Sungur Ağabeyin müjdeli mektubu

Sungur Ağabeyin müjdeli mektubundan iktibaslar yapmaya devam edelim:

“Cenab-ı Hakka sonsuz şükürler olsun ki bugün rahmet-i İlâhiye ile Kafkas ve Türkistan’da gelişen hizmet-i nuriye ve imaniye, şahs-ı manevî ve cemaat-i nuriye tarafından ifa edilmektedir.

“Biz de muazzez Üstadımızın kudsî tebşiratlarını bir emir ve bir vecibe telâkki ederek, Kurban Bayramı arefesinde Rizeli kardeşlerimizle birlikte Tiflis’e vardık. Daha önceleri bizlerin de malûmatı dahilinde Rizeli kardeşlerimiz Tiflis’e bir dershane açmışlar. Elhamdülillah, çekirdekmisal hizmetlere medar oluyor, gördük.

“Her taraftan Nur talebeleri kardeşlerimiz himmetleriyle külliyetli miktarda Nur Külliyatını oralara ulaştırmışlar ve ulaştırmaktalar.

“Hz. Üstadımızın Tiflis’e uğradığı 1910 senelerinde Rusya’da Çarlık idaresi hükümette olup, Tiflis’te pek çok Müslüman Azerî bulunuyormuş. Komünizmin zuhurundan sonra, bilhassa Stalin zamanlarında toplu imhalar ve Müslümanları başka yerlere nakiller yapılmış, camiler yıkılmış ve mâlûm son asırların en korkunç ve dehşetli hadisatı meydana gelmiş. Bir asra yaklaşan uzun bir müddetten sonra inşaallah Kafkas ve Türkistan’da, kâinattaki hikmet-i ezeliye sırrının zuhurunu, rahmet-i İlâhiyeden temennî ve niyaz ediyoruz.

“Azerbaycan’daki hizmet-i nuriye ise; aynen Anadolu’da Nur’ların genç nesiller arasında kemal-i hâhişle intişar ettiği zaman ve zemine benzemektedir. Risaleleri alıyorlar, okuyorlar ve anlıyorlar. Belki bizdeki yeni nesillerden daha ziyade anlıyorlar. Çünkü Risale-i Nur’un lisanı onların fıtrî lisanı gibi… Hakikî Türkçe. Kemiyet, keyfiyet, katar, kasır, nâmâlûm gibi kelimeler onlarda daima istimal edilmekte. Yani, bizdeki uydurukça dil orada kullanılmamış, anlamıyorlar.

“Bir Azerî genci, mekteplisi Nurlara teveccüh ettiğinde, Nurun manevî gücü onu hemen teshir ediyor. Asla yabancılık çekmiyor. Oralarda açılan dershane-i Nuriye ve diğer şehirlerde meydana gelen intibah, inşaallah bütün Azerbaycan’ı ihata edebilir bir vüs’at ve keyfiyette görünüyor.

“Yakın günlerde Türkistan’da, Taşkent’te bir dershane açılması ve Nurların hararetle okunmaya başlanması gibi müjdeli haberler Buhara, Semerkand gibi eski ilm-i irfan merkezlerinde Risale-i Nur’un ilim içinde hakikata yol açan kudsî veçhesinin anlaşılacağına dair ümitler vermektedir.”

Sungur Ağabeyin, “Bu haberler ve hizmetler Risale-i Nur’un dahil ve hariçteki binler yerlerde dal budak salan küllî hizmetlerinden ancak bir vechesidir. Üstadımızın seksen sene evvel haber verdikleri ve Tarihçe-i Hayat’ta geçen bir muazzam hakikatin bir vechi olması sebebiyle, bir hoşâmedî nev’inden takdim ediyoruz” cümleleriyle sona eren lâtif mektubunda anlatılan hizmetleri başlatıp maddî ve manevî himmetleriyle devam ettirenlerden Allah razı olsun diyoruz.

Evet, bütün insanlığın olduğu gibi, Türk dünyasının da Risale-i Nur’a şiddetle ihtiyacı var. “Bu Kur’ân nurlarını oralara nasıl ulaştırırız?” diye düşünüp bir yol arayanlar, rahatlayabilirler. Çünkü ilk adımlar atılmış bulunuyor. (Yeni Asya, 24.9.1992)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*