Uydudan girenler, dış kapıdan girenlerden daha tehlikeli

Göz göre göre tv’lerin aileler üzerindeki yıkıcı etkisini göz ardı ediyoruz. Yabancıya karşı duruş hassasiyetimizi dış kapı kilitlerinde çok net görebiliyor iken, aynı hassasiyeti kablodan veya kablosuz girenlerden esirgiyoruz.

Yani dış kapımızın kilidi, bacadan girene uygulanmıyor.

Sinsice evlerimize giriş yapanlar tahmini mümkün olamayacak tahribatlar yapıyorlar. Üstelik böyleler yadırganmadığı gibi, serbestçe, hatta özel karşılanarak, üstelik bir de paralar harcanarak yıkımlara sebep oluyorlar.

Böyle bir şey olabilir mi, kendi paranla, kendi imkânlarınla, kendi kendini tahrip ettiriyorsun. Yıkımı kendin yaptırıyorsun.

Bugün içinde olduğumuz bireysel, toplumsal rahatsızlıkların temelinde, zihinlerde meydana getirilen yayınların bombardıman etkisini görmek mümkündür.

Artık düşman, ‘Ben sizin düşmanınızım’ diyerek karşımıza çıkmıyor. Sûret-i haktan gözüküyor ve yakınlaşmasını güler yüzle, kampanyalarla, süslü programlarla gerçekleştiriyor.

Durum, İslâmî hayat konusunda hassas olan insanlarda da pek farklı değil.
Arkadaşlarla ev oturumlarında karşımıza çıkan bir şey var ki, o da, tv yayınları.
Yahu kardeşim zaten insanlar tv yayını seyredecekse, bunun için sizin eve gelmelerine ihtiyaç yok ki. Bunu evinde de yapar.

Dolayısıyla, üç beş arkadaş bir araya gelmiş, gelinen ortamda ev sahibi beyefendi veya hanımefendi, tv’sini açık tutuyor. Eh bir şeye de takılınca insanlar, ‘Aaa, sonra ne olmuş?’ diye diye bir de bakmışsınız ki, saatler geçmiş.

İşte bu olmuyor.
Yani misafirlerin de kalkıp, şöyle yapalım demesi hoş kaçmıyor. O zaman bunu dâvet sahibinin düşünmesi ve uygulaması daha makul.

Bugün ıskaladığımız en büyük gerçeklerden biri, tv’nin yıkıcı etkisidir. Çocuklarını tv programlarına terk etmiş bir yapı, eşlerini kadın programlarına terk etmiş bir yapı, kaçınılmaz ki yakın gelecekte sıkıntı ve sızılarla boğuşmak durumunda kalacaktır.

Yani evlerimizin dış kapılarına olan hassasiyetimiz, evlerimizin dış kapılarından giriş çıkış yapanlara karşı prensiplerimiz ne ise, ondan daha da hassas olunması gereken şey, içeriden dışarıya açılan kapılarımızdır. Doğrusu bu daha sinsidir. Daha gayr-i ahlâkîdir. Ve bunun oluşturduğu yıkım çok daha derin ve uzun süreli bir etkidir.

Genelde dış kapılarımızı dışarıdan olan her şeye karşı kapatıyoruz.
Yani bu düşman olabilir, hırsız olabilir, arsız olabilir, olabilir de olabilir.
Bu tedbir çok güzel.
Yani bu tedbirin altında, ‘burası bize has, özel’ anlamı yatmaktadır. Bize has olanın, özel olanın korunması, muhafaza edilmesi özel olmanın bir sonucudur.

İşte aynı koruma programı, tv yayınlarına karşı da kurulmalıdır. Tâ ki, yıkıma seyirci olunmasın.

Asıl, dış kapıdan değil, uydudan girenlere dikkat lâzımdır. Çünkü bunlar hepten yabancıdırlar.

Dış kapı hassasiyeti güzel, ama damdan, bacadan girenlere karşı tutum nedir?

Dış kapınızı kapalı tuttuğunuz yabancılar, sizi sizinle baş başa bırakacak değiller. Onlar bir şekilde bir yolunu bulup, sizinle olan temaslarını gerçekleştireceklerdir.
Elbette uyanık olan kazanacaktır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*