Ümmü Haram ( ?-649 )

Kadın sahabelerden olup gerçek ismi bilinmemektedir. Ümmü Haram künyesi ile tanınıp meşhur olmuştur. Türk tarihinde ise ‘Hala Sultan’ olarak bilinmektedir. Hazrec Kabilesinin Neccaroğulları koluna mensup olup, Ensar’ın yani Medine Müslümanlarının büyüklerinden olan Enes bin Malik’in (ra) halasıdır. Bazı kaynaklarda ise teyzesi olarak gösterilmektedir. Peygamber Efendimiz’e (asm) de anne tarafından akrabadır.

 Risale-i Nur’da ismi, Peygamber Efendimiz’in (asm) yıllar öncesinden haber verdiği ve aynen müjdelediği gibi gerçekleşen Kıbrıs Fethi vesilesi ile geçmektedir. Peygamber Efendimiz’in (asm) duasına mazhar olmuş ve katıldığı Kıbrıs Seferi sırasında şehit olmuştur. Kıbrıs’ta bulunan ve “Hala Sultan” olarak bilinen türbesi günümüzde de ziyaret edilmektedir.

Kadın sahabelerin ünlülerinden olan Ümmü Haram’ın doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Babası Milhan bin Halid ve annesi de Mülkiye binti Malik’tir. Kaynaklarda doğum tarihi olarak, Peygamberliğin indirilişinden evvel olarak ve kesin bir tarih verilmeden ifade edilmiştir. Kıbrıs seferine katıldığı sırada seksen altı yaşında olduğu rivayeti esas alındığında, 560’lı yıllarda Medine’de doğduğu söylenebilir.

Ümmü Haram, İslamiyet’in zuhurundan evvel Amr bin Kays ile evlendi. Medine’de İslamiyet’in yayılmaya başladığı ilk yıllarda Müslüman oldu. Kocasını da İslamiyet’i kabule davet etti. Fakat eşi iman etmeyip daveti reddetti. Bir müşrikle hayatını sürdürmek istemediğinden eşinden ayrıldı. Bir süre sonra sahabenin önemli isimlerinden biri olan Ubade bin Samit ile evlendi.

Peygamber Efendimiz’in (asm) yakın akrabası ve süt teyzesi olan bu mübarek kadına Yüce Peygamber (asm) büyük bir yakınlık göstermekteydi. Savaş zamanları dışında hemen her hafta Kuba Mescidi’ne giderek, Hicretin ilk günlerindeki heyecanı hatırlayıp yaşardı. Mescide giderken yolunun üzerinde bulunan Ümmü Haram’ın evini ziyaret ederek şenlendirir ve gönlünü alırdı. Burada hazırlanan yemekten yer ve dua ederdi. Bu ziyaretten büyük bir şeref duyan ve ziyaret gününü hasretle bekleyen Ümmü Haram büyük bir mutluluk duyardı. Peygamberimiz’in, bazen de evine gidip öğle uykusuna orada da yattığı olurdu.

Ümmü Haram, Peygamber Efendimizin gelemediği zamanlarda büyük bir sıkıntı duyar, Medine’ye yönelerek hasretle beklerdi. Ziyaretin gerçekleşmediği haftalarda canı sıkılır ve kalbi daralırdı. Sanki her şeyini kaybetmişti. Böyle durumlarda eşi Ubade çok üzülür ve kendisini teselli etmeye çalışırdı. Risale-i Nur’da da yer alan ve Enes bin Malik’ten (Ümmü Haram kaynaklarda Enes’in halası, bazılarında da teyzesi olarak belirtilmektedir) nakledilen hadisi şerife göre; Peygamber Efendimiz (asm), bu mübarek kadının evinde uyuduğu bir günde tebessümle uyandı. Ümmü Haram merak edip sebebini sorunca da; “Rüyâmda ümmetimin gazilerini gördüm. Tahtlarına oturmuş padişahlar gibi denizde savaşarak yollarına devam ediyorlardı” diye buyurdu. Heyecanlanan Ümmü Haram, onlardan biri olmayı arzuladı ve bunun için dua etmesi ricasında bulundu. Ricasını ve dua talebini kabul eden Peygamber Efendimiz (asm), Ümmü Haram’a “Beraber olacaksın” müjdesini verdi. Kırk sene sonra, zevci olan Ubâde ibni Sâmit refakatiyle Kıbrıs’ın fethine katılarak Peygamber Efendimiz’in (asm) müjdesine nail oldu. (Mektubat, 1994, s. 105).

Hazreti Osman’ın (ra) halifeliği sırasında, o sırada Suriye valisi olan Muaviye’nin ısrarlı talebi üzerine Kıbrıs seferine karar verildi. O zamana kadar Bizans’a karşı karada savaş olurken ilk defa denizden de hücuma geçmeye karar verildi. 648-49 yıllarında yapılan Kıbrıs Seferine aralarında Ümmü Haram ve eşi Ubade bin Samit’in de bulunduğu bir çok sahabe katıldı. 649 ilkbaharında donanma Akka’dan denize açıldı. Müslümanlar Kıbrıs’ın merkezi önünde karaya çıkarak şehri kuşattılar. Önce İslamiyet’i kabule, daha sonra İslam Devletinin egemenliğini kabule davet edilen Kıbrıslılar bu iki teklifi de reddettiler. Bunun üzerine savaş başladı. Savaş başladıktan kısa bir süre sonra Rum ordusu mağlup edildi. Savaşa devam etmeyip cizye vermeyi kabul etmeleri üzerine barış yapıldı ve bu yolla Kıbrıs Müslümanlar tarafından fethedilmiş oldu. Ümmü Haram, sefer boyunca çekilen bunca sıkıntı ve ilerlemiş yaşına rağmen büyük bir gayret gösterdi. Mücahitler için büyük bir şevk kaynağı oldu.

Kıbrıs Seferine katılan Ümmü Haram, bir taraftan Peygamber Efendimiz’in (asm) yıllar öncesinden haber verdiği müjde ve mucizesine masadak olurken, diğer taraftan burada vefat ederek şehitlik mertebesine yükseldi. Böylece, Peygamber Efendimiz’in (asm) verdiği gaybî haber olduğu gibi gerçekleşti. İslam Ordusunun karaya çıktığı bir zamanda Ümmü Haram bineğinden düşüp vefat etti ve burada defnedildi. Türk tarihi kaynaklarına onun adı “Hala Sultan” olarak geçmiştir. 1571 yılında Kıbrıs Osmanlılar tarafından fethedilince, Ümmü Haram’ın kabri yeniden imar edildi ve türbe yapıldı. “Hala Sultan Tekkesi” adı verilen türbe hâlâ ziyaret edilmeye devam edilmektedir.

Ümmü Haram, yaşadığı süre boyunca hem fazileti hem de Peygamber Efendimiz’in (asm) akrabası olmasından dolayı büyük saygı gördü. Vefatına yakın katıldığı Kıbrıs seferi ile adı unutulmayanlar arasına yazılmış oldu. Müslümanlar için adeta Kıbrıs’ın fethinin sembolü oldu. Larnaka yakınlarında bulunan kabri yüzyıllar boyunca ziyaretgah oldu ve olmaya devam etmektedir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*