Tarih tekerrür ederken, sosyalistler de geri dönüyor…

Bediüzzaman Hz.leri Hutbe-i Şamiye isimli eserinin başında; “Evet, bakınız zaman hatt-ı müstakim üzerine hareket etmiyor ki, mebde ve müntehası (başı-sonu) birbirinden uzaklaşsın; belki, küre-i arzın hareketi gibi bir daire içinde dönüyor. Bazan terakkî içinde yaz ve bahar mevsimi gösterir, bazan tedenni (gerileme) içinde kış ve fırtına mevsimini gösterir“ derken acaba yüz küsur sene önceki “zamanın günümüzdeki“ tekrarından mı bahsediyordu…

İngilizler’in dünya hâkimiyeti uğruna ihtilâlci sosyalistlerle yaptıkları işbirliklerine… Müttefiğine tam savaş ortasında Bolşevikler üzerinden yaptığı ihanetine, başta Osmanlı olmak üzere Alman İmparatorluğu’nu da “demokrasiden mahrum” etmelerine mi işaret ediyordu, dersiniz? Risale-i Nur’daki kelimelerin “doğru tarihin” yapbozlarını nasıl ele verdiğini bilen araştırmacılarımız, Kuzey’in dünkü “yıkıcı cereyanının” günümüzdeki globalleşmiş halini çok net bir şekilde “dünya kamuoyuna” göstereceklerdir, diye bekleşmedeyiz.

Elbette, yüz küsur sene önceki “zamanın” renkleriyle, hadiseleriyle ve kahramanlarıyla günümüzde karşımıza çıkması, beşerin imtihan sırrına aykırıdır. Tıpkı ağaçlardaki yapraklar, yerdeki çiçekler ve diğer bitkilerin dalları- budakları gibi… Tam aynısı olmasa da, eski zamandaki hadiseleri günümüzde doğru okumaya yarayacak mu’cizeleri takip etmemiz gerekiyor. İngiltere Lenin ile Troçki’ye elbette sermayedarlar üzerinden yardım etmişti. Rothshild hanedanı sosyalistlerin sırtına basarak Hazar Petrolleri’ne ve Alman’ların mağlûbiyetine kavuşmuşlardı. Ve daha sonra Osmanlı’ya mirasçı olarak tayin ettikleri “yeni ittihatçılar…” St. Petersburg ihtilâlinden hareketle dünyanın yarısından fazlasını hegemonyasına alan komünizmin, Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra “Öldüğünü” iddia edenleri de hatırlıyorsunuz. On yıllardır ki, kulağıma ne sosyalizm, ne komünizm ve ne de masonluk kelimeleri çalınmaz oldu… Birileri bunların öldüğünü veya dünyadan göçtüğünü global medyayı ve daha sonra eğitim sistemlerini kullanarak telkin etmeye başlamıştı… Yüz yıl önceki Marksist katiller artık yoktu, tıpkı Fereud’un kendince Marksizm’i sakladığı gibi… Sosyalizmin ve komünizmin “öldüğünü” propaganda edenler, sakın bizatihi kendileri olmasın, diyenleri ise taşa tuttuk. Komplo teoricileri diye susturduk ve neredeyse arkalarına teneke bağlayacaktık, mahallede…

Yeni Asya “Demir Perde”nin kapıları açıldığında komünizmin ölmediğini, başka giysi ve suretlerde globalleşmeye başladığını söylemeye başlamıştı. Hem de Neoliberal-Neocon ittifakının Kemalist generalleri kullanarak gerçekleştirdikleri 12 Eylül ihtilâline rağmen… Rothshild gibi zenginlerin sermayesiyle, “yetmiş sente muhtaç” Türkiye’nin gençlerine Marlboro sigarası dağıtan ANAP’ın özverili çalışmaları, maalesef ülkede netice verdi. Londra, Washington, Bonn ve Ankara çerçevesinde kurulan Yeni Marksizm tezgâhlarında, dünya kamuoyunun tanıyamayacağı ve günümüzde binlerce kuruluş, STK veya Üniversite üzerinde gördüğümüz sosyalist/ komünist elbiseler dikildi. Turuncusundan Kızılına kadar… Rengârenk…

Komünizmi Kuzeyden beklerken Türk milleti, onlar İngiliz Amerikan bayrakları altında Basra’dan çıkartma yaptılar… Sonra Barzani Devleti’ni kurarak, gelecekte buralarda işleyecekleri dehşetli cinayetlere zemin hazırladılar.

Yeni Asya, Troçkicilerin Henry Kissinger komutasında pimini çektikleri 11 Eylül’den bu yana “Marksizm’in yeni felâketlerini” dillendirmeye çalışıyor. Afganistan ve Irak katliâmları, BOP projesi, Arap Baharı, Suriye Savaşı, IŞİD tiyatrosu, Kiev ihtilâli ve nihayet Trump Zaferi…

İşte bildiğiniz üzere… Condella’dan Biden’ın biricik Hint dönmesi yardımcısı Haris Kamala’ya kadar… Nasıl olsa Amerikan halkı da nihayet “hipnoza” yatırılmıştı. Birinci Avrupa ve Amerika’yı uyandıran “dangalak Trump’ı” alt etmek üzere meşhur sermayedarlar, Yahudi düşünür-fon sahipleri, göçmenler ile zenciler… Ve sonunda Zuckerberg, Bill Gate ve Soros gibi zenginlerin özverili katkılarıyla, aktüel sosyalizm Amerikan zaferini de kazanmıştı. Yeni Marksistlerin önünde önemli bir engel görünmüyor, artık. Londra’dan Pekin’e açılan yol emniyetini de AB sekreterliğine getirdikleri Von den Leyen ile sağladılar, Marksistler… The Guardian’ın ifade ettiği gibi Komünizm “yeni baharını” yaşamaya başlıyor, bu günlerde. Türkiye halkı, komünist-Kemalist ittifakıyla yakalandığı istibdat cenderesinden habersizce inlese de Marksistler Anadolu’da iktidarda olduklarını bütün dünyaya ilân ediyorlar. İngiltere’yi şaşkınlıklar arasında Avrupa Birliği’nden çıkaranlara bedduâ eden İngiliz gazeteci, Komünizmin önce insanlığa trajedi yaşattığını ve onun devamı olan neoliberalizmin bu günlerde saçmalık ve maskaralıkla Marksizm’i devam ettirdiğini yazıyor.

İhtilâlci sosyalizmi Vladimir İlyiç liderliğinde, St. Petersburg sokaklarındaki halini arayan hayalperestler, elbette günümüzdeki Marksizm’i inkâr edeceklerdir. Zira onların sermayesiyle çıkan bunca gazete ve çalışan medya ile bilgilendiklerini, üniversitelerdeki projelerin paralarının oralardan geldiğini, binlerce STK’nın Neoliberal Marksistlerin fonlarıyla geçindiğini ve nihayet ülkemizi, darboğazlardan kurtaran kredilerin Londra-Pekin eksenindeki işbirliğinde kaynaklandığını bildikleri halde neoliberalizme Marksizm mi diyecekler… Hayır, tarihin şu dehşetli tekerrürünü kabul etmek elbette kolay değil. En iyisi dünkü tanımları unutalım; yeni giysilere bürünmüş eski Marksistlere kendimizce yeni isimler bulalım. Velev ki bu yaklaşımımız bize zarar getirecek olsa da…

Bu yazı ile mevcut bir hakikatin çevresini çizmeye çalıştık. Fakat hakikat bundan ibaret değil. Bir dane-i hakikatin binlerce “sosyalist yalanı” yok edeceğini de Bediüzzaman’dan öğrendik. Dünyanın ekseriyetini egemenliği altına aldım, derken Marksistler; altlarındaki zeminin nasıl kaydığının farkına bile varamayacakları bir hakikat daha var ki, bunu da önümüzdeki günlerde açıklamaya çalışalım…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*