Tıbb-ı Nebevi’den şifa kaynakları

Sağlıklı hayat yaşamanın yanında, hastalık hallerinin tedavi edilebilmesinde Rasulullah’ın (a.s.m.) yol gösterici rehberliği vahy-i ilâhî ve ilhâm-ı rabbanî kaynaklarıyla gerçekleşmiştir.

Tavsiye, uygulama ve reçeteleri, fıtrî ilaçlar ve rahmet kaynaklarından süzülen ilahî formüllerin sentezlenmesiyle elde edilen en üstün kalitede, pratik bir tedavi gerçekleştirmektedir. Rasulullah’ın (a.s.m.) tedavide kullandıkları devaları GIDA, DEVA ve ŞİFA üçgeni dahilinde araştırarak, hayatımızın ilk yardım ve acil başvuru merkezine yerleştirmeye çalışarak, Sünnet-i seniyye dairesinde sağlıklı bir hayat sürdürme gayreti içinde olmayı ve sahil-i selâmete ulaştıran güvenli prensipler zincirine tutunarak ilerlemeyi, bir yaşam tarzı haline getirebilme ümidiyle, İlahî nimetlerin en üstünü BAL mucizesiyle başlıyoruz.

Ruh ve bedenlerin tabibi (a.s.m.), insanlara Kur’an ve bal ile tedavi olmayı en başta tavsiye etmişlerdir. Başka bir reçetede: “Ayda bir üç öğünde bal yiyen kişiye ağır hastalık isabet etmez.” (İbn-i Mace- Sünen). İbn-i Kayyim bal konusunda: “Gıdalarla gıda, ilaçlarla ilaç, içeceklerle içecek, tatlıların yanında tatlı, merhemlerin arasında yaralara merhem, en güzel ferahlatıcı, insanlar için baldan daha faydalı bir şey yaratılmadığı gibi, onun benzeri ve dengi olabilecek bir nimet bulunmadığından, bütün hekimlerin ilk tavsiye ettikleri ŞİFA KAYNAĞIDIR. Rasulullah (a.s.m.): bal şerbetini aç iken içerler ve “Şifa için ilaç olarak BAL ve KUR’AN’a devam edin” tavsiyesinde bulunmuşlardır. Bu uygulama ile beşerî tıp, ilahî tıp, beden ve ruh tıbbı ile birlikte, yeryüzü ve gökyüzünün devalarını da sade bir şekilde tarif etmişlerdir. Balda çok azim faydalar bulunmaktadır. Damarlarla birlikte, bağırsaklarda ve vücudun diğer yerlerinde biriken kirli atıkları arındırır. Etkili bir balgam söktürücüdür. Sindirim sistemine ve insan tabiatına uygun bir yumuşatıcıdır. AKCİĞER ve KARACİĞERİ arındırır. İdrar söktürücü olarak da faydalıdır. Bal, sürme gibi göze sürülürse, görme kabiliyetini arttırır. Dişlere ve diş etlerine sürülürse, ağız sağlığına faydalı olduğu gibi, dişleri beyazlatır. Daralan damar ağızlarını açar.

Bal birçok hastalığı tedavi eder. “Boğaz enfeksiyonları, mide-bağırsak hastalıkları, uykusuzluk, öksürük, KARACİĞER ve safra kesesi hastalıkları, TANSİYON ve KOLESTEROL DÜZENLEYİCİ, yatağını ıslatan çocuklara (Enuresis Nokturna), kilo vermeye yardımcı, DİYABET, kalp-damar hastalıkları, PROSTAT hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, eklem ve kas hastalıklarında, yorgunluk hallerinde, göz enfeksiyonları, kanın arındırılmasında, yatalak hastalarda meydana gelen yaralarda (Dekubit), ameliyat yaralarının hızla iyileşmesine, gebelik kusmalarında, SEDEF, VİTİLİGO gibi cilt hastalıklarında, ses kısıklığı, tüberküloz (verem) gibi daha birçok hastalık durumunda deva ve şifa kaynağıdır. Bunlar denizden bir katre olup, uzunca yazmamızın nedeni, balın bazı hastalıklarda fayda ve değerini anlatabilmek içindir. Sirke ile sulandırılarak içilirse, tedavide daha etkili hale gelir. Gıda ve deva olarak, bal nimetinden daha çok faydalanabilmeyi şifanın kaynağından, ümit ve dua ile bekliyoruz.” (1)

Rahmet-i ilahiyenin şifa kaynaklarından kudret eliyle çiçeklere yağdırılan nuranî zerrelerin, arılar vasıtasıyla mucize şeklinde toplatılarak, bal haline getirilmesi ve muntazam altıgenlerden meydana getirilen peteklerin doldurularak, yeni doğan bebekten, en yaşlı bir insanın ihtiyaçlarının karşılanması ne muazzam bir faaliyettir.
Kovan laboratuvarındaki akıl almaz sentezlerin mühendisliğini, küçücük bir arıya yüklemek de, son derece çarpık ve sağlıksız bir düşüncenin ürünü olabilir.

İlahî bir ilaç olarak bal ve içinde bulunan diğer şifa kaynağı maddelerin (polen, arı sütü, propolis vs.), insan sağlığına sağlayacağı desteklerin bilinmesi ve pratik uygulamalardan kolay olabilecekleri, yaşam tarzımızın içinde ön plâna almamızda, hastalıklardan korunma ve tedavi yönleriyle güçlü bir destek sağlanacağı unutulmamalıdır. Pratik uygulamalardan faydalı ve şifalı olabileceklerin bazılarını hafıza not defterimize almak, balın değerinin daha iyi anlaşılmasına vesile olacaktır.

“Ağız yaralarına, ciltte oluşan iltihaplı yaralara bal sürmek, bademcikler şiştiğinde ağızda bal tutmak faydalıdır. Bal, uykusuzluğun en iyi ilacıdır. Şekeri yüksek olan hastalar da, bir çay kaşığından başlamak şartıyla, her gün bir tatlı kaşığından, bir çorba kaşığına kadar bal tüketebilirler ve HAKİKİ BAL tedavisiyle bu hastalıktan kurtulabilirler. Bal, yemek ile birlikte uygulamak veya yemekten hemen sonra yenirse, tüm şifa özelliğini kaybederek, alerjik etki yapabilir. Bir çorba kaşığı bal, bir bardak elma suyu içinde eritilir ve her sabah aç karnına içilir. Özellikle KARACİĞER HASTALARI için çok faydalıdır. Ceviz yaprağı çay gibi demlenir ve süzülür. 40 dereceye kadar soğuduktan sonra bal eklenir. Her gün çay gibi içilirse, vücuda kuvvet ve canlılık verir.” (2)

Bal, şifalı özelliklerinden dolayı hazırlanabilecek birçok ilacın yapılışında, temel birleştirici fonksiyonuyla, ilaçların etki mekanizmalarını destekleyerek, tedaviyi hızlandırır. Kur’an-ı Kerim’in yüksek değerlendirmesiyle, insanlara şifa kaynağı olarak, Rabbimizin rahmet hazinelerinden hediye olarak gönderilen bal nimetinin değeri ve anlamı, şükür ve tefekkürümüz arttıkça deva özellikleri güçlenecektir. Bal ile hazırlanan tedavi desteklerinin sayısı, bilimsel araştırma ve uygulamalar arttıkça yükselmektedir. Özellikle zamanımızda artan değişik hastalıkların korunma ve tedavilerinde, güçlü destek sağlayan pratik bir karışımın hazırlanmasını isteyeceklerin dikkatine sunuyoruz. “10 tane limonun suyu, tahta havanda dövülmüş 10 baş sarımsak ve 1 kg. bal karıştırılarak cam kavanoza konur. Ağzı 3 kat pamuklu bezle kapatılır. Karanlık ve serin bir yerde 7 gün bekletilir. Sonra kavanozun kapağı kapatılarak, buzdolabında muhafaza edilir. Yıllarca saklanabilir, ne kadar uzun kalırsa o kadar kuvvetlenir. İlaç bitene kadar her gün aynı saatte aç karnına 4 çay kaşığı yutulur. Her kaşıkta hemen yutulmadan, ağızda dağılmasını sağlayacak şekilde eritmek gerekir. Çünkü önemli olan, ilacın mideye gitmesi değil, ağızdaki kılcal damarlar tarafından emilmesidir. Bu mükemmel ilacın, bu şekilde tüketilmesi KALP ve BEYİN DAMARLARINI temizleyerek açar. İçilerek tüketildiğinde ise, MİDE ve 12 parmak bağırsağı ülserine, midedeki Halikobakter Pylori enfeksiyonuna son verir. Ayrıca 40 yaşın üzerindekiler her türlü hastalıkta bu ilacı kullanabilirler. Limon yerine ev sirkesi de kullanılabilir.” (3)

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnotlar:

1) Dr. Müsfir el ZAHRANÎ, et Tedavi vel İlac, s.197, Dar et Tıybet el Hadra 2010
1) Dr. Aidin SALİH, Gerçek Tıp, s.61, Sade Hayat Yayınları 2015
2) Age. s.63

Feyzullah Ergün

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*