Siz hangi cereyandasınız?

abdil-yildirimCereyan, akıp giden, sürekli hareket hâlinde olan anlamında olup, hakikî ve mecazî olmak üzere iki anlamda kullanılır.
Maddî anlamda, hareket halinde olan elektrik, su ve hava gibi maddelerin akımını ifade ederken; mânevî ve mecâzî anlamda ise bir inancın, felsefenin ve hayat tarzının aksiyon hâlini ifade eder.

Manevî anlamda insan hayatını etkileyen iki büyük cereyan mevcuttur. Birisi iman cereyanı, diğeri de küfür cereyanıdır. Bir de bu cereyanlara yardım eden daha düşük voltajlı akımlar vardır. Bunlar da kalp santralinden besleniyorsa iman cereyanına, nefis santralinden besleniyorsa küfür cereyanına kuvvet verirler.

Nefis santralinden çıkan cereyanlar, insanı gaflete, dalâlete ve atâlete atar. Fuzulî ve malayâni faaliyetlerle meşgul eder. İnsan bu cereyanlarda kaldıkça, küfür menzillerine doğru sürüklenir gider. Allah muhafaza etsin, onu ancak Cehennem durdurabilir. İman cereyanı ise, insanı bu dünyada fazilet ve kemâlatın göklerine yükseltirken, ebedî âlemde de Cennet menzillerine doğru alır götürür.

İnsan sosyal bir varlık olduğu için, sosyal hayatın pek çok girdaplarına düşmekte, çeşitli cereyanlarına kapılabilmektedir. Özellikle iman cereyanından uzaklaşanların, zararlı akımlara kapılıp dalâlet derelerine doğru sürüklenme ihtimali yüksektir. Bunlar, menfî siyaset cereyanı, menfaat cereyanı, şan, şöhret ve servet cereyanı gibi akımlardır. İmanın cereyanında olanların ise, böyle bir derdi ve endişesi yoktur. Dünyevî cereyanlar onları etkilemez. Zira kalpleri bu cereyanlara karşı ihlâs ve takva ile izole edilmiştir. O akımları geçirmez, onlardan etkilenmez.

İmana hizmet etmek ve i’lâ-yı kelimatullah derdinde olanların, sadece imanın cereyanında kaldıklarını görüyoruz. Dünyanın en cazip akımlarının, onları cezb edemediğini anlıyoruz. Bediüzzaman Hazretleri, bütün ömrünü, mesaisini ve meşguliyetini iman yolunda sarf ettiği için, dünya cereyanlarından, özellikle de siyasî faaliyetlerden uzak durmuştur. Kendisini dünyaya çağıranlara, makam, mevki ve servet teklif edenlere en ufak bir ilgi göstermemiştir. İmansızlık gibi bir âfet, insanlığın ebedî hayatını tehdit ederken, başka meşguliyetlerin fuzulî ve zararlı olduğunu söylemiş, “Ben imanın cereyanındayım, karşımda imansızlık cereyanı var, başka cereyanlarla alâkam yok” diyerek, bütün gayreti ile iman dâvâsına sarılmıştır.

Dünyevî ve siyasî cereyanlar, câzip bir görüntü ile insanı kendine cezb etmektedir. Çocukları çok eğlendiren renkli atkı iplerine benzeyen dünyevî meşguliyetler, esasında renkli birer kablo gibidir. Uçları nefis santraline bağlı olduğundan, onlara dokunanlar makam, mevki, mal mülk, şan şöhret gibi zararlı ve öldürücü cereyanlara kapılabilir.

İman dâvâsına hizmet etmek yolunda olanların, imanın cereyanından başka cereyanlara kapılmamaları gerekmektedir. İnsanın önce kendi imanını, sonra da başka insanların imanını kurtarması, dünyanın en önemli işi, insanın da en büyük vazifesidir. Kalp dairesinden başlayan bu vazifeyi ihmâl edip, daha geniş dairedeki dünyevî ve siyasî işlerle meşgul olmak, iman cereyanından uzaklaşmak demektir. İman cereyanından uzaklaşanların ise, başka cereyanlara kapılma ihtimali yüksektir. Nitekim hizmette ihlâs ve sadâkat dairesinden çıkanların hangi akımlara kapılarak nerelere savrulduklarını görüyoruz.

İmanın cereyanında olan bir insan, kendi mesleğinin muhabbeti ile hareket eder. Dâvâsına hizmetle meşgul olur. Geçici heveslerin, dünyevî zevklerin ve menfaatlerin, siyasî ve ideolojik akımların, başka cemaat ve grupların peşine düşmez. Bediüzzaman’ın hizmet metodundan ayrılarak yeni içtihatlara yeltenmez. Üstâd Hazretleri’nin “Cadde-i Kübra-yı Kur’âniye” dediği çizgiden ayrılmadan yoluna devam eder.

Maksadı sadece iman ve Kur’ân hizmeti olan ve başka maksat ve meşguliyetlere kalbinde yer vermeyenler, imanın cereyanında kalmaya devam ederler. Bunun için de azamî ihlâs ve sadâkatle Üstâd Hazretleri’nin çizgisinde kalmaya, kalp bataryasını İhlâs Risâlesi ile “lâakal her on beş günde bir” şarj etmeye ihtiyaç vardır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*