Uyanışlar

Ey uykucu/okuyucu, uykundan nasıl uyanıyorsun?

Her sabah kulakları tırmalayıcı bir zil sesiyle mi, yoksa yumuşak, tatlı bir şekilde eşinin veya annenin sesiyle mi?

Soğuktan titreyerek mi yoksa sıcaktan terden sırılsıklam olmuş bir şekilde mi uyanıyorsun?

Kuş sesleriyle mi, yoksa motor homurtularıyla mı uyanıyorsun?

Büyük bir gürültü sesiyle mi (Meselâ, depremdeki gibi), yoksa sessizlik içinde hoş bir şekilde mi uyanıyorsun?

Bebek kokulu bir canlının (Meselâ, kızın, oğlun veya torunlarının) bağırışıyla, ağlamasıyla mı yoksa (Allah korusun) bir gardiyanın “Kalk” komutuyla mı, uyanıyorsun?

Şarkıdaki gibi, ‘Bir ilkbahar sabahı güneşle mi?’ uyanıyorsun, yoksa her sabah okunan sabah ezanıyla mı, uyanıyorsun?

Hz. Ali’den (ra) rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Peygamberimiz (asm); “İnsanlar uykudadır, öldükleri zaman uyanırlar” demektedir.

Üstad Said Nursî de Münâzarât adlı eserinde; “..ta o vakitte, meşhur Kemal’in “Rüyasıyla uyandım” diyor ve başka bir çeşit uyanmadan bahsediyor.

Yine Üstad, hayatın bir uyku olduğunu şu şekilde belirtiyor; “Ey gururlu, mağrur gafil! Sana ne olmuş ki, Müslümanları ecanib tarzında hayat-ı dünyeviyeye dâvet edersin? O hayat, uyku içinde bir lû’b ve hevâ içinde bir lehivden başka birşey değildir.”

Hasılı uyananlar çok ve çeşitli. Her insanın durumuna, zamana bağlı olarak farklılaşıyor.

Bir de, bir ezan sesinden, bir Müslüman’ın davranışlarından veya camilerden etkilenip de uyanan / hidayete erenler var bilindiği gibi. Allah sayılarını arttırsın.

Kabirde uyanan, haşirde uyanacaklar da olacak. Cenâb-ı Hak, bizi her zaman ve zeminde uyanık olanlardan eylesin.

M.Fahri Utkan

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*