Trump’ı savunan Sabah gazetesine tokat gibi cevap

Amerika’daki son seçimde, Müslümanlara olan düşmanlığını açıkça ilân eden Trump, başkan seçildi..

Ülkedeki Müslümanlar sokaklarda “Trump not my president” (Trump, benim başkanım değil) sloganlarıyla protesto ediyor.. Hepsi hayatlarından endişeli…

Yahudiler yeni başkandan gayet memnun ve bunu basınla ilân ediyor.

Dün seçimden hemen sonra İsrail, Suriye’ye saldırdı. Filistin’deki Müslümanları öldürmeye devam ediyor. Belli ki ABD’nin yeni başkanından aldıkları cesaretle yapıyorlar.

Türkiye’de durumu kavrayan ve hemen ifade eden yine Yeni Asya…

Müslümanlara düşmanlığını açıkça ilân eden ve İsrail’in seçilmesinden mutluluk duyduğu Trump için endişelerini ifade eden Kâzım GÜLEÇYÜZ, yine hedefte…

Sabah Gazetesine göre Trump’ı desteklememek Kâzım GÜLEÇYÜZ’ün “fetöcü” olduğunu gösteriyor.

Peki Müslüman düşmanı ve Filistin’deki katliâmı yapan İsrail’in desteklediği Trump’ı desteklemek nedir? o zaman. Müslümanlık mıdır? Kimin menfaatinedir?…

O halde Amerika’da yaşayan ve halen protestoları devam eden Müslümanlardan daha akıllı Sabah Gazetesi.

Yeni Asya ve GÜLEÇYÜZ daha önce de “fetöcü” ilân edilmişti. Bu defa da sebep; Türkiye’nin Suriye’ye girmesinin iç savaşa karışmasına olan endişesini dile getirmesiydi..

Yani Türkiye’nin Suriye’deki iç savaşa girmesini istememek “fetöcü” olmaktı Takvim Gazetesine göre.

“Fetöcü olmak demişken:

Bu gazeteciler Fetöcüleri yere göğe sığdıramazken bile;

Yeni Asya ve yazarları kadar devleti GÜLEN konusunda ikaz eden başka bir yayın organı var mıdır Türkiye’de?

Mehmet KUTLULAR’ın ropörtajları ve yazıları duruyorken..

Hele Kâzım GÜLEÇYÜZ’ün yazıları ve hatta yazdığı kitabı halen ortadayken..

Yeni Asya’nın büyük, ihalelere giren şirketleri yoktur.

Kâzım GÜLEÇYÜZ de herhangi bir şirketin doğrudan veya dolaylı ceosu değildir.

Yeni Asya’da yazılan yazılar sahip oldukları şirketlerin yani maddî menfaatlerinin geleceği düşünülerek yazılmaz.

Sabah Gazetesine göre; Yeni Asya’nın Basın İlân Kurumu tarafından ilânlarının kesilmesi de “ fetöcü” olduğunu gösteriyormuş…

Daha ne olduğunu bilmeden, olayı anlamadan yazmak. Bu mudur gazetecilik?

Yeni Asya Gazetesi Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma geçirmiş ve aklanmıştır..

Yeni Asya Gazetesi herkesin bildiği gibi uzun bir süre “elden dağıtım yoluyla” abonelerine ulaştırıldığı için bayi satışları daha az olan bir gazetedir ve Basın İlân Yönetmeliği’ne göre tezgâhüstü olması gereken sayı olmadığı için ceza almıştır. “Fetöcü” veya o’cu, bu’cu olduğu için değil..

Yeri gelmişken Sabah Gazetesi, Takvim ve Yeni Şafak Gazeteleri kaç Savcılık soruşturmasından geçmiştir?

Kaç olağanüstü denetimden geçmiştir.?

Resm”i ilân payı nedir?

Özel ilân payı nedir?

Kamu ve Kamu destekli kurumlarca kaç tane alınmaktadır?

Bu konuda eşitlik, adalet var mıdır?

İnternet sitelerindeki haber içeriğine göre dağılım kıyaslaması nedir? Müslümanlığa yakışır yayın politikası var mıdır?

AKP kapatma dâvâsında; Yeni Asya AKP’yi savunmuştur. O zaman AKP’li miydi?

Ergenekon dâvâsında, adil yargılanma ilkesinin uygulanmasını istemiştir. O zaman Ergenekoncu muydu?

Dar düşünceler.. Dar görüşler..

Ama ne Yeni Asya ve ne de Kâzım GÜLEÇYÜZ bu soruları araştırmaz. Çünkü Üstadlarının emridir “nazikâne, nezihane kavl-i leyyin”…mesleğiyle hareket etmek. (Lem’alar S. 238 2006 Basım Yeni Asya Neşriyat)

Biri ülkeyi düşünür, İslâm âlemini düşünür..

Diğeri daha belli olmayan ve aslında politikada “hayır” anlamına gelen vaadle kandırılır.

Evet kandırılır.

Dikkat edin Yeni Asya’yı ve Kâzım GÜLEÇYÜZ’ü tenkid edenler Risale-i Nur’dan bir sebep bulamaz. Şu yazı veya görüş Risale-i Nur Külliyatı’na aykırıdır demezler.

Aslında senaryo hep aynıdır.

Üstad Hazretleri durumu açıkça yazmıştır. Ondan okuyalım:

“Aziz, sıddık kardeşlerim!

Sizin sebat ve metanetiniz, masonların ve münafıkların bütün planlarını akîm bırakıyor.

Evet kardeşlerim, saklamaya lüzum yok. O zındıklar, Risale-i Nur’u ve şakirdlerini tarîkata ve bilhassa Nakşî tarîkatına kıyas edip o ehl-i tarîkatı mağlûp ettikleri planlar ile bizleri çürütmek ve dağıtmak fikriyle bu hücumu yaptılar.

Evvelâ: Ürkütmek ve korkutmak ve o mesleğin sû-i istimalatını göstermek.

Ve sâniyen: O mesleğin erkânlarının ve müntesibîninin kusuratlarını teşhir etmek.

Ve sâlisen: Maddiyyun felsefesinin ve medeniyetinin cazibedar sefahet ve uyutucu, lezzetli zehirleriyle ifsad etmek ile mabeynlerinde tesanüdü kırmak ve üstadlarını ihanetlerle çürütmek ve mesleklerini fennin, felsefenin bazı düsturlarıyla nazarlarından sukut ettirmektir ki Nakşîlere ve ehl-i tarîkata karşı istimal ettikleri aynı silâh ile bizlere hücum ettiler, fakat aldandılar.

Çünkü Risale-i Nur’un meslek-i esası; ihlâs-ı tam ve terk-i enaniyet ve zahmetlerde rahmeti ve elemlerde bâki lezzetleri hissedip aramak ve fâni ayn-ı lezzet-i sefihanede elîm elemleri göstermek ve imanın bu dünyada dahi hadsiz lezzetlere medar olmasını ve hiçbir felsefenin eli yetişmediği noktaları ve hakikatleri ders vermek olduğundan, onların planlarını inşâallah tam akîm bırakacak ve meslek-i Risale-i Nur ise tarîkatlara kıyas edilmez diye onları susturacak.” (Şuâlar, s. 268, 269 2006 Basım Yeni Asya Neşriyat)

Avukat Mustafa Özbek

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*