Tebliğ ve irşad görevini üstlenenlerin taşıması gereken özellikler

İslâm Peygamberinin (asm), hattâ bütün peygamberlerin görevi yalnızca tebliğdir. Tebliğ metodu, “İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütlerle çağır ve onlarla olan mücâdeleni en güzel şekilde yap”1 âyetiyle tesbit edilmiştir. Şartlarına uygun yapılmayan tebliğin, aksülamel ile damara dokundurduğu; cahil dostun akıllı düşmandan daha fazla zarar verdiği izâhtan vârestedir.

Tebliğcinin dikkat edeceği sâir hususlar şöyle sıralanır:

1-Muhatapların seviyesini tespit: Tevfik isteyen, Allah’ın koyduğu âdetullah-fıtrat kanunlarına uygun hareket etmelidir. Yoksa muvaffakıyetsizlikle red cevabı alır.2

2-Tebliğde tedric metoduna riâyet: Peygamberimizin (asm) nübüvvetinin ilk 11 senesinde, ibâdet ve muamelâta dair ibâdetlere ağırlık verilmez. Dâima, imân ön plândadır. Münkerat ve ecnebî âdetlerinin cemiyeti sardığı bir zamanda, ferd ve toplumların “Mekke ve Medine devirleri”nin olacağı dikkate alınmalıdır.

3-Yumuşak ve şefkatle yaklaşmak: Kur’ân, en azgın ve sapık fikirlilere karşı da, yumuşak bir uslûpla yaklaşılmasını istemekte ve tebliğ stratejisini, “yumuşak söz” ve “her şeyin hikmetini” anlatma cihetine gidilmesi şeklinde vermektedir.3

Peygamberî tebliğ, yumuşak ve son derece şefkat sahibi olmayı icap ettirir: “Allah’ın rahmeti sebebiyledir ki, sen onlara yumuşak davrandın, eğer kaba ve katı yürekli olsaydın, çevrenden dağılır, giderlerdi. Öyle ise, onların kusurlarından geç, onlar için mağfiret dile.”4

4-Kolaylık prensibini benimsemek: “Allah sizin için kolaylık ister, güçlük istemez,”5 “Allah kimsenin gücünün üstünde bir şey teklif etmez,”6 “Allah size dinde bir güçlük yüklemedi.”7 Hz. Muhammed (asm) bunları fiiliyata geçirirken, “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin”8 sözleriyle de te’yid etmişlerdir.

5-İknâ metodunu kullanmak: Kur’ân, 750’yi aşkın âyetiyle, mütemadiyen “aklı, ilmi, araştırmayı, tefekkürü” dikkate sunar. Allah’ın varlık ve birliğine, sâir imân esaslarına sayısız aklî-mantıkî, ilmî/tecrübî deliller getirir.

6-Korku ve ümit dengesini muhafaza etmek: İrşadın önemli prensiplerinden birisi, ümit ve korku dengesini muhafaza etmektir. Ne, en basit ibâdet ve iyiliklerle (âmiyâne bir ifâdeyle) “Cennet parselletmek”, ne de “ne yaparsa yapsın, kurtuluşun mümkün olmadığı korkusunu” yerleştirmek. Kur’ân ve hadîs, bu havf-reca dengesini mutlaka koruyor:

“İrşadın iktizasındandır ki, havf ile reca arasındaki muvazene devamla muhafaza edilsin ki, reca ile doğru yollara sülûk edilsin, havf ile de, eğri yollara gidilmesin; ne Allah’ın rahmetinden me’yus, ne de azabından emin olunsun. İşte böylece teselsül eden şu hikmetten dolayı, Kur’ân-ı Kerim, aleddevam, terğibden sonra terhib; ve ebrarı medhettikten sonra füccarı zemmetmiştir.”

Dipnotlar:
1-Kur’ân, Nahl, 125;
2-Hutbe-i Şâmiye, s. 89;
3-Kur’ân, Tâhâ, 42-44;
4-Agk, Al-i İmrân, 159;
5-Agk, Bakara, 185;
6-Ags 186;
7-Agk, Hac, 78;
8-Buhârî, İlim: 12, Müslim , Eşribe: 70.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*