Sinsi bir madde ile imtihandayız

DEVLET RİSALE-İ NUR’A HİZMET EDER Mİ?

Fikir ve Sanat Eserlerini kamulaştırmayı amir bulunan ve henüz Meclis görüşmeleri süren kanun maddesi sinsi bir plânın ürünüdür.

Hedef, devletin Risale-i Nur eserlerini basmak suretiyle, Nurcuların üzerinden kitap basma yükünü kaldırıp, iman hizmetine ivme kazandırmak değildir.

Nurcular bu iş için bedel ödeyerek geldiler. Bedel ödeten de aslında devleti iğfal eden zındıka komiteleri olmakla beraber, görünürde devlet idi. Şimdi aynı zındıka komiteleri tövbe etmiş, seksen yıldır yaptıklarına pişman olmuş, başta Said Nursî olmak üzere Nurculardan özür dilemiş ve şimdilerde Risale-i Nur hizmetine kolları sıvamış; öyle mi?

Kötümser değilim. Karamsar değilim.

Ama buna inanmamızı gerektiren samimî bir görüntü yok ortada.

Altında bir gizli plân sırıtıyor!

Devlet Risale-i Nur’u Basarsa Seviniriz, Ama…

Meselemize dönelim: Devlet Risale-i Nur basacaksa bassın!

Okulların, hapishanelerin, vatandaşların ciltlerle, tonlarla Risale-i Nur’a ihtiyacı var.

Biz seviniriz. Duâ ederiz. Buna devletin derin mevzuatı uygunsa, basıp çoğaltıp dağıtmaya da mevcut mevzuat zaten uygun ve yeterli!

Bunun için Risale-i Nur’u kamulaştırması gerekmiyor!

Yok, basmıyor ve ivedi olarak kamulaştırıyorsa, biz diyoruz ki, bu iyi niyetli bir çaba değil.

Bu çabaya destek veren bazı Nur Talebeleri iyi niyetli olabilirler. Bir şey diyemem.

Hükümeti art niyetle itham etmek de istemem. Bu da maksadı aşmak olur.

Fakat bu işin başında, içinde, derinliğinde, izbesinde bir zındıka komitesi var ki, işleri tek merkezden idare ediyor.

Nur Talebelerini de, hükümeti de sözüm ona iğfal ediyor. Bu komite seksen yıldan beri soldan yaklaştı, düşmanca tedbirler aldı, olmadı.

Risale-i Nur’un parlamasını, yükselişini önleyemedi.

Risale-i Nur’un şahs-ı manevisini yıldıramadı, susturamadı.

Risale-i Nur hizmetlerine sekte vuramadı.

Risale-i Nur şimdi altmıştan fazla dile tercüme edildi ve ülke sınırlarını aşarak dünyaya yayılmaya başladı!

HAİN BİR PLANIN KOKUSU GELİYOR

Elbette bütün bu gelişmeler bu zındıka komitesinin hazmedeceği meseleler değil!

Düşmanca olmuyorsa, dostça bir yol izlenmeli ve bu gidişat durdurulmalı!

Nasıl olacak bu iş?

Sağdan ve suret-i haktan görünerek yaklaşılırsa gayet kolay!

Şeytanın kurmayları da zaten birçok iğfalini suret-i haktan görünerek yaptırıyor!

Böylece Nur hizmetlerine ölümcül bir darbe indirmek mümkün olur!

Aksi takdirde bu Nur hızını yakalamak çok zor! Atını alan Üsküdar’ı geçmiş!

Planlar yapıldı, yol haritası çizildi, damlar kuruldu. Önce, sadeleştirme gibi Nurcuları endişelendiren bir hareket için düğmeye basıldı. Risale-i Nur’u himaye etme ihtiyacı meydana getirildi.   

Ardından, böyle bir himaye için devletin hazır olduğu imajı verildi.

Ve bu kanun maddesi böylece devreye sokuldu.

BENİ KÖTÜMSER BİLİN, AMA ŞUNU BİR DEFA DÜŞÜNÜN:

Normal bir akıl ile düşünün şimdi: Devlet Risale-i Nur’a sahip çıkacak da, ortalık al takke, ver külâh, savaş alanı gibi toz duman olmayacak! Bu mümkün mü?

Peki, şimdi ortalık neden sus-pus? Bu işin hiç mi muhalifi yok?

Ortalığın sus-pus oluşundan, hain bir plânın kokusu gelmiyor mu?

Belli ki, savaşın muhalif kanadı bu gelişmeden memnun! Belki bıyık altından gülüyor.

Bu gelişme hiç de hayra alâmet değil!

Varın, beni kötümser bilin, vesselâm.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*