Sahipsiz Sokak Köpeği Sorunu
Türkiye’deki sahipsiz sokak köpekleri, hem hayvan refahı hem de toplum güvenliği açısından önemli sorunlara yol açmaktadır. Avrupa ülkelerinde sokaklarda başıboş köpeklere rastlanmamasının nedenleri ve Türkiye’nin bu seviyeye nasıl ulaşabileceği konusunu isterseniz maddelerle ele alalım:
1. Kapsamlı Kısırlaştırma Programları
Avrupa’da sokak köpeklerinin adedi, kısırlaştırma programları ile kontrol altına alınmıştır. Türkiye’de de belediyeler ve hayvan hakları teşkilatları işbirliği yaparak, düzenli ve geniş çaplı kısırlaştırma kampanyaları tertip etmelidir. Böylece, sahipsiz köpeklerin adedi azaltılabilir ve kontrol altına alınabilir.
2. Sıkı Yasal Düzenlemeler ve Uygulamalar
Avrupa’da hayvan refahı ile ilgili sıkı kanunlar ve bunların etkin tatbikatı mevcuttur. Türkiye’de de hayvan refahı kanunları takviye edilerek, sahipsiz hayvanların kötü muameleye maruz kalmasının önüne geçilmeli ve hayvan sahiplenme teşvik edilmelidir. Etkin bir şekilde tatbik edilecek kanunlar, meselenin hallinde mühimdir.

3. Etkili Barınak ve Rehabilitasyon Merkezleri
Avrupa’da sahipsiz hayvanlar için yüksek standartlarda barınaklar ve rehabilitasyon merkezleri bulunmaktadır. Türkiye’de de hayvan refahına muvafık, kâfi kapasiteye sahip barınakların inşası ve bunların etkin işletilmesi zaruridir. Bu merkezlerde, köpeklerin sıhhat kontrolleri yapılarak topluma kazandırılmaları sağlanmalıdır.
4. Toplum Bilinçlendirme ve Eğitim
Avrupa’da halkın hayvan refahı konusunda şuur sahibi olması, sokak hayvanı meselesini asgariye indiren bir faktördür. Türkiye’de de toplumun bu konuda eğitilmesi, okullarda hayvan sevgisi ve sorumluluğu ile ilgili eğitimlerin verilmesi önemlidir. Şuur sahibi bir toplum, meselenin çözümünde kilit rol oynar.
5. Sahiplenme Teşvikleri
Avrupa’da hayvan sahiplenme teşvik edilmekte ve süreçler kolaylaştırılmaktadır. Türkiye’de de hayvan sahiplenme teşvik edilmeli, sahiplendirme süreçleri süratle ve desteklenmelidir. Bu teşvikler, sahipsiz köpeklerin emin yuvalara kavuşmasını temin eder.
6. Belediye Hizmetlerinin Geliştirilmesi
Avrupa’da belediyeler, hayvan refahı hususunda aktif rol oynamaktadır. Türkiye’de de belediyelerin veteriner hizmetleri, kısırlaştırma, aşılama ve sahiplendirme konularında daha etkin ve yaygın hizmet sunması sağlanmalıdır. Belediyelerin bu husustaki rolü artırılmalıdır.
7. Veri Toplama ve Yönetim
Avrupa’da sahipsiz hayvanlarla ilgili geniş veri tabanları ve izleme sistemleri mevcuttur. Türkiye’de de sokak hayvanlarının adedi, sıhhat durumu ve yerleşim alanları gibi verilerin muntazaman toplanması ve tahlil edilmesi zaruridir. Bu veriler, stratejilerin tespit ve tatbikinde mühim bir rehber olacaktır.
8. Sivil Toplum Kuruluşları ile İşbirliği
Avrupa’da hayvan hakları hususunda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ile kamu kurumları arasında güçlü işbirlikleri vardır. Türkiye’de de STK‘lar ve kamu kurumları arasında işbirliği kuvvetlendirilerek, ortak projeler yürütülmelidir. Bu işbirlikleri, sahipsiz hayvanların himayesi ve desteklenmesi için elzemdir.
9. Gönüllülük ve Toplumsal Katılım
Avrupa’da gönüllülük kültürü kuvvetlidir ve birçok kişi sokak hayvanlarına yardım etmektedir. Türkiye’de de gönüllü faaliyetler teşvik edilerek, toplumun bu meselenin halline aktif katılımı sağlanmalıdır. Gönüllülerin desteği, meselenin hallinde mühimdir.
Türkiye’nin başıboş sokak köpekleri sorununu hallederek Avrupa standartlarına ulaşması, yukarıda zikredilen entegre ve sürdürülebilir yaklaşımların benimsenmesi ile mümkün olacağını düşünüyoruz. Hem hayvan refahının temini hem de toplumun emniyeti için bu adımların azim ve kararlılıkla tatbiki gereklidir.
Değerli okuyucularımız, sahipsiz sokak köpekleri hakkında düşüncelerinizi ve önerilerinizi paylaşmanızı bekliyoruz. Yorumlarınız, bu sorunun çözümüne önemli katkı sağlayabilir. Görüşlerinizi bekliyoruz.
Benzer konuda makaleler:
- Müflis Proje: KEMALİZM
- Terörün çözümü Bediüzzaman’da
- İslam ve Demokrasi
- 28 Şubat’ta RP değil, Kur’ân yargılandı
- Risale-i Nur yasağı Rusya’ya yakışmıyor
- Risale-i Nur’da ”ruh” kavramı
- Risale-i Nur´da Ruh
Ben tüm sokak köpeklerinin toplanmsı taraftarıyım. Sahipli köpekler, zaten sahiplerinin bahçelerinde/evlerinde duruyor, sokaklarda dolaşmıyorlar. Köpeklerin hepsine kimlik numarası gibi bir numara basın, böylece sahipleri köpeklerini sokağa bırakamazlar çünkü köpekler kimlik numaraları ile sahiplerine kayıtlı olur. Diğer tüm sokak köpeklerini toplayın, sahipli köpeklerin de sokağa salınması yasaklansın. Bıktık artık bu başıboş köpeklerden. Daha kaç tane masum yavrumuzun köpek saldırısına maruz kalmasını bekliyoruz?
Toplumun bilinçlendirilmesi ve eğitim uzun vadeli bir çözüm için önemli bir adım olabilir. Ancak bu tür eğitim programlarının etkisini gösterebilmesi yıllar alabilir. Kısa vadede daha hızlı etkili olabilecek başka tedbirler de düşünülmeli!
Makaledeki öneriler mantıklı görünse de Türkiyedeki mevcut ekonomik ve sosyal koşullar göz önüne alındığında bu adımlar uygulanabilir mi diye düşünüyorum. Özellikle kısırlaştırma programlarının finansmanı ve geniş çapta uygulanması bence ciddi kaynak gerektirir…
Yazıdaki öneriler çok yerinde. Özellikle kapsamlı kısırlaştırma programları ve sıkı yasal düzenlemeler, sokak köpeği sorununu çözmek için hayati önem taşıyor. Belediye ve STK işbirliklerinin güçlendirilmesi de harika bir fikir!
Çözüm için mesela yiyecek ihtiyaçlarına odaklanmalıyız. Kamu kurumları, askeriyeler ve cezaevleri gibi yerlerde günlük olarak büyük miktarda gıda atığı oluşuyor. Bu atıklar, hayvan mamasına dönüştürülmeli.
Ek giderler için, şu anda mamalardan alınan %20 oranındaki ÖTV, bu amaçlar için kullanılmalı; cezalar ve benzeri kaynaklar da bu işler için tahsis edilmelidir. Bu yaklaşımla, barınaklardaki hayvanlar sevgi ve güzel bakım ile rehabilitasyondan geçeceklerdir.
Kentlerin dışında, hayvanların kapasitelerine uygun ve güvenli barınaklar inşa edilmelidir. Bu barınakların bakımı ve hayvanların refahı, hayvansever vakıf ve derneklere bırakılmalı, devlet ve belediyeler ise sadece kontrol mekanizması olarak görev yapmalıdır. Bu, hayvanlara yönelik şiddet gibi olumsuzlukları engelleyecektir.
Aksi takdirde, hayvanları katletmek, gelecek nesillerin öldürmekten zevk alan, cani bireyler haline gelmesine yol açar. Sokak hayvanlarının tamamen toplatılması durumunda ise doğanın dengesini bozarız ve sokaklar farelerin istilasına uğrar. Bunun örnekleri, Londra ve Paris gibi birçok Avrupa başkentinde görülebilir.
En önemlisi, İslam dini hoşgörü dinidir. İslam’da öldürmek değil, yaşatmak esastır. Eğer bir katliam yapılacaksa, İsrail’den hiçbir farkımız kalmaz. Hayvanların yaşam alanlarını kısıtlıyoruz ve kendi rahatımız için onları öldürmeyi tartışıyoruz.
Barınakların ve rehabilitasyon merkezlerinin inşası önemli ancak bu merkezlerin sürdürülebilir bir şekilde işletilmesi ve denetlenmesi de en az inşaat kadar önemlidir. Yeterli personel ve bütçe ayrılmadan bu çözümler kalıcı olmayabilir.
Barınak ve rehabilitasyon merkezlerinin etkin şekilde işletilmesi, sokak hayvanlarının refahı için elzem. Avrupadaki yüksek standartların Türkiyede de uygulanması sorunun büyük ölçüde çözülmesini sağlayabilir kanaatindeyim. Fakat bizdeki siyasiler birbirleriyle uğraşmaktan buna vakit bulabilirler mi bilemem. 😀