Tanımlanması zor, fakat müthiş bir kuvvet!

İnsan şu korkunç dünya sahrasına atılırken gözünü açar, bakar. Bir lütuf beklediği zaman, birden bire, düşmanlar gibi hastalıklar, elemler, belâlar hücum ederler. Bir medet, bir yardım için merhamet dileyerek tabiata ve unsurlara baktığında, kalp katılığı ve merhametsizlikle karşılaşır.

Uzaydaki kütlelerden yardım istemek üzere başını havaya kaldırır. O kütleler, atom bombaları gibi dehşetli ve heybetli hâlleriyle gözüne görünür. Hemen gözünü yumar, başını eğer, düşünmeye başlar. Bakar ki, hayatî ihtiyaçları bağırıp çağırmaya başlarlar… Bütün bütün yalnızlığa düşerek hemen kulaklarını tıkar, vicdanına iltica eder.

Bakar ki, vicdanı binler emeller/ümitler/gayeler/maksatlarla dolu, gürültülerinden cinnet getirecek bir hâle gelir… İşte, teselliyi ancak Yaratıcı’ya imanla bulur.

• Çaresiz insan korku, heybet, acz, titreme, vahşet/yalnızlık, gönül darlığı, yetimlik ve üzüntü deryasında yüzer.

Âcizdir; gücüne bakar; sıfırın altında. İhtiyaçlarına bakar; defedilecek gibi değil. Çağırıp yardım istese, yardımına gelen yok. Her şeyi düşman, her şeyi garip görür. Dünyaya geldiğine bin defa pişman olur, lânet okur.

İşte bu durumda olan kalp, çareler aramaya başlar. Allah’a iman nuruyla dünyası ışıklanır, o karanlıklı ve dehşetli evvelki vaziyeti nurânî bir hâle dönüşür.

• Hücum eden belâları, musibetleri gördüğü zaman, her şeyin dizgini elinde olan Yüce Yaradan’a dayanır, müsterih olur.

• Diğer varlıklara baktığında, hareketlerinden dehşet değil, dostluk ve emniyet peyda olur ve onların o hareketlerini ibret ve hayretle tefekkür eder. Ruhunda yüksek lezzetleri ve mutluluğu hisseder, ona manevî cennetlerin kapıları açılır. (İşârâtü’l-İ’câz, s. 71, 78, 34.)

Yani şöyle düşünür: Gökyüzü kendi kendisine dönmüyor, yıldızlar direksiz durmuyor. Bunları durduran, sonsuz bir güç Sahibidir.

Böylece Sonsuz Kudret Sahibine sığınmanın güvenini, huzurunu duyar. Böylece kâinatın Sonsuz Kudret Sahibinin elinde olduğunu, rastgele ve tesadüfen işler dönmediğini anlar. O’na imanla tevekkül eder.

• İçe kapanıklık, Allah’a imanla aşılabilir. İman, Kâinatın Sultanı ve Sonsuz Kudret Sahibi olan Allah’ın her an huzurunda olduğunu bilmektir. Bu, tanımlanması zor, fakat müthiş bir kuvvettir.

Allah’a tam bir imanla bağlanan, vahşi ve boş sahralarda da yaşasa, teknolojinin ağır çarkları arasında yalnız başına kalsa da, Allah’ın her yerde hazır-nazır olduğunu ve kendisini koruduğunu bilir.

Şu âyetin meâlini okuyunca, Allah’a imanımız nispetinde iliklerimize kadar güven dolmaz mıyız: “Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakıverirse, O’ndan başka size yardım edecek kimdir? İnananlar yalnız Allah’a güvensinler.” (Kur’ân, Âl-i İmrân, 160.)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*