Sürpriz ek ortaklık

İsrail’le ilişkiler bir türlü gündemden düşmüyor. Türkiye’nin Telaviv Büyükelçisi Çelikkol’un da bir “mizânsen” olduğunu söylediği “kriz”in ardından İsrail’le ilişkiler sistemli bir biçimde sürdürülüyor.

Amacının “Türkiye’ye bir tehdit mesajı yollamak olduğunu” tekrarlayan “kriz”in baş mimarı İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, ülkesinde televizyonlarda “Kurtlar Vadisi” dizisini kastederek İsrail’i rahatsız edecek olumsuz sahnelerin devamı halinde büyükelçinin sınırdışı edilmesi dahil bütün seçeneklerin masada olduğunu ileterek geri adım atmadığını bildiriyor.

Ve tam bu sırada İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak Ankara’ya geliyor.

Kapalı kapılar ardından, son günlerde dünya medyasına sızan “İsrail savaş uçaklarının Türkiye’nin hava sahasını kullanması” gibi kamuoyundan gizlenen anlaşmalara dair bir yığın yorum yapılıyor. Ankara-Telaviv hattında tartışmalar devam ederken, öncelikle Türk teknik heyetinin testinden “başarıyla” geçtiği belirtilen ve daha önce ihâlesi yapılan, ancak istenilen yüksekliğe çıkmadığı için tesliminde sorunlar yaşanan insansız hava aracı Heronlardan Mart ayında 4’ünün teslim alınacağı, 2010 sonuna kadar da bütün uçakların teslimatı yapılacağı belirtiliyor.

“KEK” VE ASKERÎ ANLAŞMALAR…

Anıtkabir ziyaretiyle başlayan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile 3 saat 20 dakika süren ve Millî Savunma Bakanı Gönül’le görüşen Barak’ın gündeminde ayrıca diğer askerî işbirliği konularının olması, “one minute” sonrasında olduğu gibi “alçak koltuk krizi”nin ardından da İsrail’le işbirliğinin tam gaz süreceğinin habercisi. Daha Barak gelmeden kulislerde, Gazze, Davos, Anadolu Tatbikatı ve dizilerin ele alınacağı ve işbirliğinin arttırılması için gözden geçirileceği daha gelmeden basında yer alması, bunun açık alâmeti.

Barak’ın ziyaretinin Heron ihâlesiyle kalmaması; İsrail’le sürpriz ortaklık anlaşmalarının gündemde olduğu bilgileri gün geçtikçe açığa çıkıyor. Heronlar için bir Türk heyetinin Telaviv’de bulunduğu ve Ayalon’un Türkiye’nin mâlûm krizi tetikleyip tırmandırdığı ertesi gününde, “sürpriz İsrail askerî heyeti”nin Ankara’da iki gün boyunca temaslarda bulunması, İsrail’le işbirliğinin kamuoyundan gizlendiğinin göstergesi. Meselâ, Barak’ın İsrail Savunma Bakan Yardımcısı Udi Shani başkanlığında İsrail’in en önemli silâh şirketlerinin üst düzey yöneticilerinin yer aldığı İsrail askerî heyetiyle, Millî Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda ele alınan ortak savunma projeleri geliştirilmesini görüşeceği, medyada yer aldı. (Utku Çakırözer, Akşam, 17.1.2010)

Buna göre 11 Kasım’da Ankara’da M-60 Amerikan tanklarının modernizasyonu konusundaki işbirliği projesiyle, İsrail devlet şirketi IMI ile Aselsan arasında imzalanan “protokol”la ile Orta Asya ve Ortadoğu ordularının envanterindeki tankların modernizasyonu ortaklığı kararı tekmil edilecek. “Türk-İsrail ortaklık modeli” daha da geliştirilecek. Aslında son yedi yıllık AKP hükûmetinde Ankara, AKP hükûmetinin İsrail’le yaptığı “ekonomik mutâbakat zabıtları” çerçevesinde, 5 Ekim 2004’te Resmî Gazete’de yayınlanan, GAP ve KOP’u içine alan sulamadan tarım ve hayvancılıktan tohumculuğa, kimyadan enerjiye, telekomünikasyondan turizme, güvenlik ve çevre teknolojilerinden danışmanlığa kadar iktisadî işbirlikleri ilerletildi. Keza Kuşadası, Galata, Tüpraş ihâleleri İsrail’li firmalara verildi. Enerji, petrol, doğalgaz, tarım, sulama anlaşmaları sürdürüldü. Ve en son 24 Aralık 2009’de İsrail Sanayi, Ticaret ve Çalışma Bakanı Benyamin Ben Eliezer ile Millî Savunma Bakanı arasında Türkiye ve İsrail arasında “Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) 4. dönem toplantısı mutabakat zaptı” imzalandı. Türkiye ile İsrail’in ilişkilerini güçlendirme ve derinleştirmeye dair karşılıklı “sıcak duygular” ve övgülerin, dile getirildiği imza töreninde, Eliezer, Türkiye ve İsrail arasında 3,4 milyar dolar düzeyinde olan ticaret hacmini, iki yıl içinde de 8 milyar dolara çıkarma hedefini ortaya koydu.

ERDOĞAN’IN SÖYLEMLERİ “KİŞİSEL”!

Kısacası, bir yandan İsrail’e sözde “rest” çeken Erdoğan’ın söylemlerine karşı, İsrail’le siyasî anlaşmalar, ekonomik ve ticarî anlaşmalara yenileri eklendi. Savunma sanayii işbirlikleri, tank ve silâh ihâleleri, helikopter ve uçak ve silâh alımı ihâleleri devam etti.

“Ona minute” değil, Başbakan’ın, “Biz İsrail’le daha geniş çok yönlü işbirliği içindeyiz; bizim şu anda İsrail’le yürüyen işlerimiz var ve bu işlerin kesilmesi sözkonusu değil” sözleri uygulamada. İsrail’le ilişkilerin aksadığı haberlerine karşı, AKP hükûmeti, Erdoğan’ın “İsrail’le resmen ve hukuken ilişkilerimiz kopmadı ve aynen devam ediyor” ikrarıyla İsrail’le yoğun ilişki ve işbirliği içinde…

Bir yandan “ona minute”yle İsrail’e rest çekilmesi, diğer yandan, İsrail’le ilişkilerin devam etmesi, bir taraftan “Gazze’ye füze saldırısından dolayı şiddetle kınanması, diğer taraftan Heron anlaşmasının ve yeni askerî işbirliklerinin yapılması ortasında bir garâbet sergileniyor. Bu garâbeti, “Erdoğanizmi Kemalizm’in yeni versiyonu” olarak gören, “İslâmın yeni yüzü” kitabının yazarı İsrail Dışişleri eski müsteşarı Alon Liel’in, son “kriz”e tesbitlerinde düğümleniyor. Başbakanı ve hükûmetini kesinlikle “Yahudi karşıtı” görmediğini belirten İsrailli akademisyen-diplomat Liel, “Erdoğan’ın İsrail’e karşı ‘kişisel bir kampanya’ yürüttüğü” sözleri her şeyi açıklıyor. Özetle “one minute” benzeri çıkışlar ve sâdece söylemden ibâret “sert kınamalar”la yürütülen bu kampanya, kamuoyu nezdinde siyasî rant devşirme taktiğinden öteye geçmiyor.

Erdoğan’ın “çıkışları” sözde ve “kişisel” kalıyor…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*