Tevil dönemi

Risale-i Nur; telifi, neşri ve tevili aşamaları ile belki de kıyamete kadar tesir icra edecek bir eser külliyatı. Müellifinin sağlığında telifi bitti, matbaada basılması ile de neşrinin ilk aşaması tamamlanmış oldu.

Şimdilerde neşrinin büyük bir oranda tamamlandığını söylemek pek yanlış olmasa gerek. Kaç yayın evi baskı üstüne baskı yapıyor, dünya dillerine çevrildi, çevriliyor, sanal ortama taşındı, dijitalleşerek cebe girdi, telefonların aklına yerleşti. Arabada, yolda, trafikte; ister oku, ister dinle; sıkıntı yok, hapis yok, yoklama yok. Bir tuş kadar yakın, âdeta parmaklarımızın ucu kadar mesafede bizi bekliyor.

Şimdi üçüncü aşama, tevili dönemine gelindi demek doğru bir değerlendirme olsa gerek. Bu üç aşama, üç devir, üç dönemi birbirinden ayırmak; Said’in kendini üç döneme ayırması gibi bir şey. Aslında tek Said Nursî; fakat birbirini tamamlayan, birbirini destekleyen, birbirini bütünleyen üç Said Nursî var.

Telifi tamamlanmış Risaleler artık değişmeyecek; tevil edilerek yenilenecek, gençleşecek, güncellenecek, zamana cevap verecek, Kur’ânî ilaçlar olduğunu göstermeye devam edecek. Zamanın gerisinde kalmış, tarihsellikte silikleşmiş, eskilerin kitabı olmadığını tevili ile gösterecek.

Şartlar, zaman, ihtiyacın şiddeti; buna ihtiyaç gösteriyor. Sadeleştirme adı altında onu tahrif etmek buna cevap vermez, veremez. Onun kelimeleri, kavramlarıyla oynamak bir nevi genleriyle oynamaktır; onu anlaşılmaz kılar, tarihselleştirir, çağ mahkûmu kılar.

Tahrif ayrı bir şey, tevil ayrı bir şey. Telif eden, şerh ve izah edebilme iznini vermiş, tahrife vermemiş.

İman, hayat, şeriat aşamaları Risalelerde açıkça belirtilmiş. Kişi okuma yolculuğunu sebatkârane ve müdakkikane sürdürdüğünde üçüncü aşamaya geldiğini görecektir. Nur talebesi Risaleleri kendi malı gibi gördüğünden böylesi okuma ile telifi, neşri ve tevili kendi dünyasında yaşamış; imandan hayata, hayattan şeriata geçmiş olacak.
Üç Said’i kendi iç dünyasında dengeli bir geçişle geçiren, telif ve neşri özümseyen, iman hayat şeriatı idrak eden, Risaleleri tevil edecek kabiliyeti kazanmış olur. Böylesi devirleri, dönemleri, aşamaları aşmış olanların oluşturacağı meclis, şura da meşveret esasiyle Risaleleri geniş dairede tevil edecektir. Bugün buna ihtiyaç vardır; hâl-i hâlimiz bunu gösterdiği gibi, Âlem-i İslam ve insanlık dünyası böylesi ihtiyacı ciddî bir şekilde hatırlatmaktadır.

Kendimize küçük bir soru; okumanın hangi döneminde, Said’in hangi evresinde, üç aşamanın hangi merdivenindeyiz? Nefsimize telif, neşir, tevil edemediğimizi kime tevil edeceğiz?

Nefsine telif ve neşreden her bir talebe,  yaşayarak tevil hizmetini de yerine getiriyor diyebiliriz. Kurumsal ve kavramsal olarak tevil edildiğini söylemek erken; geç kalındığını söylemek erken değil. 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*