Suphi Türel ve Bediüzzaman

Bediüzzaman Hazretleri, Afyon Cezaevi’nden yüz yıl gibi süren 20 aylık eziyetli ve cefalı günlerden sonra 20 Eylül 1949 yılında tahliye olur; ancak dâvâ devam eder. Asrın dâvâsı hüviyetindeki bu mahkeme, sekiz yıl kadar devam eder. 23 Mayıs 1956 yılında Afyon Mahkemesi; Risale-i Nurlar’ın beraatına, eserlerin iadesine ve kitapların basımına izin verilmesi lehinde karar alır. Bu kadar önemli bir mahkeme kararı o günkü gazetelerde bir satır dahi yer almaz.

Bediüzzaman’ın talebelerinden Recep Unaz, Afyon Mahkemesi’nin beraat kararını ve Yargıtay Genel Kurulu’nda alınmış kararı yayınlanması için yakın dostu ve arkadaşı Antalya Mahallî İleri Gazetesi’nin sahibi Suphi Türel’le görüşür. Recep Unaz, Suphi Türel’e kararın yayınlanması için kanunî hiçbir sakıncanın bulunmadığını anlatır ve onu ikna eder. Suphi Türel büyük bir cesaret örneği göstererek yazıyı olduğu gibi gazetede yayınlar. Yazı, muhteva olarak Adnan Menderes’e açık teşekkür ve Afyon Mahkemesi’nin beraat kararı olarak yayınlanır. Yazının altına Antalya Risale-i Nur Talebeleri namına “Recep Unaz” diye yazılır. Böylece Bediüzzaman ve Nur Talebeleriyle ilgili Afyon Mahkemesi’nin Risale-i Nurlar’ın beraatı, eserlerin iadesi ve kitapların basımına izin veren karar Türkiye’de ilk defa haber olarak Antalya İleri Gazetesi’nde çıkmış olur.

İleri Gazetesi’nde daha sonra Hutbe-i Şamiye ve Hanımlar Rehberi Risaleleri tefrika olarak yayınlanır. Hutbe-i Şâmiye, Gençlik Rehberi ise daha sonra matbaada kitap olarak basılır. Bediüzzaman Hazretleri mahkeme kararının mahallî bir gazetede dahi yayınlanmış olmasından çok büyük bir memnuniyet duyduğunu sevinçle ifade eder. Ulusal gazeteler Risale-i Nurlar’la ilgili tutuklama veya hapis cezası olduğunda hemen manşet haber olarak yayınlardı. Tahliye ve beraat haberlerine ise kör ve sağır gibi davranırdı.

Bedüzzaman Hazretleri, Hutbe-i Şamiye Risalesini İleri Gazetesi Matbaası’nda basan Suphi Türel’e hediye ettiği bir kitabının sonuna kendi el yazısıyla: “Bismillahirrahmanirrahim. Allahümme Yâ Erhamürrahimin. İsm-i Âzamın hürmetine bu Hutbe-i Şâmiye’yi altı bin nüsha bastıran; Tevfik ve Suphi ve Recep ve Mustafa’dan ahsen-i kabul ile kabul eyle. Ve onları ve mübarek yardımcılarını Cennet-ül Firdevs’te mes’ud eyle. Ve hizmet-i Kur’âniyede ve imâniyede dâima muvaffak eyle. Âmin âmin  âmin. Said Nursî” yazar.

Antalya’da yayın hayatına başlayan İleri Gazetesi, gazetenin sahibi ve yazı işlerini fiilen sürdüren Suphi Neşet Türel tarafından 21 Şubat 1949 tarihinde ilk sayısını çıkarır.

Gazetenin sahibi Suphi Neşet Türel, 1926’da Antalya’da doğmuş ortaokulu bitirdikten sonra maddî imkânsızlıklar yüzünden iş hayatına erken atılır ve liseye devam edemez. Sonraki zamanlarda büyük azim ve gayretleriyle liseyi ve daha sonra Hukuk Fakültesi’ni dışarıdan bitirir.

Suphi Türel mahkeme kararını gazetesinde yayınladıktan sonra 1957-1958 yılları arasında Isparta’da Bediüzzaman’ı ziyaret eder, elini öper ve hayır duâsını alır. Suphi Türelin beş yıl evli olmasına rağmen çocuğu yoktu. Kendi ifadesine göre Bediüzzaman’ın duâsını aldıktan sonra bir çocuğu olur. Suphi Türel Bediüzzaman’ı ilk ziyaretinden sonra sık sık Isparta’ya Bediüzzaman’ı ziyarete gitmeyi sürdürür.

Gidemediği zamanlar ise Bediüzzaman şoförünü gönderip, onu Isparta’ya getirtirdi. Suphi Türel bu ziyaretlerden sonra Nur Risaleleri’nden altmış-yetmiş kadar kitabı okur.

Bu cesur tavrından dolayı çevresindeki insanlar Suphi Türel’e neden böyle ‘menfi’ bir kimsenin eserlerini neşredip okuduğunu sorar. Suphi Türel onlara Nur Risaleleri’nin Kur’ân’ın tefsiri olduğunu ve bu eserlerin okuması gereken eserler olduğunu söyler. Onlara bu eserleri okumaları için tavsiyede bulunur. Daha sonraki zamanlarda Suphi Türel, birçok tanıdığının ve arkadaşının Risale-i Nur’la ilgili yanlış kanaatlerini değiştirir. Suphi Türel, Bediüzzaman’ı ziyarete gittiği bir gün Bediüzzaman ona, “Hakkında şikâyetler var. Sen kumar oynuyor, rakı içiyor, bazı geceler de dansa gidiyormuşsun. Doğru mu bütün bunlar?” diye sorar.

Suphi Türel biraz bekler başı önünde: “Evet, doğrudur Üstadım!” der.

Bediüzzaman: “Sana yapma, etme diyemem. Yapmasan iyi olur derim. Yapma dersem, huzur-u mahşerde yapılacak hesaplaşmayı ben üstlenmiş olurum ki, bu Allah’la kul arasına girmek demektir!” diyerek onu uyarır.

Bediüzzaman’ı ziyaretlerinde yerde uzun süre diz çöküp oturamadığından Bediüzzaman ona ayrıcalık gösterip onu karyolasına oturturdu. Suphi Türel, Bediüzzaman’ın bazı sohbetlerinde Arapça, Farsça, Kürtçe, Fransızca ve Rusça konuştuğuna şahit olduğunu söylerdi. Suphi Türel; Bediüzzaman’ın Allah korkusunu ve Marifetullahı insanlara en iyi bir şekilde talim eden en üstün bir mürşid olduğunu ve böyle bir mürşidi tanımayanların çok talihsiz olduğunu sohbetlerinde sık sık söylerdi. Suphi Türel evli ve iki çocuk babası olarak 2010 yılında 83 yaşında iken vefat eder. Antalya şehir merkezi Uncalı Mezarlığı’na defnedilir.

(Kaynak: Necmeddin Şahiner, Son şahitler, 4. Cilt)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*