Ukrayna’daki Rusya Operasyonlarına Dair (3)

Neocon-Neoliberal İttifakının atölyesi ve Laboratuvarı olarak Ukrayna

Bediüzzaman Hz.leri tahribatçı ahir zamanın semavi din düşmanları cereyanlarını tanıtırken; onların, aileye ve nikâha karşı olduklarını beyan ediyorlar. Bolşeviklerin bilhassa 1929 lara kadar Rusya’daki tatbikatları, deccaliyetin mahiyetini kısmen gösterir. Vera Schmid’in (ki bu meşhur Bolşevik kadın da Galiçya’lıdır.) idaresindeki “Çocuk çiftlikleri”, kadın-erkeklerin metazori itildikleri ortak hamamlar-havuzlar, doğum yapan kadının üç-beş ay içinde fabrikaya veya tarlaya gönderilmesi, Semavi din-ahlâk aleyhine okullara konulan dersler, insanlar üzerinde yapılan korkunç deneyler ve daha yüzlerce gayr-ı insani icraatlarda Bolşevikler, Ahirzaman deccaliyetinin önemli unsurları olduklarını isbat ediyorlar.

Makalemizin bu girişinin Ukrayna ile alakası nedir, diyeceksiniz. Bu toprakların asıl sahipleri olan Viking, Slav ve diğer Avrupalı milletlerin idarelerine 1917 de son veren Bolşevikler, bu parçalanmış bölgenin hep böyle sahipsiz kalacağını hesapladılar. Papa Johannes Paul II. ile Polonyalı Leh Walesa tarafından pimi çekilen hareketle demir perdeler parçalanınca, NATO ile Rusya arasında Minsk’te mutabakatlar yapılmıştı. NATO şemsiyesi altında Batı, Doğu Avrupa ülkelerine musallat olmayacaktı, zira düşman olan komünizm bitmişti.  Bildiğimiz üzere öyle olmadı. Küresel cereyanın tekmeleyerek saha dışına gönderdiği Minsk anlaşması, belki de çatışma için bir başlangıç oldu. Çok önceden  hem NATO, hem AB ve hem de Pentagon’a sızan neoconlar,  Oligarkların ın aracılığıyla Rusya’yı yağmaladılar… Daha sonra Rusya toparlanmaya başlayınca, kavga da başlamış oldu. Yukarda arz etmiştim. 204 ve 2014 tarihleri Ukrayna olaylarını anlamak için önemlidir. Toprakları daha önce Almanya, Polonya ve Rusya tarafından paylaşılan Ukrayna (Galiçya, Osmanlı’da) yeni dönemde sahiplerini aramaya başladı. Daha önce dedelerinin barındığı coğrafya olarak Kuzeyli Yahudiler buraya sahip çıktılar. Arkalarına aldıkları küresel sermaye, bilişim- medya devleri ve neoliberallerin finanse ettiği siyaset ile Ruslardan, devrim yolu ile KİEV idaresini aldılar.

İşte Rusya’nın iddiasına göre bu topraklarda; insaniyetin mahiyetini öldürecek, neslini tüketecek, ahlâkını bitirecek ve dünya barışına ket vuracak çalışmalar yapılıyordu. Pentagon üzerinden buradaki çalışmaları yapan yetkililer, Ukrayna askerlerini denek olarak kullanıyorlardı. Rus idarecilerinin hedefinde Ukrayna halkının olmadığını, toprakları işgale gelmediklerini, beş-altı maddeten ibaret isteklerinin kabulü halinde derhal geriye çekilebileceklerini dünyaya müteaddit defalar duyurdular.

Rusya’nın iddialarını, bölgedeki yapılanmayı üstlenen neocon Victoria tasdik etmişti. Otuza yakın biyoloji/kimyasal laboratuvarın varlığından bahsetti. Bunların kat’a Rus ordusuna teslim edilmemesi, aksi halde mutlaka imha edilmelerinin gereğini medyada söyledi. Evet, yeryüzündeki insanlığı birkaç defa imha edebilecek kadar tesirli ve çok zehrin burada üretildiği söyleniyor. Wuhan laboratuvarlarının sahipleri bu coğrafyayı da kullanıyorlarmış.

Yalnızca maddi tahribat laboratuvarları değil, manevi tahribatlar için de buralarda birçok çalışma yapılıyormuş. Batılı tasvir etmeden, yalnızca kadını kadınlığından utandıran ve ayaklar altına aldıran “FEMEN” hareketinin de başlatıldığı topraklar, bu topraklar…  Aslen Yahudi olan ANNA HUTSOL un kurduğu hareketin en büyük düşmanının Vladimir Putin olduğunu, kendileri söylüyorlar.

Bir de bu manaya yakın LGBTQ hareketi var ki, dünyanın yedi bucağındaki çalışmalarına maalesef Ukraynalı kadınlar iştirak ediyorlar. Yüksek ücretler, seyahatler ve ahlaksızlık organizeleri… Dikkat ederseniz, Bolşeviklerin icbar ile gerçekleştirdikleri gayr-ı insani ve ahlaki çalışmaları,  Neoliberaller; rüşvetlerle, aldatmalarla, vaatlerle ve hatta korkutmalarla gerçekleştiriyorlar, Ukrayna’da… Finans meselesini okuyucularımız bizden daha iyi biliyorlar. Ukrayna’daki gelirle bir feministin Sydney’e, Rio’ya veya Atlanta’ya gitmesi mümkün mü? Neoliberal sermayesinin sözcülerinin Ukrayna’yı bir bütün olarak (savaşı da dâhil) finanse ettiklerine dair, yüzlerce haber ve yorum ile karşılaşabiliyoruz. Victoria Nuland’ın devrim için harcadığını iddia ettiği beş milyar doların da ABD bütçesinden değil de, yine ittifakın fonlarından alındığı kanaatinin daha yaygın olduğunu belirtmiş olalım.

Fuhuş ve nikâhsızlığın kurumsallaşarak devletin kanatları altına alındığı ülkelerin akıbetlerini; yer altına çektirilmiş Sedom, Pompei, Gomore ve en az dört defa harap olmuş Aspendos gibi onlarca şehir bize anlattığına göre; bu kış günü yerinden-yuvasından koparılan milyonların, kaderlerine nasıl fetva verdirdiklerini az-çok anlayabiliyoruz.

Deccaliyetin insan nesline olan düşmanlığı prensibini kabul edenler; onların milletlere de, bütün insani düzenlere de, mukaddesata da, çevre ve tabiata da ve her türlü “milli demokrasilere” de karşı olacağını kabullenmek durumundadırlar. Böyle hem insanlığa, hem dünyamıza ve hatta kendilerine bile zarar verebilecek ”ahir zamanın tahribatçı” cereyanına bu kadar geniş coğrafyayı verenler, başlarına gelecek felâketleri de hesaplamalıdırlar. Bir şehir ve hatta köy haline gelmiş dünyamızın hiçbir köşesinin bekçisiz bırakılamayacağını, zaman gösteriyor. İnsanlığın sonunu getirecek ve kıyametine sebep olacak her türlü deney, çalışma ve organizeye kendilerini medeni ve demokrat zanneden AB mani olmazsa;  imkânları gayet kıt dünyamızın sair millet ve halkları ne yapsınlar ki… Bizim kanaatimize göre mevcut Rus hükümeti, bu cereyanın “tahripkâr yönünü” 11 Eylül ile birlikte gördü. Ve bu canilerin Afganistan’da, Ortadoğu’da, Afrika SAHEL ülkelerinde ve Kuzey Afrika’da işledikleri cinayetleri izleyerek deccaliyetin gerçek dehşetli mahiyetini anladı ve kendisince tedbir almaya başladı.

Biz Müslümanlar açısından çok acı bir tarihe dönüşen “YEŞİL KUŞAK İŞGALİ” nin, kendi bölgesinde de gerçekleşmemesi uğrunda Ukrayna’da operasyonlara başlayan Rus ordusunun üslubunu, metodunu, zulmünü ve orantısız kullanılan kuvvetini ilk günden bu yana seslendiriyoruz. Risale-i Nur talebeleri olarak itiraz ettiğimiz önemli husus; Deccaliyetin Rusya’nın bu bölgeye sınırlı operasyon için değil, işgal, savaş ve katliam hedefiyle girdiğini dünyaya propaganda etmesidir. Bir ayı aşkındır bu kadar asker ve cephane ile gayet ağırdan hareket eden, insan zayiatının minimum seviyede kalmasına gayret eden ve her gün barış teklifini tekrar eden bir orduyu; dünyanın en zalim, hunhar ve kötü niyetli insanları olarak göstermeye çalışmak, neoconların Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Somali’de ve Kuzey Afrika’da yaptığı tarihi katliamları asla örtemeyecektir. Rasmussen gibi tetikçilerinin Putin’i Hitler ve Stalin’e benzetmesi ise, Şimal cereyanının kafasındaki propagandayı da vicdanlı insanlara ihsas ettiriyor, değil mi?

Benzer konuda makaleler:

16 Yorum

  1. Yazdığınız şeyler kendi vehminizden öteye gitmeyip komplo teorileri ile şekillenmiş. Putine verdiginiz dolayli destegin ne manaya geldiği ahirette ortaya çikacak. Allah sizi ıslah etsin.

    • Buradaki anlatılanlar “hayali” olsa haklısınız, lakin vuku bulmuş olaylar var ve bunada belli bir “zümre kişiler” planlı şekilde vesile oluyorlar, yazarımızın yaptığıda olaylara kitap, hadis ve Risale-i Nur perspektifinden bakıp anlayabilmek… El insaf..

    • …Ve bunlarıda hemen komplo teorileri deyip hafife almak ahir Zaman da cereyan eden olayları,yani münafikane çalışan aktörleri tanımamıza bir katkısı olmadığınıda belirtmek isterim…

    • Hayır, asıl siz deccaliyete verdiğiniz desteğin vebalini ahirette görmek tehlikesi içerisindesiz. Peygamberimiz s.a.v buyuruyor: “Deccalın önü sıra hilekâr seneler vardır. O senelerde sadıklar yalanlanır, yalancılar tasdik olunur. Eminlere hain, hainler emin nazarı ile bakılır.” (Ramuz el ehadis)
      Deccal, çok yalan söyleyen, hakkı batıl, batılı hak gösteren demektir. Ahirzaman ile ilgili hadis-i şeriflerin ve Risale-i Nur’un verdiği haberler üzerinden olaylara bakmaya çalışan ehl-i hakikat ve ehl-i dikkat, deccaliyetin kontrolünde olan uluslar üstü kurumların ve bürokratlarının ve sosyal medya propagandasının doğruyu yalan, yalanı doğru göstermesi ile komplo teorisyeni olmakla ittiham ediliyor. Hadisi şerifi tasdiken, sadıklar yalanlanıyor, yalancılar tasdik ediliyor. Hem tüm dünya deccaliyet tarafından, hürriyet-i nisvan komitesininde desteğiyle, lgbt denen semavi dinlere meydan okuyan hareketler ile esir alınmış ve kuşatılmış bir durumda iken bu nesilleri ifsad eden ahlaksızlığa karşı, en üst perdeden deccaliyetin güç odaklarının tehdit ve yaptırımlarına rağmen meydan okuyarak “Batı’da bir erkek çocuğun kız olabileceğine dair fikrin öğretilmesi korkunç bir şey. Çocukların hayatını tehlikeye atıyor. Onları cinsiyetleri üzerinde bir seçim yapabileceklerine inandırmaya zorluyorlar” ve “Batı’nın çocuklara cinsiyet değiştirmenin normal olduğunu empoze etmesinin insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu düşünüyorum” diyen ve Rusya’daki LGBT derneklerinin faaliyetlerine tepki gösterip, bu derneklerin eşcinsel evliliğin propaganda yapmalarını yasaklayan bir devlet başkanı olmasını Kur’an hesabına hadisata bakan bizler nasıl görmezden geleceğiz. Risale-i Nur’un işaretine binaen İsevilerin tasaffi ederek Kur’ana tabi olmaları hadisesini beklerken, İsevi bir devlet başkanı ve Onun ülkesinde böyle semavi dinleri küresel şeytanlara karşı müdafaa eden bir hareketi nasıl yabana atabiliriz? Hem aynı adam, deccaliyet tarafından önce İran’da, sonra Irak’ta, sonra Suriye’de paramparça edilmiş İslam topraklarında müslümanlar arasında barışı tesis etmek için Kur’an-ı Kerime atıfta bulunarak “Krizin çözümü için tüm taraflar arasında bir çözüm üretilmesi gerekir. Mesela bunu da Müslüman ülke olan Türkiye’de bulunurken Kur’an’dan atıfta bulunmak istiyorum: ‘Allah’ın sözlerini hatırlayınız, siz düşmansınız ama Allah sizin gönüllerinizi barıştırdı ve sizi dost yaptı.’ Sizi bölen konular arka planda olmalıdır. Manevi yakınlık ön plana çıkmalıdır. Şiddetin kabul edilmezliği konusunda Kur’an’da sözler var.” demesi mazlum milletlerin kurtuluşu için acilen muhtaç olduğu Müslüman-İsevi ittifakını bekleyen bizler için hiçbir anlamı olmayacak mı? Evet İttihad-ı İslam siyaseti ile Putin yönetimindeki İsevi Rusya’nın menfaati birbiri ile örtüşüyor. Bu sebeple deccaliyet esaretindeki batı ülkelerinin aksine Rusya bölgede kan dursun ve İttihad-ı İslam tecessüs etsin murad ediyor.

      Üstad hazretleri 5. Şua da şöyle diyor:
      ” Rivayette var ki: “Deccal’ın mühim kuvveti yahudidir. Yahudiler severek tâbi’ olurlar.”
      Allahu a’lem, diyebiliriz ki, bu rivayetin bir parça tevili Rusya’da çıkmış. Çünki her hükûmetin zulmünü gören Yahudiler, Almanya memleketinde kesretle toplanıp intikamlarını almak için, Komünist Komitesi’nin tesisinde mühim bir rol ile yahudi milletinden olan “Troçki” namında dehşetli bir adamı, Rusya’nın başkumandanlığına ve terbiyegerdeleri olan meşhur Lenin’den sonra Rus hükûmetinin başına geçirerek Rusya’nın başını patlatıp bin senelik mahsulâtını yaktırdılar.
      Şualar – 587″

      Miladi 1917, hicri 1335 tarihinde halk ayaklanmasi suretinde bir hile ile anarşi meydana getirerek kanlı bir devrim ile başa gelip Rusya’nın 1000 yıllık İsevi mahsulatini yakan ve Hrıstiyanlığa dehşetli darbeler vuran yahudi bolşeviklerin hicri 1 asır sonra yani hicri 1435 miladi 2014 tarihinde, aynı mahiyette fakat çok daha güçlü ve etkili bir şekilde, Ukrayna’yı yevromeydan devrimi ile, aynı anda Türkiye’de gezi olayları, müslüman memleketlerin de ise Arap baharı(!) ile anarsilige ve savaşlara sürüklediğini “Büyük Deccal’ın komitesini ve bir kısım icraatını gösterdiler. Ve sair hükûmetlerde dahi ehemmiyetli sarsıntılar verip karıştırdılar.
      Şualar – 588” penceresinden göremez iseniz bu kanlı yevromeydan olaylarından sonra yahudi destekli komunist komitesinin yardımıyla başa geçen Vladimir Lenin mahiyetinde ki Yahudi Vladimir Zelenskinin mahiyetini ve masum Ukrayna halkını deccaliyetin pis menfaati uğruna acı bir savaşa kurban edişini anlayamazsanız deccaliyetin küresel propagandasına yem olursunuz.

      Hem Putin’in, Risale-i Nur’da geçen “…Komünist Komitesi’nin tesisinde mühim bir rol ile yahudi milletinden olan ‘Troçki’ namında dehşetli bir adamı, Rusya’nın başkumandanlığına ve terbiyegerdeleri olan meşhur Lenin’den sonra Rus hükûmetinin başına geçirerek Rusya’nın başını patlatıp bin senelik mahsulâtını yaktırdılar.” ifadesine şaşırtıcı derece de muvafık olarak “(Bolşevik devrimciler) Rusya denilen binanın altına bir atom bombası yerleştirdiler ve daha sonra onu patlattılar. Bizim küresel bir devrime ihtiyacımız da yoktu.” demesi de Nur talebelerinin nazar-ı dikkatini çekmeyecekse ne söylenebilir bilmiyorum.

      Yine 5. Suadan:
      “Meselâ; Rusya’da hamamlarda kadın-erkek beraber çıplak girerler ve kadın kendi güzelliklerini göstermeğe fıtraten çok meyyal olmasından seve seve o fitneye atılır, baştan çıkar ve fıtraten cemalperest erkekler dahi, nefsine mağlub olup o ateşe sarhoşane bir sürur ile düşer, yanar. İşte dans ve tiyatro gibi o zamanın lehviyatları ve kebairleri ve bid’aları birer cazibedarlık ile pervane gibi nefisperestleri etrafına toplar, sersem eder.
      Şualar – 584”

      1917 Bolşevik devriminden sonra semavi İsevi dininden intikam alırcasına hamamlarda kadın-erkek beraber girmek gibi binler ahlaksızlığı neşreden yahudi bolşevikler, Üstadımızın ifadesi ile dans ve tiyatro gibi o zamanın lehviyatlarını ve kebairlerini ve bid’alarını birer cazibedarlık ile kullanarak, pervane gibi nefisperestleri etrafına toplamasından hicri tam 1 asır sonra, kanlı 1917 ekim devrimine denk bir surette kanlı 2014 yevromeydan devrimi ile başa gelen, kafasına fes geçirip tüm müslümanlar ile alay eden hem dansçı hem tiyatrocu bir şaklabanın ülkesine LGBT’nin kapısını sonuna kadar açması, Putinin ve Ukraynadaki Rus yanlılarının “Kadınla erkeğin aynı şey olduğunu düşünen varsa misafirim olsun. Ama ortak akıl var. Kadın kadındır, erkek erkektir, anne annedir ve baba babadır şeklindeki geleneksel yaklaşıma bağlı kalıyorum.” ifadelerinin inadına, semavi dinlere zıt bir surette kadın ve aile kavramını tahribe çalışmasını nasıl görmezden gelebiliriz? Ukraynalı bir İsevinin “Neden piskoposlara ve hepimize eşcinselliğin sapkınlığını yayan 300 kişilik [George] Soros program komitesini durduracağınıza dair cevaplar vermediniz? ve kürtajın yasallaştırılmasını önleyecek misiniz? Yoksa Soros’un toadie ve 300’ler Komitesi savunucusu olan [Petro] Poroschenko’nun yoluna devam mı edeceksiniz?” sorunu başında savuşturan Zelensky’nin Semavi Dinler karşıtı deccaliyetin bir elemanı olduğunu görmezden mi gelmeliyiz?

      Velhasıl; Ukraynadaki siviller masumdur, Allah yardımcıları olsun. Biz yapılan hiçbir zulüme taraftar değiliz. 2014 Yevromeydan devriminde Ukrayna’da Hristiyanlara acımasız zulümler yapıldı. Batılı hiçbir kaynakta haberleştirilmeyen 2014 Odessa katliamında, devrimci anarşistlerden kaçarak bir binaya sığınan Rus yanlısı İseviler yakılarak öldürüldü. Donetsk ve Luhansk bölgelerine sığınan onbinlerce hristiyan isevi anarşist devrimciler tarafından ele geçirilen Ukrayna devletinin deccaliyet kontolündeki NATO’nun yardımıyla yaptığı acımasız operasyonlar ile öldürüldü. Ukraynada 2014 yılından sonra Amerika, ingiltere ve NATO kışkırtması ile yaşanan hadiseler, onlarca kez barış ve itidal çağrısı yapan Rusyaya savaşmaktan başka çare bırakmadı. Zarar gören sivillerin ve masumların tekrardan Cenab-ı Hak yardımcısı olsun ve inşallah burada çektikleri sıkıntılara binane bir mükafat ahirette alacaklar lakin bu acı tablonun sorumlusu, batının gazına gelip ülkesinin insanlarının hayatını hiçe sayarak egemen bir devlete kafa tutan Ukraynalı hain yahudiler ve onların komitesidir ve pis menfaatine IRakta 1 milyon çocuğu öldürmeyi haklı bulacak kadar tapan, ve yine o pis menfaatini temin için en kuvvetli rakibini zayıflatmak amacıyla Ukraynalı masum sivilleri yem eden deccaliyet bürokratlarınındır ve ülkelerinindir.

      • Allah razı olsun, çok güzel bir değerlendirme, olayları tam yerine kondurmuşsunuz…

    • Neyi nereden ve nasıl seyrettiğinizi anlayamadım, Seyrani efendi. Baştan sona kadar kaynak ve delil ile yazılmış bir yazının hangi noktasına belgeli olarak itiraz ediyorsunuz, bilmek isteriz. Aksi halde, bu ramazan-ı şerifte yazara komplocu diyerek manevi hakka girmeyi göze mi aldınız?

  2. Bahsettiğiniz coğrafya bize göre kuzey sayılır. Bediüzzamanın ŞİMAL cereyanı demesi buradan geliyor, galiba. Ayrıca deccaliyet hareketinin çoğunu yahudiler teşkil edecek denildiğine göre, yazı tam manasıyla oturmuş sayılır. Rabbim rızasına mazhariyet etsin.

  3. Olaylarin kronik gelişmesi böyledir.sonuçlari bizi nasil etkiler.gerek abd,EU gerekse rusya aktif olarak Islam topraklarindalar.birbirlerine düşüp zayiflamalarini beklemek akillicamidir acaba.

  4. “ALTINCI MES’ELE:
    Rivayette var ki: “Fitne-i âhirzaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz.” Bunun için, binüçyüz sene zarfında emr-i Peygamberîyle bütün ümmet o fitneden istiaze etmiş, azab-ı kabirden sonra
    مِنْ فِتْنَةِ الدَّجَّالِ وَ مِنْ فِتْنَةِ اٰخِرِ الزَّمَانِ
    vird-i ümmet olmuş.
    Allahu a’lem bissavab, bunun bir tevili şudur ki: O fitneler nefisleri kendilerine çeker, meftun eder. İnsanlar ihtiyarlarıyla, belki zevkle irtikâb ederler. Meselâ; Rusya’da hamamlarda kadın-erkek beraber çıplak girerler ve kadın kendi güzelliklerini göstermeğe fıtraten çok meyyal olmasından seve seve o fitneye atılır, baştan çıkar ve fıtraten cemalperest erkekler dahi, nefsine mağlub olup o ateşe sarhoşane bir sürur ile düşer, yanar. İşte dans ve tiyatro gibi o zamanın lehviyatları ve kebairleri ve bid’aları birer cazibedarlık ile pervane gibi nefisperestleri etrafına toplar, sersem eder. Yoksa cebr-i mutlak ile olsa ihtiyar kalmaz, günah dahi olmaz.”
    Şualar – 584

  5. “ONBİRİNCİ MES’ELE:
    Rivayette var ki: “Âhirzamanda bir erkek kırk kadına nezaret eder.”
    Allahu a’lem bissavab, bunun iki tevili var:
    Birisi:
    O zamanda meşru nikâh azalır veya Rusya’daki gibi kalkar. Bir tek kadına bağlanmaktan kaçıp başıboş kalan, kırk bedbaht kadınlara çoban olur.
    İkinci tevili:
    O fitne zamanında, harblerde erkeklerin çoğu telef olmasından, hem bir hikmete binaen ekser tevellüdat kızlar bulunmasından kinayedir. Belki hürriyet-i nisvan ve tam serbestiyetleri kadınlık şehvetini şiddetle ateşlendirdiğinden fıtratça erkeğine galebe eder; veledi kendi suretine çekmeğe sebebiyet verdiğinden, emr-i İlahiyle kızlar pekçok olur.”
    Şualar – 586

  6. “ONİKİNCİ MES’ELE:
    Rivayetlerde var ki: “Deccal’ın birinci günü bir senedir, ikinci günü bir ay, üçüncü günü bir hafta, dördüncü günü bir gündür.”
    لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ
    Bunun iki tevili vardır:
    Birisi:
    Büyük Deccal’ın kutb-u şimalî dairesinde ve şimal tarafında zuhur edeceğine kinaye ve işarettir. Çünki kutb-u şimalînin mevkiinde bütün sene, bir gece bir gündüzdür. Bir gün şimendifer ile bu tarafa gelse, yaz mevsiminde bir ay mütemadiyen güneş gurub etmez. Daha bir gün otomobil ile gelse, bir haftada daima güneş görünür. Ben Rusya’daki esaretimde bu mevkiye yakın bulunuyordum. Demek büyük Deccal, şimalden bu tarafa tecavüz edeceğini mu’cizane bir ihbardır.”
    Şualar – 586

  7. Avrupa Birliği ve Insanlık ve bilhassa ALEM-I İSLAM, bu Ahirzamanın tahribatcı cereyanlarını Kur’an ve hadisler ışığında ve Risalei Nur penceresinden deruni ve detaylı bir şekilde talim edip öğrenmelidir. Düşman ve hileleri bilinirse, O’nu ALT ETMEK de hayli kolay olur. Allah c.c. cümle insanlığın yar ve yardımcısı olsun inşaallah.

  8. 2011 yılında Suriye’den ilerlemesini düşündükleri ortadoğu projesinde şimdi baktığımıda son durak olan sürecin dur diyen ülkesi Rusya.Acaba sahte haberlerle dünyanın nezdinde nerelere çekilmek isteniyor.Bizim resme geniş açı ile bakmayan kardeşlerimizde.Putin desteği manasında algılama yapıp,Ahirzaman karesini atlıyor.Ortada cereyanların savaşını izleyip bize dokunmadıkları sürece ne olursa olsun mantığı ile düşünüp hareket etmek yada İslam coğrafyasında halen daha kan akmaya devam ederken Ukraynayı taç etmek meseleden ne kadar uzak olduğunu gösterir.Haberlere çıkmıyor diye ortadoğu da olanları unutamayız.Daha dün 1 filistinli daha öldürüldü bizim sessizliğimiz arasında.

  9. Bu SAVAŞ, dünyayı tek başına keyfine ve menfaatlerine göre istediği gibi yönetmek isteyen,bi nevi ILAHLIK taslayan ZIHNIYETE KARŞI başlatılmış olma ihtimali daha çok ÖN PLANDA görünüyor. Rusya veya Putin ,bu zihniyete bir nevi” DUR ,DÜNYA BİRDEN BÜYÜKTÜR, biz de varız bu DÜNYA SİYASİ IRADESİNde “. demektedir. Yapılan malum uluslararası anlaşmalar NATO ve BATI Tarafından bilinçli olarak RUSYAYA rağmen, tekrar tekrar ihmal ve ihlal edildi .Ve UKRAYNA Meselesi ister istemez zuhur etti. Bu maselede her iki taraf da MESULDÜR. Allah c.c., Masum ve mazlumların yardımcısı olsun inşaallah. Bir an evvel BARIŞ YOLLARI AÇILSIN, YERYÜZÜNDEKİ BÜTÜN ZULÜMLER SON BULSUN. SAVAŞLARIN KAZANANI OLMAZ, OLAMAZ,OLMAMALI DA!

  10. Evet ahir zaman hadiselerini rislaei nurun ve hadislerin gözünden görmekle ancak konuyu anlayabiliriz. Her vicdan sahibi bunları görebiliyor. Ama Bektaşilik yapmadan bütün argümanları bir araya getirerek bakmak lazım. İnsaniyet hakkaniyet bunu gerektiriyor.Rusya olmasa da deccaliyetin faaliyetleri zaten ortada. Biz neslimiz çocuklarımız nasıl kurtaracağız bunlarda. O kadar içimize girdiler ki. 10 yaşında ki imama hatip öğrencisi maalesef onlarin öğretileri ile bir an da karşımıza çıkıyor. Ne zaman bu hale geldi bu çocuklar.? Allah sonumuzu hayır eylesin. Allah razı olsun sizden de ustadimdan da ve deccaliyetle bilinçli bir şekilde mucahede edenlerden

  11. “Rus da dinsiz kalamaz, geri dönüp Hristiyan da olamaz. Olsa olsa küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikata dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna’ eden Kur’an ile bir musalaha veya tâbi’ olabilir. O vakit dörtyüz milyon ehl-i Kur’ana kılınç çekemez.” Said Nursî Emirdağ-2 – 72

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*