Fâtiha’yı namazda okuyoruz. Namaz kılan mü’mindir. Her mü’min hidâyete ermiştir. O halde zaten hidâyet üzerinde olduğumuz halde yine de hidâyet duâsında bulunmuş oluyoruz, bu ne demektir?
Evvelâ “Hidâyetimizi artır ve devamlı kıl.” mânâsı anlaşılıyor. O halde bu duâ, çok yerinde oluyor. İnsan âciz ve fakir olduğu, nefs-i emmâre taşıdığı ve şeytanla her an muhatap olduğu için daima Rabbinin inâyetine ihtiyâcı olduğunu hissetmeli ve O’ndan hidâyeti devamlı istemeli.
İki nokta arasındaki hattın en kısası, istikametli ve doğru olanıdır. Maneviyâtta, manevî yollarda ve kalbî mesleklerde de en doğrusu, en müstâkîmi ise en kısa ve en kolayıdır.2
Üstad, Risâle-i Nur’da bütün muvazenelerin, mukayeselerin işaretinin ise hidâyeti ve istikameti gösterdiğini söyler. Küfür ve dalâletin ise en müşkilâtlı ve karanlıklı yol olduğunu ifade eder.
Bediüzzaman, ihtiyâçlarımızın evvelinde hidâyeti istemeli der. İlk önce neyi istememiz gerektiğinin terbiyesini Fâtiha ile Rabbimiz yapıyor. ‘Ne istiyorsunuz?’ suâlinin cevabı elbette ‘İhdinâ’ olmalı. Zira hidâyet nasib olmalı ki, daha sonra isteyeceğimiz ‘sırate’l-müstâkîm’de istikamet hidâyete istinad etmeli.
“Taberi, tefsirinde ‘İhdinâssırâtelmüstâkim’ âyetini, İbn-i Abbas’a dayandırarak, ‘Bizi sırât-ı müstâkimde sâbit kalmaya muvaffak kıl, bize hidâyete götüren yolu ilham et’ şeklinde tefsir ediyor. Ona göre hidâyet, tevfik anlamına geliyor.” 3
“Zemahşeri, ‘İhdinâ’nın hidâyet talep etmek olduğunu, bunun da, hidâyete erenler için ‘daha fazla hidâyet talebi’ olduğunu, bir de ‘bizi sâbit kıl’ anlamına geldiğini bildiriyor. Ona göre bu bir duâ cümlesidir. Duâ cümlesi ile emir cümlesi aynıdır. Çünkü her ikisi de taleptir.” 4
Fahreddin Râzî, âyetteki “ihdinâ” ifadesinin hidâyet talep etmek olduğunu beyan ediyor. Ona göre hidâyetin elde edilmesi iki yolla meydana gelebilir: Bunlardan birincisi, delil ve hüccet ile marifet istemektir. İkinci yol da, bâtını tasfiye etmek, temizlemek ve riyazettir. Allah’ı tanıma, istidlâl yolları ise sınırsızdır. Kâinatta bulunan her bir zerre onun kemâline, izzetine ve celâline işaret ediyor. Her bir zerrede Allah’a şahitlik eden deliller vardır. 5
Bediüzzaman’ın, “Hiçbir şey yoktur ki O’nu övüp O’nu tesbih etmesin” 6 âyetini masivada âdeta okuduğunu görüyoruz. Evet âdeta Külliyat’ın hemen her kısmında Rabbimizi tesbih etmemizi ta’lim eden ifadelerini yani bu âyetin tefsirini okuyoruz. Bu hâl ise onun, müfessirler arasındaki farkını ortaya kaymakta. Bu tesbih ile insan masivâ ile beraber olup, külliyet kesbedip zikre, tesbihe küllî ubudiyetle devam etmek manâsı zahir olur.
İşte yıllardır okuduğumuz Risâleler, ma’rifetin ta’limini yaptırıyor. Takvâ ve amel-i salih dersi de ikinci yol olan bâtının tasfiyesi ile bir mânâda riyâzeti tatbik ediyor.
Risâle-i Nur’un Talebeleri; asırlarca tavsiye edilen bu manâları, enfüsî ve âfâkî tefekkürleri okuyarak tatbikatını yapıyorlar, selefînin tenbihlerini, Üstadlarının ifadesi ile anlamış, uygulamış oluyorlar. Hidâyetlerinin tekâmülüne çalışırlar. Hidâyetin tekâmülünü isterken, dalâletin de yardım ettiğini unutmamak gerek. Zirâ imanın tekâmülüne de küfür yardım eder. Küfür ve dalâletin ne kadar pis ve zararlı olduğunu gören bir mü’min imanı birden bine çıkar.7
Üstad, Bakara Sûresinin ikinci âyetinde geçen “Hüden” kelimesinin tahlilini yapar. Bu tahlilde Said Nursî; âyeti, “Doğru yola irşad ediyor. Muttakîlere doğru yolu gösteriyor.” şeklinde yorumluyor. Ona göre ism-i fail olan “hâdî” yerine, mastar olan “hüden” kullanılması hidâyet nurunun cisimleştiğine ve hidâyetin Kur’ân’ın kendisi olduğuna delâlet ediyor. Burada müttakiler için bir hidâyet olduğunun söylenmesi, hidâyetin meyvesini ve tesirini göstermek içindir. Bu konudaki bazı yorumlar da hidâyetin takvâyı netice vereceğini, takvânın da hidâyeti artıracağını ifade ediyor.
Kurtuluşa ermek, hidâyete doğru yürümek, insanların kesb ve ihtiyarları dâhilindedir. Ama esas hidâyet ise elbette Allah’tandır. 8
Dipnotlar:
1- Köprü, 91/45.
2- B. S. Nursî, Şuâlar, sh. 961; F. Razi, Tefsir-i Kebir c.1 sh. 355.
3- Age.
4- http://arifanalperen.blogcu.com/neden-mursid
5- Ags.
6- İsra Sûresi, 44.
7- İşaratü’l-İ’caz, sh. 357.
8- Age. sh. 105.
Benzer konuda makaleler:
- Fatiha’daki “İhdinâ” kelimesi ve hidayet
- Ayetel Kürsi
- Hidayet kavramı üzerine
- Takdir de, tedbir de Allah’tandır
- Kuran´da hidâyet kavramı
- Risale-i Nur’da İsra Sûresi’nin 44. Âyeti
- Hidayetin kuşattığı alan
- “Allah’ın dediği olur” ifadesinin tahlili
- Sırat-ı müstakîmde na’büdü ve adalet
- Nur Sûresi 35. âyet ve Said Nursî
İlk yorum yapan olun