TURUNCU DEVRİM UNUTULDU MU?
Önemli olan dinsizliğe dayananan devrim veya devrimcinin unutulmamasıdır. Neoliberallerin global enstitülerince medyaya dağıtılan rüşvetler, yapılan dezenformasyon çalışmaları ve devrime göre gündem belirlemeler, devrimlerin hem mahiyetlerini ve hem de renklerini unutturacak: 2004’ten sonra Ukrayna’da Turuncu, Gürcistan’da Gül, Kırgızistan’da Kadife ve Lübnan’da Sedir gibi isimlerle ortaya çıkıp o ülkeleri kasıp kavuran devrimleri, bilhassa Yahudi kökenli fon sahipleri unutturmaya çalışacaklar. Türkiye’nin doğusunda milyarlarca dolara kurdurulan Kürt Partisi de Turuncu Devrimin Anadolu versiyonu değil miydi?
Londralı finansörlerce inşa edilen Turuncu Devrim, düne kadar karşısında savaştığı AB’nin – güya – lehine yeni bir mücadele başlatmış Kiev’de. Almanya Yahudileri Merkezi’nin hararetle alkışladığı Vitali Kliçko, büyükannesinin akrabalarının desteğiyle “DARBE” partisini kurup cumhurbaşkanı olmak istiyormuş. İşin çok ilginci de “sağcı ve milliyetçi” partilerin de Boksör´e destek vermeleri. Yahudi Konseyi Başkanı Dieter Graumann, anarşistlerin Kiev’i yakıp yıkmalarına ses çıkarmadan, Vitali’ye sahip çıkıyor.
SAĞCI MİLLİYETÇİLER, DEVRİMCİLER VE YAHUDİLER…
Bediüzzaman Hazretlerine göre Avrupa’da siyaset veya ideoloji üç kategoride kendisini ifade ediyor: Sağcıları Müslümanlar, solcuları komünist, dinsiz ve sefihler, ortayı da Hıristiyanlar temsil ediyor. Turuncucuların veya Avrupa´nın diğer yerlerindeki devrimcilerin kendilerini sağcı, ekstremist veya milliyetçi olarak tanımlamaları, onları siyasette komünistlerin safında görülmekten kurtarmıyor. Bedîüzzaman’ın bu tesbitini tasdik eden yeni bir hadiseden bahsedeceğiz.
Macaristan’da bu tür karışıklıkların başını çeken CSÁNED SZEGEDİ Yahudi köklerinin faş olmasından sonra Yahudiliğe döndüğünü, bu dinin 613 emrini Talmud ve Tevrat’tan hahamlar desteğiyle öğrenmeye başladığını gazetelere açıkladı. Böyle giderse, II. Dünya Savaşından sonra zaman zaman ortaya çıkıp anarşi çıkaranların da Turuncucular veya Troçkistler gibi devrimci olduklarını, aynı kanallardan finanse edildiklerini yavaş yavaş öğreneceğiz. Vitali’nin müttefiki TRİZUB’un kısa süren ateşkesi sağcı milliyetçiler adına bozması, buradaki kanaatimize kuvvet veriyor. Deşifre olana kadar bu devrimcilerin “antisemitist” olarak görünmeleri, Türkiye´deki Hizbullah ve El-Kaide’yi çağrıştırıyor, değil mi?
TURUNCUCULAR KİEV, BOSNA VE BALKANLARDA NE İSTİYOR?
Anarşistlerin kaos ve devrim istediğini biliyoruz. Hz. İsa’nın (as) barış projesinin tahribine taraf olmak hiç mümkün değil. Cahil, fakir ve insanî değerlerin inkişaf etmediği coğrafyalarda insanları sosyal medya üzerinden sokakta yangın çıkarmaya çalışanlara, aklı başında hiçbir AB siyasetçisi taraftar olmayacaktır. Rusya’yı AB karşıtı göstermek, yalnızca bir şartlatanlık olabilir. Chirac, Putin ve Schröder birlikteliğini görmüş bir dünyayı yeniden kandırmak kolay olmayacaktır. Hürriyet meselesinin arkasında ahlâksızlık, anarşi ve dolaylı devrimi esas alan “Londralı fonlarca” desteklenen kitlelerin insanlara faydalı olması elbette mümkün değil. Tiflis’te, eski Ukrayna’da, Kırgızistan’da, Arap Baharı’nda ve Lübnan’daki neticeleri bilenler, Vitali ve müttefiklerinin Kiev’de ne yapmak istediklerini pekâlâ bilirler.
Kiev’de global dinsizliğin iki cereyanında bir ittifak da görünüyor. Yani Troçkistler yeni liberallere, Yeni Turuncuculara desteğe gelmişler. Yahudiler de kesenin ağzını açınca Kiev yanıyor ve çocukları da vuruyorlar. Hedef ise kocaman bir hiç… Yani revrim…
Benzer konuda makaleler:
- Devrim ile demokratik siyaset arasında…
- Kırım ve Ukrayna’ya dikkat…
- Arap devrimlerinin sırrı çözüldü!
- Kiev devrimcileri, Rusya ve AB…
- Neoconlar Rusya’dan intikam alıyor…
- Devrimlerin yolu demokrasiye çıkmaz…
- Baharın rengi kızıla döndü
- Azerbaycan gecikiyor…
- Arap baharını yeniden sorgulamak
- Che Guevara bir Kürt milliyetçisi miydi?
Almanya İslam Konseyi Din Şurası Sözcüsü / Eğitimci – Yazar
İlk yorum yapan olun