“Televizyonları kapatıp kitap okuyalım”

Ne güzel bir slogan… Televizyon kanalları haftanın her günü insanları televizyon karşısına esir etmenin yolunu dizilerle buldu. Yapılan araştırmalar insanların saatlerce televizyonun başından kalkmadan dizi müptelâsı olunduğunu gösteriyor. Yapılan bir ankete göre Türk halkının yüzde 29.6’sı günde en az 5 saat televizyon izlerken, yüzde 25.3’ü en az 3 saat, yüzde 19.1’i en az 2 saat, yüzde 17.3’ü ise 5 saatten fazla televizyon izliyor.

Yani, 100 kişiden 17 kişi günde 5 saatten fazla televizyon başında zamanını geçiriyor. Ne kadar vâhim bir tablo…

Van’da Beyüzümü İlköğretim Okulunca örnek bir kampanya düzenlenmiş. “Televizyonları kapatalım kitap okuyalım kampanyası”… Bu kapsamda Beyüzümü Mahallesi sakinleri her akşam televizyonlarını 1 saat kapatarak kitap okuyormuş. Hem de televizyonların en çok izlendiği saat olan 19.00-20.00 saatleri arasında.

Yine, Namaz Gönüllüleri Platformu’nun “Haftanın belli akşamları televizyonları kapatıp, yarım saati Kur’ân okumak için ayıralım, ikinci akşam, Peygamberimizin hayatını anlatan siyer kitabı okuyalım, üçüncü akşam ibadetlerin nasıl yapılacağını anlatan bir ilmihal okunsun” kampanyası ile Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun “Akşamları yarım saat televizyonu kapatın, Kur’ân bilen ev halkı okusun. Evde Kur’ân bilmeyen var ise ses kayıtlarından yardım alsın” sözünü eklersek okuma alışkanlığı kazanmaya ne kadar ihtiyacımız olduğunu görmüş oluruz.

Bir sendikanın geçen yıl yaptığı bir çalışmada ortaya çıkan tablo da bunu ispatlıyor. Kitap okuma alışkanlığı sıralamasında 173 ülke arasında Türkiye 86. sırada yer alıyor. Araştırmada, Türkiye’de bir kişinin kitap okumak için ayırdığı zamanın; 300 katını bir Norveçli, 210 katını bir Amerikalı, 87 katını bir İngiliz ayırıyor. Ders ve okul kitapları hariç ABD’de yılda 72 bin kitap basılırken, Rusya’da 58 bin kitap, Japonya’da 42 bin kitap, Türkiye’de ise 7 bin kitap basılıyor. Bir Japon’un yılda ortalama 25, İsviçreli’nin 10, bir Türk’ün ise 10 yılda ortalama ancak 1 bir kitap okuduğu ortaya çıkmıştı.

Burada küçük bir not düşelim. Gazetemizin Ankara temsilciliğini ziyaret eden Japonya’nın Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Keisuke Yamanaka, “Ben sizin gibi okuyan ve düşünen gruplar sayesinde bu imajın düzeleceğine inanıyorum” diyerek Risâle-i Nur okuyucularını bu sıralamadan ayrı tutmak gerektiğini vurgulamıştı.

Burada birkaç tavsiyemizi başta kendimiz olmak üzere siz okuyucularımıza iletmek istiyoruz: “Çocuğunuz muhakkak sizi ve diğer aile bireylerini kitap okurken görmelidir. Çocuğunuza her fırsatta kitap hediye etmeye çalışmalıyız. Her çocuğun odasında bir kütüphanesi olmalı. Çocuklarımızı kitap fuarlarına ve kütüphanelere götürmeliyiz. Evimize her gün mutlaka bir gazete almalıyız. Çocuğunuza harçlık verirken ‘Şunu da kitap almak için biriktir’ demeliyiz. Çocuklarımızla birlikte kitap saati koyup ve o saatte kitap okumalıyız…”

«««

AKM’YE KİTAP

FUARINA BEKLİYORUZ

Bu vesileyle, bugün başlayan ve 28 Mart’a kadar Ankara AKM’de devam edecek olan kitap fuarını hatırlatalım. Kitap okuyucularını 20-28 Mart tarihlerinde 10.00-20.00 saatleri arasında Yeni Asya Neşriyat standında bekliyoruz. Stantta kitaplar yüzde 30-35’lere varan indirimlerle okuyucunun istifadesine sunulacak. Yeni çıkan kitaplarımızla birlikte özellikle yeni tanzimli Risâle-i Nur Külliyatını alabilmek için bütün “kitap okuyucularını” bekliyoruz.

«««

BİR MEKTUP…

Yazımızı bu konuda mail gönderen Abdüssamed Temel isimli okuyucumuzun ifadeleri ile bitirelim:

“Okumak, aklı ve kalbi okuduklarıyla dokumak ve ömür sermayesini hak ettiği anlam çerçevesi içerisinde yaşamaya dokunmak. Kimi kâinat kitabıyla başlar okumaya, kimi hadiselerdeki derunî inceliklerin verdiği mesajlarla. Kimi de daha kolay bir yol olarak izlemekle bir şeyler öğrendiği zannıyla okumaya çalışır!

“Sanal âlemdeki hızlı gelişmeler insanlar arasında büyük kuşak farklılıklarına neden olmuştur. Çocuğa “En çok anne babanla mı yüz yüzesin yoksa tv ve bilgisayar monitörü ile mi?” diye sorduğumda vahim cevap ortaya çıkıyor: “Tv ve bilgisayar!” Genç; ebeveyniyle aynı çatı altında ama ayrı odaların sakinleri konumunda çağımızda. Dünyanın ana temelini oluşturan ailede şahsiyetler beraber oturup günün değerlendirmesi, yarının planlanması üzerine fikir alış verişinde bulunmaktan çok uzaklar. Bunun değişmesi için haftada bir de olsa televizyon ve bilgisayarın kapatılıp kitapların açıldığı yuvalar kurulmalı. Kitaplarla konuşma, kitap üzerine konuşma ve hayata dair kitabî okumalar… Herkesin ruhundaki arayışın isabetli buluşmalara sahne olmaya vesile olacak çare; ciddî okumalar, ciddî eserlerle beslenmedir…”

Ne mutlu televizyonunu yarım saat kapatıp kitap okuyanlara… Kampanyaya desteği bugünden başlatmaya ne dersiniz…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*