Tenkit ve Faziletfuruşluk

Risale-i Nurdan ihlas ve hizmet ile ilgili mühim bir düstur:

“Bu hizmet-i Kur’âniyede bulunan kardeşlerinizi tenkit etmemek ve onların üstünde faziletfuruşluk nev’inden gıpta damarını tahrik etmemektir(Lem’alar, 164).”

Mezkur ifadede geçen ‘tenkit ve faziletfuruşluk’ din-i mübin-i İslam’a hizmet eden insanlar için dikkat edilmesi gereken iki mühim husustur. Tenkit sosyal bir problemdir. Bilhassa haksız ve gereksiz yere yapılan tenkitler insanların şevkini kırar. Şevk ise hizmet ehlini harekete geçiren en etkili bir iksirdir.

Bu nedenle zaruri durumlarda bile düzgün bir üslup kullanılarak yapıcı bir tenkit yolu seçilmeli. Kardeşlerimizden çok açık hatalar bile görsek, bunları kişiyi rencide etmeyecek bir şekilde, o kişinin şevk, gayret ve himmetine zarar vermeyecek bir tarz ve lisan ile meseleyi izah etmeliyiz.

Bu konuda Asr-ı Saadette yaşanan bir hadise:

Bir gün Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin çölde bir adam görürler. Adam namaz abdestini yanlış almaktadır. Ancak o kişiyi ikaz etmek için ilginç bir yol seçerler. O adamın yanına giderler ve derler ki:

“Bize yardımcı olur musunuz?”

Adam:

“Ne hakkında?”

Cevap verirler:

“Kardeşimle bir konuda anlaşamıyoruz. Biz namaz kılmak için abdest alıyoruz. İkimiz de en iyi abdesti aldığımızı iddia ediyoruz. Şimdi biz bir abdest alalım, ‘hangimiz daha iyi abdest alıyoruz’, bize hakem ol.”

Adam teklifi kabul eder. Her ikisinin de aldığı abdesti dikkatlice izler. Bakar ki her ikisi de aynı abdesti alıyor. Anlar ki kendisi yanlış abdest almış.

“Evlatlarım asıl hatalı olan benim abdestim imiş. Sizler doğrusunu yaptınız” diyerek onlara teşekkür eder.

Ne güzel bir hata düzeltme şekli bu. Şayet o hata bu insana doğrudan söylense, belki de, kişi hatasını kabul etmeyecek veya uzun bir süre hatalı bir şekilde abdest almaya devam edecekti.

İşte misalde olduğu gibi, bizler de hizmet ehli kardeşlerimizde veya çalışma arkadaşlarımızda bir yanlışlık veya bir hata gördüğümüz zaman ikaz için makul, mantıklı ve yumuşak bir üslup tercih etmeliyiz.

Farklı düşüncelerimizi veya farklı olduğumuz yönleri doğrudan tenkit etmek yoluyla değil, farklı bir görüş ve düşünceyi dile getirerek izah etmeliyiz. “Ben de şu şekilde düşünüyorum, bu görüşe karşılık diğer bazı görüşler de dile getiriliyor, meseleye bir de bu açıdan baksak ” gibi cümlelerle akla kapı açarak kişinin en azından zihni bir müzakere yapmasına zemin hazırlanmalı. Elbette ki samimiyet ve güler yüzle ifade edilen cümleler çok daha yapıcı olur.

Diğer bir problem de faziletfuruşluktur.

Hizmet ehli için en az tenkit kadar tehlikelidir.

Nurlarda hizmet ehli şu şekilde tanımlanmış:

“İşte, ey Risale-i nur şakirtleri ve Kur’ân’ın hizmetkârları! Sizler ve bizler öyle bir insan-ı kâmil ismine lâyık bir şahs-ı mânevînin âzâlarıyız. Ve hayat-ı ebediye içindeki saadet-i ebediyeyi netice veren bir fabrikanın çarkları hükmündeyiz. Ve sahil-i selâmet olan Dârüsselâma ümmet-i Muhammediyeyi (a.s.m.) çıkaran bir sefine-i Rabbâniyede çalışan hademeleriz. Elbette, dört fertten bin yüz on bir kuvvet-i mâneviyeyi temin eden sırr-ı ihlâsı kazanmakla tesanüd ve ittihad-ı hakikîye muhtacız ve mecburuz. “

İşte faziletfuruş insan şahs-i manevinin azalığından dışarı çıkar. Fabrikanın çarkını bozar, hademelikten uzaklaşır, tesanüt ve ittihadı bozar. Zira faziletfuruş imtiyaz ister. Kardeşlerin omzuna basarak yükselmek ister. Nazarlar kendine dönsün ister. Buz gibi enaniyetini havuzda eritmez.

İhlas kuvveti ile bir araya gelen kardeşlerin manevi gücü ise şu şekilde tanımlanmış: “Evet, üç elif ittihad etmezse, üç kıymeti var. Sırr-ı adediyet ile ittihad etse, yüz on bir kıymet alır. Dört kere dört ayrı ayrı olsa, on altı kıymeti var. Eğer sırr-ı uhuvvet ve ittihad-ı maksat ve ittifak-ı vazife ile tevafuk edip bir çizgi üstünde omuz omuza verseler, o vakit dört bin dört yüz kırk dört kuvvetinde ve kıymetinde olduğu gibi..(Lem’alar, 164)

İşte faziletfuruş kişi bu mühim tesanüdü bozar. Fiilen kardeşlerden daha üstün olduğunu iddia ederek ittihadın gücünü azaltır. Bakın, üç elif yan yana gelse yüz on bir kuvveti meydana geliyor. Faziletfuruş halkadan çıkarak yüz on bir saysını on bire indirir. Yani yüz derecesindeki kuvvetin kaybolmasına yol açar. 4444 gücündeki bir ittihat halkasından 4 faziletfuruş ayrılsa kuvveti 444 derecesine düşürerek 4 bin gücün kaybolmasına yol açar. İşte faziletfuruşuk böyle bir hastalıktır.

Peki faziletfuruşluk ne demektir?

“Ben iyi ders yaparım, güzel konuşurum, benden daha iyi bilen yoktur, ben iyi yazarım” gibi gurura sevk eden haller ile daha faziletli olduğunu hissetmek ve bunu da çevresine hissettirmeye çalışmak faziletfuruşluğun ilk adımlarıdır. Bizler ve sizler, bu hizmet yolunda kol kola ilerlemeye çalışan kardeşler, hepimiz dikkat etmeliyiz. Tenkit ve faziletfuruşluk hastalığından uzak durmaya çalışmalıyız.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*