Türkiye’nin başşehri Erzurum mu?

Zannedersem bundan iki-üç sene evveldi. Hastahanelerden randevu almak için yeni bir “alo” hattı ihdas edilmiş. “alo 182” olan bu hattı o günlerde biz de Bursa’dan aramıştık. Merkezî telefon sistemi olan bu hattı aradığımızda, kendi kendimize “acaba bu hattın merkezi Ankara’mı?” demiştik. Konuşma esnasında bunu personele sorduğumuzda , “hayır burası Erzurum” deyince çok şaşırmıştık. Ve “Allah, Allah! Yahu Türkiye’nin başşehri Ankara’mı, Erzurum’mu?” demekten de kendimizi alamamıştık. Ve düşününce işi çözmüştük, sağlık Bakanı Erzurum’lu idi ve demek ki, hemşehricilik yapmıştı. Hani biz burada Erzurum’a bir şey demiyoruz. Ne de olsa biz onların eniştesiyiz. Ama haksızlık nereye, nereden olursa ona karşı çıkıyoruz.

Bu hadiseden sonra da, bununla alâkalı bir yazı yazmayı düşünmüştük. Ama işte, araya giren başka şeylerden dolayı da bugüne kadar yazamamıştık. Geçtiğimiz günlerde hükümette yapılan birkaç bakan değişikliğinden, sağlık bakanı da nasibini alınca, aklımıza bunlar geldi.

Evet, AKP’nin değişmez ve temelli bakanlarından biri değişmişti. On senedir bakanlık yapan Sağlık bakanı Raceb Akdağ, bu makamını terk etmişti. Gerçi zahirde o havayı vermese de, hani eskinin temelli senatörleri gibi, alışmış olduğu o makamı terk etmesi ona hayli zor gelmiş, çok üzülmüştür.

Zamanında birçok yenilikler yapılmış, hastahanelerde vatandaşların lehine bazı iyilikler yapılmıştı. Fakat bunun yanında, dar gelirli olan memur ve işçiler başta olmak üzere, eskiden devlet hastahanelerinde yapılan bedava muayene devri de bitmiş, vatandaşlar parayla muayene edilir olmuştu.

Sadece memleketine değil, müntesibi olduğu yerlere de iyi hizmetler etmiştir. Hâtta birçok hastahane ve bakanlığın bazı yerlerine getirdiği kimselerin de bu minval üzere kimseler olmasına dikkat etmiş, olanlar rahat, olmayanlar da rahat olmayan nefes almışlardır. İnşâallah, yeni bakan aynı yanlışlıkları yapmaz ve tam bir hakkaniyet içerisinde muamelelerde bulunur. Bir de fakir-fukaradan “katkı payı” adı altında parayla muayene işinden vaz geçilir. Ne de olsa bu hükümet “fakir-fukaranın, garib-gurabanın” hükümeti değil mi? Vatandaşa, hele de dar gelirli vatandaşa, kim ne kadar fazla hizmet ederse, o kadar şanı yükselir ve milletten de çok dua alır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*