Siyasette yeniden toparlanma devri

Bediüzzaman Hazretleri siyasetçi değildir.

Onun siyasî bir hedef ve gayesi yoktur. Yani siyasetin temel görevi olan devleti yönetmeye talip olmak gibi bir hedefi olmamıştır.

Ne gizli, ne de açık.

Ancak, bu demek değildir ki siyasî bir fikir ve düşüncesi de olmasın. Bu noktada siyasîlere yol göstermek, cemiyete siyasî bir ölçü koymak için çok mühim siyasî görüş ve düşünceler de ortaya koymuştur Bediüzzaman. Bütün bu fikirlerini de eserlerinde beyan etmiş.

Üstelik bir vatandaşlık görevi olarak kendi düşüncesine yakın bulduğu bir siyasî harekete de açık ve net olarak destek vermiştir.

Bu siyasî hareket, Demokratlar diye tanımlanan Demokrat Parti’dir.

Evet, Bediüzzaman Hazretleri Demokratları açıkça desteklemiştir.

1957 seçimlerinde sandık kurulu önünde açık oy kullanarak bu desteğini fiilen göstermiş.

Bu sebeple Nur Talebeleri de siyasî tercihlerini hep Demokratlardan yana kullanmışlar. 1960 sonrası kurulan ve Demokratların uzantısı olan Adalet Partisine, 12 Eylül ihtilâli sonrasında ise Doğru Yol Partisine destek verilmiş. Bediüzzaman’ın yolundan giden Nur Talebeleri demokrasi, hak ve hukuk yolundaki dik duruşlarından asla taviz vermemişler, her şart ve zeminde hak ve hukukun savunucusu olmaya devam etmişlerdir. Bu hak ve hukuk mücadelesinin siyasî cephesinde samimî olarak demokrasiye, hakka, hukuka, millete ve milletin değerlerine sahip çıkan ve bu ülkeye çok değerli hizmetlerde bulunan Demokratlara destek vermeye devam etmişlerdir.

22 Temmuz seçimlerinde de aynı destek, hiç şüphesiz ki verilmeye devam edecektir.

Zira bu seçimlerde bir ölçüde 12 Eylül sonrası bölünmüşlük ortadan kalkacaktır. Demokratlar yine Demokrat Parti çatısı altında seçime gideceklerdir. Fesat şebekeleri yıllarca Demokratları parçalayıp, bölmek ve yok etmek istedi. Bütün ihtilâllerin Demokratlara karşı yapılmış olması bunun en açık delilidir. 1960 sonrası 47 yıldır demokrat kadrolar bölünmüş, parçalanmış, yok edilmek istenmiş ve bir ölçüde tahrip edilmiştir. Hatta son cumhurbaşkanlığı seçimi hadisesi bile yeniden toparlanma sürecine giren Demokratlara karşı acımasızca kullanılmıştır. Fakat kaderin cilvesine bakın ki, Demokratlar yeni bir hamle yaparak tekrar gündemin baş köşesine oturmuşlar, aleyhlerine çevrilen fitne ve dolapları boşa çıkarmışlardır.

Demokratlar Nur Talebelerine dostturlar.

Nur Talebeleri de Demokratların dostudur.

Yıllardan beri devam ede gelen, her şart ve durumda bozulmayan bir gelenektir bu.

Dost ise dosta yardımcı olur. Bazı zahirî hatalarından dolayı aşırı ve yıkıcı tenkitlerde bulunmaz. Hatalarını tedavi etmeye gayret eder. Dost dostunu şefkatli ve merhametli bir şekilde ikaz eder. Yıkarak değil, yaparak destek olur.

Üstad Bediüzzaman Demokratlara destek vermiş, ama onları sürekli dostane bir şekilde ikaz etmeye de devam etmiştir. Onların siyaset icabı bilerek veya bilmeyerek yaptıkları hataları tamir etmeye çalışmıştır. Zaten samimi dostluğun gerektirdiği davranış şekli de bu değil midir?

Hatta Üstad, bu günleri görürcesine bakın talebelerini nasıl ikaz ediyor:

“Risâle-i Nur’un neşri her tarafta kanaat-i tâmme verdi ki, Demokratlar dine taraftardırlar. Benim Nur âhiret kardeşlerim, ‘ehvenüşşer’ deyip bazı bîçâre yanlışçıların hatâlarına hücum etmesinler. Daima müsbet hareket etsinler. Menfî hareket vazifemiz değil… Çünkü dahilde hareket menfîce olmaz. Madem siyasetçilerin bir kısmı Risâle-i Nur’a zarar vermiyor, az müsaadekârdır; ‘ehvenüşşer’ olarak bakınız. Daha ‘âzamüşşer’den kurtulmak için, onlara zararınız dokunmasın, onlara faydanız dokunsun” (Emirdağ Lâhikası, s. 458)

Bu ikaz doğrultusunda bizler de Demokratların yaptığı hatalara yapıcı olarak bakıyoruz. Kadîm dostlarımız olan Demokratları hak, hukuk ve demokrasi konusunda daha dikkatli olmaları için hem ikaz ediyor, hem de onları, milletin değerlerine sahip çıkma konusunda daha cesur olmaya davet ediyoruz. Zaten onlar da bu yolda samimi bir şekilde gayret ediyorlar. Bu gayretlerini de tebrik ediyoruz.

Netice-i kelâm:

22 Temmuz’da yine Demokratlara olan desteğimiz devam edecek.

Üstelik eskisinden çok daha fazla.

Zira Demokratların Millet Meclisinde temsil edilmesi siyasî dengelerin oturması için çok önemli. Milletin problemlerinin tam olarak çözümü için Demokratların iktidara gelmesine ihtiyaç var. Mevcut AKP iktidarı tam olarak demokrat olamamıştır. CHP’nin vesâyetine havale ettiği en temel konularda hiçbir çözüm üretememiştir. Hâlâ istismar, kriz ve tahrik zemininden partisine pay çıkarmaya çalışmaktadır. Demokratlığın en önemli göstergesi olan fikir, düşünce, din ve vicdan hürriyeti konusunda problemler artarak devam etmektedir. Bu konuda gözle görülür bir adım atılamamıştır. Milletin kesesini boşaltma uğruna düşürdük dedikleri enflasyondan başka hiçbir tutar dalları yoktur.

Bu seçimde yine prensiplerimiz doğrultusunda siyasî tercihimizi Demokratlardan yana kullanacağız. Fiilî ve kavlî duâlarımız yine Demokratlarla birlikte olacaktır. Tıpkı 1957’de Üstad Bediüzzaman’ın yaptığı gibi.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*