Türk Televizyonlarında sınır

Image

Arap basını bu günlerde önemli bir gündemle yüzleşiyor.
O da, bir televizyon dizisi olan: Gümüş.
Bu yapım geçen yıllarda ülkemizde bir televizyon kanalında gösterimdeydi (Kanal D).
Konusu bildik:
Yoksul bir genç kızın yükselmesi… Zirveye talip olması…
Basın tanıtımında diyor ki:

“Güçlü ve akıllı, günümüz ‘Külkedisi’nin heyecan veren serüveni…”
Türkiye’de Gümüş, diziler arasında birinci oldu. Ratinglerde ilk olmamasına rağmen diziler arasında iyi derece aldı denebilir.
Ancak İslami ülkelerde gösterime girdikten sonra oranın ahalisini epey etkilemiş bu dizi. Ciddi gazetelerin yazarları şimdiden endişelerini belirtiyor.
Arap basını, Gümüş dizisinin, televizyonlarda gösterildiği Arap ülkelerinde izleyici rekorları kırdığı ve halkın yoğun ilgisine yönelik tartışmaları sayfalarında yer vermeye devam ediyor. Dizinin, gösterildiği ülkelerde diziyi beğenenlerle, dini değerleri savunan kesimleri karşı karşıya getirdiği kaydediliyor.
Dahası; Bir Suudi gazetesinin ifadesine göre, hayvan sürüsü sahibi bir Arap kadının diziyi izlerken hayvanlarla oyalanıp diziyi kaçırmak istememesi gerekçesiyle, sürüsünü sattığını okurlarına duyurmuş. Duyun da inanmayın.
Biz diziyle ilgili görüşlerimizi daha önce okurlarımızla paylaşmıştık. Kısaca hatırlatalım: Kadın hakları masalıyla erkek hakları çiğneniyor! Evli bir kadının erkeğine baş kaldırdığı ve başına buyruk davranış göstermesi zaten bizim geleneklerimizde yok. Yahut evli insanların başka insanlarla yaşadığı aşkı dramatize edip vermek, bizim toplumda muadili olmayan bir davranış biçimi. Kaldı ki, Arap ülkelerinde gösterime girmesiyle birlikte Arap halkına yapılabilecek en büyük kötülüklerden biri dense yeridir. Çünkü bu dizi üstelik dublajlı ekranlardan gösteriliyor ve etkiliyor.
Bir zamanlar İslam aleminin lideri konumunda olan ülkemizin, İslam alemine ihraç ettiği dizinin bizim imajımıza verdiği zararı da hesap edin.
Biliyor musunuz, Arap ülkelerinde “seni Türk televizyonlarında gördüm” demek büyük hakaret sayılıyor. Türk televizyonculuğu işte bu noktaya geldi.
*
Dilerseniz, bir de “sanatçı” gözüyle bakalım olaya. Yılların “Jön”ü, Yeşilçam aktörlerinden Ediz Hun, önceki hafta bir gazeteye verdiği demeçte şöyle diyordu:
“Adamlar, Merih’teki aşınmayı, güneş sistemindeki değişimleri incelerken, biz lüzumsuz şeylerle uğraşıyoruz. Oysa bizim boşa geçirecek vaktimiz yok, çok çalışmalıyız. Endişem, bazı televizyon kanallarındaki seviyesizlik. TV’ler sadece eğlence kanalı haline geldi. Sabah programlarında insanlar şıkır şıkır göbek atıyor. Arabalarla bu programlara izleyici taşınıyor. Şimdi alkışla, şimdi gül, şimdi kavga et deniyor. Ve insanlara bunlar izlettiriliyor” diyor (Pazar Kahvesi, Türkiye).
Tahammül, ahlâk, edep sınırları aşıldı… Şimdi hangi sınırdayız acaba?

GÜNÜN SÖZÜ:

“Utancı giden kimsenin kalbi ölür.”

Hz.Ömer (R.A.)

Image

Benzer konuda makaleler:

2 Yorum

  1. Bizim ülkemizdeki edepsiz ediplerin kurduğu tvlerdeki seviyesiz ve ahlaksız dizilerden hadi biz kurtulamıyoruz ve çareyi izlememekte buluyoruz. Peki Araplar bu dizilerden rahatsızlarsa neden izliyorlar? Veya neden satın alıp kendi tvlerinde yayına sokuyorlar? Zorla mı veriyoruz bu dizileri onlara?

    Yok efendim, yok! Araplar bu konuda tamamen haksız. Çünkü kendi istekleriyle izleyip, toptancı yaklaşımla tüm Türkiye insanını o dizilerdeki gibi ahlaksız sanıyorlar. Sonra da ahlaktan, edebden dem vuruyorlar. Arapları da, bizi yanlış tanıtan bu ahlaksız dizileri de KINIYORUM!!!!

  2. Dizileri yayinlayan kisilerle rahatsiz olan kisiler ayni kisiler degil. Tipki bizim ulkemizdeki gibi. Her mileltin icinde bozguncusuda var, tamirciside var…

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*