Sessizliğin Sesini Duyuyor musun?
Geçen gün Fatmagül’le konuşuyorduk. Her yaptığı şeyi paylaşmaktan zevk aldığını söyledi. Bunu sadece sen yapmıyorsun ki. Günümüzde dijital çağın içinde yaşarken, neredeyse her anımızı paylaşmak alışkanlık hâline geldi. Sosyal medya platformları, sanki hayatlarımızı sürekli sergilememiz gerekiyormuş gibi bir hava oluşturuyor. Ama gel bir düşünelim: Her şeyi paylaşmak gerçekten gerekli mi? Sessizliğin ve gizliliğin ne kadar güçlü olduğunu işte tam da burada daha iyi anlıyoruz. Gel, birlikte biraz sessizliğin ne demek olduğuna bakalım.
Sessizlik Zayıflık Değil, Güçtür
“Kandiller kandili gizli olarak tutuşturulur. O da her tarafı aydınlatır!” – Hz. Ali
Çoğu zaman sessizlik ve paylaşmamak, yanlış anlaşılır. Sanki çekingenlikmiş, özgüvensizlikmiş gibi algılanır. Oysa gerçek çok farklı: Sessizlik, düşüncelerini derinleştirmenin, olayları daha iyi analiz etmenin ve duygularını yönetmenin güçlü bir yoludur. Sessiz kalanlar, çoğu zaman konuşanlardan çok daha fazla gözlem yapar ve bu da onlara gerçek bilgelik kazandırır.
Her Hikâye Paylaşılmak Zorunda Değil
Bazen yaşadıklarımız, kalbimizin derinliklerinde gizli kalmalı. Sürekli konuşmak, hele ki duygusal meselelerde, yanlış anlaşılmalara yol açabilir, yıpratıcı olabilir. Unutma, söylenen sözler geri alınamaz; çarpıtılabilir, kötü niyetle kullanılabilir. Her yaşadığın şeyi paylaşmak zorunda değilsin. Bazı hikâyeler, sadece seninle güzeldir.
“İhtiyaçlarınızı, sırrınızı saklamak suretiyle başarıya ulaştırınız. Çünkü, her nimet sahibi kıskanılır.”
(Taberanî, Mu’cemu’s-Sağîr, 2/149)
Fazla paylaşmak, insanı duygusal olarak savunmasız bırakır. Dinliyormuş gibi görünen herkesin niyeti iyi olmayabilir. Sosyal medyada mutluluk, başarı gibi güzel şeyleri fazla sergilemek, kıskançlıkları ve kötü enerjileri çekebilir. Sonuçta insanız, herkesin kalbi bir değil.
Hayaller Sessizlikte Büyür
Bir tohum nasıl toprağın altında sessizce büyüyorsa, hayallerimiz de sessizlikte yeşerir. Hedeflerini herkese anlatmak yerine, sessizce büyüt. Fazla konuşmak, hayallerinin enerjisini boşa harcayabilir. Sessizce çalışırsan, hedefine daha sağlam adımlarla yürürsün.
Hayatta bazen zor dönemler yaşarız. O zamanlarda sürekli konuşmak, acıyı daha da büyütebilir. Oysa sessizlik, ruhun ve kalbin gücünü besler. Dışarıdan onay beklemek yerine, kendi içine dönüp huzuru aradığında gerçek iyileşme başlar.
Gerçekten Fatmagül, dünyadaki cehennem başkalarından onay beklemektir. Artık sen sen olmazsın. Ve onlara hep muhtaç yaşarsın. Allah korusun seni.
Gerçek mutluluk, sessizce büyür. Her sevinci duyurmak zorunda değilsin. Çünkü bazı insanlar mutluluğunu küçümseyebilir, kıskanabilir. Özel şeyler, gizli kaldıkça daha da güzelleşir. Mutluluğunu kendine saklamak, onu korumanın en güzel yoludur.
Ne söylediğin değil, ne yaptığın önemlidir. Eylemler sessizdir ama çok etkili olur. İnsanlar sözleri unutabilir ama davranışlar unutulmaz. O yüzden çok konuşmak yerine, eylemlerinle görünür ol. Sessiz ilerleyenler, en büyük etkiyi yaparlar.
Fazla paylaşmak duygusal enerjini tüketir. Sessizlik ise seni korur. Kendin için yaşamak, sürekli onay peşinde koşmamak, iç huzurunu büyütür. Gizlilik; mutluluğunu, hedeflerini ve ilişkilerini korumanın en güzel yoludur. Hayatını herkesin gözünün önünde yaşamak zorunda değilsin. Sessizliğinde güç, gizliliğinde özgürlük var.
Dedim ya, şşşşşt sessiz ol… bir kedi gibi.
Benzer konuda makaleler:
- Çocuk masumiyeti kaybolmaya mı başladı?
- Terörün çözümü Bediüzzaman’da
- Evliliği bakıma almak
- Risale-i Nur eserleri açısından “fikrî hak” kavramı