Değerli okurlarım, dostlarım, kardeşlerim!
Değişen mevsim gibi değişiverdi yerim…
Kalkınmada öncelik arzeden bir ildeyim,
Bir çok imkândan uzak, üstelik tatildeyim!
Dünyadan bir köşedir, ne yıldızdır, ne kutup!
Bir şey var ki, yazamam Avusturya’dan mektup…
Yarım kalan yazılar Avusturya’da kaldı,
Zihnimde kalanı da tatil rüzgârı aldı…
Gerçi yazabilirim bol keseden, furyadan…
Üstelik yazmış gibi sanki Avusturya’dan!..
Okuyan okur geçer, kimsenin kılı duymaz!
Ama bu ne mesleğe, ne de meşrebe uymaz!
Verince “Avusturya mektup”larına ara,
Doğrusu, düşünmeye başladım kara kara…
Çok geçmeden ÇEŞNİ’miz yetişti imdadıma,
Sevinçten uçar gibi oldum kendi adıma…
Garip bir duygu, sanki yazabildikçe varım,
Bir yazmazsam, daha hiç yazmamaktan korkarım!..
Zaten herşeye uygun bir kılıf giydirilir,
Su yokuşa sürülür, ipe de un serilir!..
Hani, “Kırk gün namaz kıl” der biri Bektaşi’ye,
O da “Sen bir gün terk et” n’olur der o kişiye…
Devamlı kılmak için “deliksiz” kırk gün gerek,
Bir gün kılmamak yeter, etmek için onu terk!
“Bir misal” olsun dedim, “dinin direği namaz”,
Yazmak ona denk değil; ister yazma, ister yaz!
Yazarın işi zaten “helva” yapmaya benzer,
Hazır bulunmalıdır bir yerde su, un, şeker!
Diyelim; su, şeker var; yoksa elimde un’um;
Helvayı yapmamaya (yazmamaya) mezunum!
Ama bir de düşünün, bunların üçü de var;
Onlara lâzım şimdi helva ustası (yazar)!
“Benim” olan ne var ki, ben size ne vereyim?
Herkesten daha muhtaç, müflis ve avareyim!
Sakin geçirmek için “mutat” yaz tatilimi,
Hem de ziyaret için akrabamı, ilimi;
Mu’cizevî teknikle uçuverdim ta Van’a
Şimdi sırtüstü yatıp bakıyorum tavana!
Sırtüstü uzanandan, fiilî ne beklenir?
Terk edilen işlere her gün biri eklenir!..
Bilmem nasıl oluyor yazın haliniz sizin?
Bana hiç yaramıyor, doğrusu tatil, izin!
Hiç işime gelmiyor, keyfimce gezip tozmak,
Aile düzenimi keyif uğruna bozmak!
Aile efradımla gelmişiz bir araya,
Mütevazi hanemi değişmem bir saraya!
Görüp araştırmadan, ben size ne yazayım?
İş yoksa, gidip bari mezarımı kazayım!
Ona da lâzım şimdi, hiç yoktan kazma, kürek!
Onlardan daha elzem: iman, cesaret, yürek!
En iyisi, kalemle fikren yapayım kazı,
Tatilimden süzülsün ya şiir, ya da yazı!
Siz de kulak veriniz, şu fakirin sesine,
Her yanlışa bir tokat vurunuz ensesine!
Görüp duyduklarım da kalsın öbür haftaya,
Tatili boşvermeyin, yaşayın doya doya!
Benzer konuda makaleler:
- Tatil manzaraları
- “Derin”lerde aranan sır
- Gayr-i meşrû zevkler, zehirli bal hükmünde
- Bizim için her yer medrese-i Nuriye olmalı
- Avusturya´da Kutlu Doğum
- Genç Yaklaşım tatil yapmıyor
- İki yüzlü “Gezi”ciler
- Ş e k e r n â m e
- Dünya ve içindekilere nasıl bakmalı?
- Dinlenemiyorum
Eğitimci – Şair – Yazar
İlk yorum yapan olun