Umut tacirleri

Umut olmadan bir hayat sürdürmek elbette imkânsızdır. Zira umut, yola devam edebilme gücünü kendinde bulabilmektir. Bir gaye-i hayali olanın pek tabiî ki bunu elde etmek konusunda umudu da olacaktır…

Ama bir de öte yanda umut tacirleri vardır… Bunların işleri güçleri etraflarına umut dağıtmak ve bu yolla kendilerine prim sağlamaktır.

Zira insanların en zorda oldukları zamanlarda ve hayata karşı en moralsiz oldukları anda umut ışığı birdenbire ruhu aydınlatarak adeta insana can verir… Bu, bireyler için böyle olduğu gibi, toplumlar için de böyledir… İşte bunu bilen siyasetçiler de en sıkıştıkları dönemlerde hemen umut tacirliğine soyunurlar… Siyaset mesleğinde “umut” denilince akla hemen “vaat” gelir… Zira umut tacirliğinin tezgâhı vaatlerdir, pazarı da miting meydanları ve kürsülerdir… Her vesilede bir umudun arkasına öbürü eklenmek suretiyle insanlar oyalanır ve böylece zaman geçirilir… Bazen bir umut, bir seçim zaferi anlamına gelir… Bu sebeple seçimlere en yakın dönemlerde umut üreten vaat makineleri fazla mesai yaparak insanlarda büyük beklentiler oluşturulur… Bu işlem seçimden sonra da zaman zaman tekrarlanarak umutlar hep taze tutulmaya çalışılır… Böylece sonu gelmez bir bekleme ve beklenti döngüsü içinde seçmen aldatılmaya devam eder… Hele bizimki gibi “hafızası çok zayıf” toplumlar için umut tacirliği çok yüksek kâr (veya oy) getiren bir meslektir… Siyasetçiler bu gerçekleri şüphesiz bizlerden çok daha iyi bilir…

Umut tacirlerinin yaktıkları ışıkların esasında bir fecr-i kâzipten ibaret olduğunu bilmek lâzım. Her seferinde “evet şimdi oldu, artık zulüm ve karanlık dağılacak” diye sevinerek düğün dernek yapılmaya başlanır… Ancak zaman geçip de bunun yalancı bir fecir olduğu anlaşıldığı anda yürekleri bir hayal kırıklığı ve bozgun hali kaplar. Bu hal ikinci bir umut ışığına kadar devam etse de, sonra her şey yeniden unutulup, umut edilmeye devam edilir… Şunu da unutmamak gerekir ki, bu yalancı umut tacirlerinin ellerinde tuttukları sahte fenerlerin gaz yağı da yine zalimler tarafından temin edilmektedir… Bu sebeple yaydığı ışığın özü de karanlıktır…

İşte Türkiye’de son yıllarda yaşadığımız halet-i ruhiyenin özeti budur… Vatandaş umut tacirlerinin aşırı doz vaatleri ile zehirlenmiş ve zehirlenmeye devam etmektedir. Türkiye belki de tarihinde böyle şaşaalı bir propaganda görmemiştir. Görenler zanneder ki, bundan böyle her şey muhteşem olacak, her şey lehimize dönecek ve önümüzde hep aydınlık yarınlar var… Halbuki “kem alâtla, kemâlat olmayacağını” herkes bilir… Hadi bilmeyenler için açıklayalım, bir hayra, bir güzelliğe yanlış ve kötü vesilelerle ulaşamazsınız. Maksadınız da, vasıtanızda hayır ve doğru olacak ki, vardığınız nokta ve elde ettiğiniz netice de hayır ve güzel olsun… Aksi halde hep hayal kırıklığı ile karşılaşmanız kaçınılmaz olacaktır.

Şimdi kimileri kalkıp da “Hadi birileri umut tacirliği yapıyor da, bu senin yaptığın da ne oluyor? Canımızı sıkıyorsun!” diyebilir… Bizim yaptığımız hakikat namına konuşmak ve sarhoş dostları ayıltmaya çalışmaktan ibarettir, yoksa can sıkmak ve moral bozmak değil.

Şunu da teslim etmek gerekir ki, zaman ve şartlar hangi yöne doğru akarsa aksın, hak ve hakikat son tahlilde galip olacaktır.

Burada önemli olan doğru yerde durmak ve istikametini bozmamaktır… Bütün derdimiz de budur…

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*