarını seviyor. Bizlere karşı sonsuz bir merhamet ve şefkati var. Biz kullarını kendisinin dostluğuna ve ebedi muhabbetine davet ediyor. Cennetinde ebedi saadet ve huzura çağırıyor. Cüz-i zevklerle, bazı kötü his ve duyguların sevkiyle, nefis ve şeytanın telkinleriyle meşru daireden ayrılıp günahlara girerek ebedi bir Zatın dostluğunu kaybetmek insan için en büyük kayıplardan birisi olsa gerektir. Yanlış yaptıklarımızdan tövbe ederek, iman dairesinde itaat edip güzeli, iyiyi, doğruyu yapmaya çalışma, Allah’a iman edip ibadet etmek de bize sonsuz bir merhamet ve şefkat ve muhabbet sahibi bir Zatın dostluğunu kazandıracaktır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*