Tesettüre makyaj uyar mı?

Bir dönem TRT’de ‘Medya Müfettişi’ programını yapan spiker Serra Karaçam, uzun bir arayıştan sonra tesettürü tercih etmiş. ‘İşsiz’ olduğu dönemde tesettürü tercih eden Karaçam, tesettürlü haliyle de “El Cezire”ye (Al Jazeera/Türkiye) kabul edilmiş.

Karaçam, arayışı, tesettürü tercih edişi ve tesettürle ilgili soruları cevaplandırırken de tebrik edilmesi gereken tesbitlerde bulunmuş.

Spiker Serre Karaçam, tesettürü tercih edişini anlatırken şöyle demiş: “Kapanmaya karar verdiğimde, kızımın doğumundan sonra 5 ay kadar bir süre geçmişti. İnsanın çocuk sahibi olması hayat denen mu’cizeye bakışını etkiliyor. Bundan önce de kapanmayı istiyordum zaman zaman, ama cesaretim yoktu. Çocuk olunca, örneğin yataktan düşüyor, başına bir şey geliyor, Allah’ın onu sürekli koruduğunu gördükçe, şükür duygum arttı. Kendi sorumluluklarımı ve teşekkürümü daha titiz yapma isteği netleşti içimde. Ve birden zaten düşündüğüm şeyi uyguladım bir gün. (…) Şunu da belirteyim, ben İHL mezunuyum. Ancak üniversite kayıt fotoğrafını çektirdiğim ilk gün, ağlayarak başımı açtım ve peruk ve benzer yöntemleri uygulama gücünü de kendimde görmedim. Sonrasında hayat çizgim biraz değişti. Namazımı bırakmamaya özen gösterme dışında, dini hassasiyetleri çok fazla uygulamadım.” (A. âlâ dergisi, Şubat 2013, s. 108)

“Hayat denen mu’cizeye bakış”ın farkına dikkat çekilmesi çok yerinde. Ayrıca, “kapanmayı istiyordum zaman zaman, ama cesaretim yoktu” ifadesini, “mahalle baskısı vardı, ondan da çekindim” şeklinde okusak yanlış mı olur? Tam tersi propaganda yapılıyor, ama burada da ifade edilmeye çalışıldığı üzere ülkemizde, tesettürü tercih etmek isteyenler üzerinde bir baskı vardır. Bu baskı, tesettürü tercih etmek isteyenlerin ailesinden de, ‘kamu’dan da, mahalleden de gelebiliyor. Zaten, “üniversite kayıt fotoğrafını çektirdiğim ilk gün, ağlayarak başımı açtım” ifadesi de bunu göstermiyor mu?

Bakınız, ‘kanunsuz bir yasak” insanların hayatında nasıl yaralar açıyor? (Böyle bir uygulama, yani başörtüsünün yasaklanması ‘kanuna dayanmış olsa’ da adil olmazdı, itirazı hak ederdi ve etti.) Bu noktada bu kadar şahit varken, hâlâ “Kimseye başını açması için baskı yapılmadı. Başı açık olanlara ‘örtünün’ baskısı yapıldı” diyenleri bile duyduk!

“Allah bu kararımdan dolayı (tesettür tercih/fç) beni mahzun etmedi. Başörtümün ne avantaj ne de dezavantaj olmasını isterim. Başörtülü olduğum için kutsanmak da, yerilmek de hak ettiğim bir şey değil” diyen spiker Serra Karaçam, “Ailem, özellikle babam (bu kararıma) çok sevindi. Babam, bana hep ‘namaz kılıyorsun, bir de kapansan senin sonun güzel olacak’ derdi” şeklinde konuşmuş.

Karaçam’ın “moda ve tesettür” konusundaki değerlendirmesi de bize dengeli geldi: “Tesettür, örtmek demek. Dikkat çekmemek önemli. Herkes zevkine ve modaya uygun giyinebilir. Batılı veya doğulu gelenek kodlarına göre bir örtünme biçimi benimseyebilir. (…) Ama (vücut) hatları(nı) belli etmeyen, avret denilen bölgeleri örten şekilde olmalı bu. Makyaj ise (…) tesettürün özü ile örtüşmüyor. Özellikle abartılı olduğunda. Benim çelişkim, meslekî olarak izletmeye bağlı, görsel kısmı da olan bir işte bir yarış içerisindesiniz. (…) Amaç dikkat çekmek olmamalı.”

Baskı ve yıldırma olmasa belki de tesettür tercih edenlerin sayısı çok daha fazla olacak. Ama hem baskı, hem de dejenere etme, tesettürün özünü bozma gayretleri bu gelişmeleri engelliyor. Çok dikkatli, tedbirli ve ihtiyatlı olmakta fayda var.

En büyük hayalini, “Bu dünyaya geliş amacıma uygun bir yaşam sürmek” olarak açıklayan spiker Karaçam’ın bu duâsının kabul olmasını temenni ederken, bu yolda kurulan tuzakların da neticesiz kalması için Allah’a yalvaralım…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*