Temizliğin böylesi

“Şüphesiz Allah, tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.” (Bakara Sûresi, 222.)
Hz. Adem (as) ve Hz. Havva’nın Cennetten çıkarılmasını netice veren günah, ancak yürekten tevbe etmeleriyle affedildi.

İnsanî ilişkiler açısından bile hatasını anlayıp, af dilemek kişiyi geliştiren ve yücelten bir hareketken, kulun Rabbinden affedilmeyi istemesi yani tevbe etmesi Yaratıcısının çok memnun olduğu bir ibadet.

KALBİMİZ

En kıymetli hazinemiz. “Ben yerlere göklere sığmadığım halde arşım olan insan kalbine sığdım” İlâhî hitabının mazharı. Bülûğ çağı ile başlayan insanlık imtihanında bütün güzellikler, iyilikler arş olan kalbe ruh ve vicdan cihetinden inerken, bütün günahlar, kötülükler ve kusurlar kalbe lümme-i şeytaniye cihetinden telkin edilir.

Başta Peygamberimiz (asm) olmak üzere bütün peygamberler, evliyalar inananları hayır ve hasenata, ebedî saadete teşvik ederken, beri yandan insî ve cinsî şeytanlar şer komitelerinin organize çalışmalarıyla günaha, Cehenneme ve ebedî şikâyete sevk eder.

MÜFLİS TÜCCAR

Günahların fazilet, güzel ahlâkın ise kusur olarak pazarlandığı bu dehşetli ahir zaman çarşısında kârlı uhrevî ticaret yapmak kolay mı? Kolay olmadığını, inananların dahi bilerek ve severek cam parçaları kıymetinde olan dünya menfaatleri için elmas değerinde fiyat ödediğini müfessirler beyan ediyor.

MÜJDELER

Yaptığı hatalı alış verişi telâfi için günah ve kirlerinden temizlenmek isteyenlerin âlemlerin Rabbinden affedilmeyi beklemesi çok güzel bir ibadet. Rabbimizin Tevvab ismi günahları silip temizliyor. “Günahlarına tevbe edenleri hiç günah işlememiş gibidir” hadisi bu hakikati anlatıyor.

Kur’ân’da yetmişe yakın âyet ve bir çok hadis tevbe edenleri affedilmekle müjdeliyor.

Müjdeler bitmiyor. Amel defterlerine kusur ve günahların bire bir yazıldığını, hayır ve hasenatlarınsa bire on, bire yüz, bire bin, bazı hususî gün ve gecelerdeyse otuz bin yazıldığını hadisler müjdeliyor.

Yani ümitsizlik yok! Rabbimizin merhamet ve şefkati geniş!

ASIL TEHLİKE

Bediüzzaman Hazretleri asıl tehlikenin, günahları küçük görüp, ona ehemmiyet vermemek olduğunu ifade ediyor. “Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil belki küçük bir manevî yılan olarak kalbi ısırıyor” diyor. (2. Lem’a) Başka bir yerde de “istiğfar ve tevbe meyelan-ı şerri keser, tecavüzatını kırar” tesbitini yapıyor. (26. Söz)

Yani Peygamberimiz (asm) bile devamlı tevbe ve istiğfar ibadetini yaptığına göre bize ne oluyor ki bu ibadette tembellik yapıyoruz?

TAKVA-UHREVÎ ORTAKLIK

Risale-i Nur’dan aldığımız dersle insanlığı ve ehl-i imanı tehdit eden günahların, şirklerin Deccal, Süfyan ve cinnî şeytanların kurduğu dehşetli organizasyonlarla teşvik edildiği günümüz ortamında tek çözüm takva silâhı ve iştiraki amali uhreviye sırlarına ihlâs ve sadakatle sımsıkı sarılmak.

Şahs-ı manevî oluşturarak duâ, tevekkül, tevbe ve istiğfarı hep birlikte yapmak, bu şekilde birbirimize yardım etmek.

Tıpkı şimdilerde Kâ’be’deki hacıların hep birlikte yaptığı gibi!

HÜLÂSA

Tevbe kapısı son nefesimize kadar açık tutulan çok geniş ve büyük bir kapı.

Rabbimiz bizleri çok tevbe edip, tevbesi kabul edilenlerden eylesin!

Yasemin Güleçyüz

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*