Terörden Öte Barbarlık

Gazze’ye yardım filosunda bulunan Papadokostopulos Aristidis, gördükleri zulmü anlatırken şu ifadeleri kullandı: “Kimlik bilgilerini vermek istemeyen bir arkadaşımızı çok kötü şekilde dövdüler. Çok feci şartlar hakimdi. Terörizmden öte birşeydi.”

ÖLÜ SAYISI, AÇIKLANANDAN FAZLA

“Mavi Marmara’’ gemisinden Alman Sol Parti Federal Meclis üyesi Annette Groth da, saldırının barbarca işlenen bir eylem olduğunu, ölü sayısının açıklanandan daha fazla olduğunu tahmin ettiğini söyledi.

‘İsrail bize köpek muamelesi yaptı’

İsraİl’İn operasyon düzenlediği gemilerde bulunanlar, yaşanan dehşet anlarını anlattı. Gözaltındayken kendilerine su dahi verilmediğini belirten gönüllüler, askerlerin işkence yaptıklarını da söylediler.

Aris Papadoktopoulos (Yunan barış eylemcisi):

Papadokostopulos Aristidis, “Tek hedefimiz, Gazzelilerin ihtiyacı olan yardımı ulaştırmaktı” dedi. “Kimlik bilgilerini vermek istemeyen bir arkadaşımızı çok feci şekilde dövdüler” diyen Aristidis şunları söyledi: “Biri Yunan biri Amerikan iki kişiye sakinleştirmek için şırınga yaptıklarını gördüm. Çok feci şartlar hakimdi. Terörizmden öte bir şeydi. Şimdiye kadar böyle bir şey görmedik” Komandoların gemiye çıktıktan sonra karşı koyamadıklarını belirten Aristidis, “Bize vurdular. Kabul edilmez şartlarda esir tutulduk. Götürüldüğümüz limanda polis doluydu. Hapsi boylayacaksınız şeklinde tehditler savurdular. Kimseyle konuşmamıza izin vermediler” ifadelerini kullandı. Aynı gemide yer alan Türk kökenli İsveç milletvekili Mehmet Kaplan’ın da bulunduğunu anlatan Aristidis, “Mehmet çok dayak yedi. Bana ‘çok dayak yedim’ dedi. Milletvekili olmasına rağmen ona herhangi bir ayrım yapılmadı” şeklinde konuştu. İsrail kuvvetlerinin sert tutumunu da anlatan

Michalis Grigoropoulos (Yunan barış eylemcisi):

“Çok sayıda arkadaşımız feci şekilde dövüldü. Bunlar arasında gemiyi teslim etmek istemeyen kaptanımız da vardı. Başından, kulağından, başından, boğazından ve ayaklarından yaralandı. Yunan, Amerikan, Filistinli ve diğer karşı koyanlar da feci dövüldü. El Cezire muhabiri kalaşnikof kabzasıyla gözünden yaralandı.” Tuvalete gitmek için çocuklar gibi el kaldırdıklarını anlatan Gelalis, “Ayağa kalkmamıza izin verilmiyordu. Silâhlar üzerimize çevrilmişti. Limanda bizi oradan oraya götürüp durdular. Yapılanlar daha önce görülmeyen şeylerdi.”

Dimitris Yelalis (Yunan barış eylemcisi):

“Birkaç saniye içinde komandolar gemiye geldi. Dayak yedik, elektroşok uyguladılar aklınıza ne geliyorsa bize karşı kullandılar.”

Yücel Köse (Gazze gemisindeydi):

“Mavi Marmara gemisi hemen önümüzde bombalandı. Bombalarla gemi görünmez hale geldi. Yaralıları suya attılar. Bizim arkadaşlar iki askeri tuttukları için canları sıkılmış ve bütün yaralı insanları denize atmışlar. Hepimiz birbirimizden ayrıydık. İkişer üçer kişi, etrafımızı göremediğimiz zırhlı araçlarla bir yerlere götürdüler, hücrelere attılar. Uçağa binene kadar hiç ekmek ve su vermediler. Sadece gemiyi kontrol altına aldıklarında su verdiler.”

Yalçın Salel (Gazze-1 gemisindeydi):

“Ellerinde sürekli üzerimize doğrultulmuş bir silâh vardı. Mavi Marmara gemisinde silâhlar atılıyordu. Bizim gemiye çıktıklarında askerlere direnmedik. Askerler beni dipçikle itekledi, elim o sırada kapıya çarptı ve ezildi. Gözaltında bizim ihtiyaçlarımızı gidermediler. Su istedik vermediler. Yemek istedik dalga geçer gibi bir sandviç verdiler, içine ne olduğunu bilinmeyen bir et koydular. Bize köpek muamelesi yaptılar. Biz protesto için 3 gündür bir şey yemedik.”

Yaşar Çılgın: (Gazze-1 gemisindeydi):

“Olaylardan psikolojik olarak etkilendik. Bir daha giremeyeceğimize dair belge imzalattılar”

Kendimizi savaşta hissettik

İsraİl’İn saldırısına uğrayan ‘’Mavi Marmara’’ gemisinde bulunan Alman Sol Parti Federal Meclis üyesi Inge Höger, ‘’kendilerini savaşta ve rehin alınmış hissettiklerini’’ söyledi. Höger, kendisiyle birlikte gemide bulunan ve dün uçakla başşehir Berlin’e dönen Sol Parti Federal Meclis üyesi Annette Groth, Sol Parti’nin eski milletvekili hukukçu Norman Paech, Frankfurt kentinden doktor Matthias Jochheim ve Hamburg Filistin Cemaati Başkanı Nadir El Sakar ile birlikte Federal Mecliste düzenlenen basın toplantısına katıldı. Höger, ‘’Kolay değildi. Biz önce Chellenger 1 gemisinde bulunuyorduk. Bu gemi arızalandıktan sonra Türk sivil toplum kuruluşunun organize ettiği ‘Marmara’ gemisine geçtik ve İsrail’in saldırısını yaşadık. Kendimizi savaşta ve rehin alınmış hissettik. Bu, Gazze’ye uygulanan abluka gibi insan haklarına aykırı’’ dedi. Milletvekili oldukları için dönebildiklerini kaydeden Höger, ‘’Hepimiz barışçıl bir şekilde Gazze’ye insanî yardım götürmek istiyorduk. Hiç kimsede silâh yoktu’’ diye konuştu. Saldırı olduğu sırada kadınların geminin alt katındaki bölümde bulunduklarını ifade eden Höger, askerlerin bütün bavulları açtıklarını, ellerinin kelepçelendiğini, bütün eşyanın yerlere dağıtıldığını ve akşama kadar hiç hareket etmeden bütün günü oturarak geçirdiklerini kaydetti. Paech de İsrail’in yaptığının ‘’korsanlık’’ olduğunu belirterek, saldırıyı şöyle anlattı: ‘’Saat 04.30’da geminin etrafında şişme botların içerisinde askerler gördük. 10 dakika sonra ağır patlamalar duyduk. Daha sonra yukarıdan helikopterden askerler indi. Askerlerin hepsi maskeli ve ellerinde ağır silâhlar vardı.’’ Paech, geminin üst bölümünde askerlerin ateş açması sonucunda çok kişinin yaralandığını gördüğünü belirtti. Olayları bir kameraya kayıt ettiğini, ancak kameraya İsrail askerleri tarafından el konulduğunu ifade eden Paech, ‘’Gemide hiçbir zaman bıçak görmedim. Sadece saldırı sırasında askerlere karşı iki sopanın kullanıldığını gördüm. Başka bir şey de yoktu. Demir sopalar görmedim. Askerlere karşı baltaların kullanıldığı iddiası doğru değil’’ dedi. İsrail askerlerinin ölçüsüz güç kullandığını belirten Paech, ‘’haydutların eline düştüklerini, İsrail’in savaş suçu işlediğini’’ ifade etti. Groth ise saldırının barbarca işlenen bir eylem olduğunu, ölü sayısının açıklanandan daha fazla olduğunu tahmin ettiğini belirtti.

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*