Süfyan aldatmakla iş görecek

Image

İslâmların Deccalı ayrıdır. Hattâ bir kısım ehl-i tahkik, İmam-ı Ali’nin (r.a.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccalı Süfyandır, İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek.

Ahirzamanda, dinsizliğin iki cereyanı kuvvet bulacak:

Birisi: Nifak perdesi altında risalet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) inkâr edecek, Süfyan nâmında müthiş bir şahıs, ehl-i nifakın başına geçecek, şeriat-ı İslâmiyenin tahribine çalışacaktır. Ona karşı, Âl-i Beyt-i Nebevînin silsile-i nuranîsine bağlanan ehl-i velâyet ve ehl-i kemâlin başına geçecek, Âl-i Beytten Muhammed Mehdî isminde bir zât-ı nuranî, o Süfyanın şahs-ı mânevîsi olan cereyan-ı münafıkaneyi öldürüp dağıtacaktır.

(Devamı için bakınız: Mektubat, s. 60)

***

Yedinci Mesele:

Rivayette var ki, “Süfyan büyük bir âlim olacak, ilimle dalâlete düşer. Ve çok âlimler ona tâbi olacaklar.”

Ve’l-ilmu indallah, bunun bir tevili şudur ki: Başka padişahlar gibi ya kuvvet ve kudret veya kabile ve aşiret veya cesaret ve servet gibi vasıta-i saltanat olmadığı halde, zekâvetiyle ve fenniyle ve siyasî ilmiyle o mevkii kazanır ve aklıyla çok âlimlerin akıllarını teshir eder, etrafında fetvacı yapar. Ve çok muallimleri kendine taraftar eder ve din derslerinden tecerrüt eden maarifi rehber edip tâmimine şiddetle çalışır, demektir.

Sekizinci Mesele

Rivayetler, Deccalın dehşetli fitnesi İslâmlarda olacağını gösterir ki, bütün ümmet istiâze etmiş.

Lâ ya’lemu’l-gaybe illallah. (Gaybı Allah’tan başka kimse bilmez) Bunun bir tevili şudur ki: İslâmların Deccalı ayrıdır. Hattâ bir kısım ehl-i tahkik, İmam-ı Ali’nin (r.a.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccalı Süfyandır, İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin Büyük Deccalı ayrıdır. Yoksa Büyük Deccalın cebir ve ceberut-u mutlakına karşı itaat etmeyen şehid olur ve istemeyerek itaat eden kâfir olmaz, belki günahkâr da olmaz.

Şuâlar, s. 504

***

..İslâm Deccalı olan “Süfyan” dahi, şeriat-ı Muhammediyenin (a.s.m.) ebedî bir kısım ahkâmını nefis ve şeytanın desiseleriyle kaldırmaya çalışarak, hayat-ı beşeriyenin maddî ve mânevî rabıtalarını bozarak, serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak hürmet ve merhamet gibi nuranî zincirleri çözer, hevesat-ı müteaffine bataklığında birbirine saldırmak için cebrî bir serbestiyet ve ayn-ı istibdat bir hürriyet vermek ile dehşetli bir anarşistliğe meydan açar ki, o vakit o insanlar gayet şiddetli bir istibdattan başka zapt altına alınamaz.

Şualar, s. 512

LÜGATÇE:

nifak: Görünüşte Müslüman gibi davranıp aslında kâfir olma, iki yüzlülük, münafıklık.

risalet-i Ahmediye: Peygamber Efendimiz’in (a.s.m.) peygamberliği.

ehl-i nifak: İki yüzlü kimseler, münafıklar.

Âl-i Beyt-i Nebevî: Peygamberimizin (a.s.m.) âilesi ve soyundan gelenler.

cereyan-ı münafıkane: Münafıklık akımı, münafıkça cereyan.

Ve’l-ilmu indallah: İlim Allah katındadır.

teshir: Emrine itaat ettirme, boyun eğdirme.

tecerrüt: Soyutlanma.

maarif: Eğitim.

tâmim: Umûmileştirme, genele yayma.

istiâze: Sığınma.

ehl-i tahkik: Gerçeği, hakikati araştıranlar.

ceberut-u mutlak: Tam bir zorbalık, diktatörlük, baskı.

hevesat-ı müteaffine: Kokuşmuş hevesler, çirkin ve pis istekler.

ayn-ı istibdat: Baskı, tahakküm ve diktatörlüğün ta kendisi.

anarşistlik: Kural tanımama, kaidelere ve otoriteye karşı çıkma.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*