Üzeyir Şenler

Geçen hafta Hakkın rahmetine kavuşan Üzeyir Şenler’in ismini ilk kez merhum Hakkı Yavuztürk’ten duymuştum.

Yavuztürk, Üzeyir Şenler’ın asıl adının Özer olduğunu ve ziyaretlerinden birinde Üstad tarafından değiştirildiğini, ayrıca Şule Yüksel Şenler’in de ağabeyi olduğunu söylemişti.

Kendisine Risale-i Nur’u tanıtan da oydu.

Bunu hatıralarında şöyle anlatmıştı:

“Eski Aksaray Parkına, sabah namazlarından sonra yapılan Risale-i Nur okuma toplantılarına gider, Muhsin Alev Ağabeyimizin okuma ve izahlarını dikkatle dinlerdik. Onun okuduğu daktilo ile yazılmış kitapları nasıl temin edebilir, nasıl daha çok okuruz diye, ortaokuldan arkadaşım olan Özer arkadaşıma söylemiş; Küçük Sözler, Gençlik Rehberi ve Haşir Risalesi’ni 1952 sonbaharında ondan almıştım.

“Okuyor, ayrıca derslere iştirak ediyordum. Hatta gizli tutulan neşriyat işlerinden de bazan haberdar ediliyordum. Kur’an hattına çalışır, Risale-i Nur okurduk. Mehmet Emin (Birinci), Özer ve ben Kur’an yazısını seri şekilde hem okur, hem de yazar hale gelmiştik. M. Emin, Özer, Mehmet Fırıncı’larla, işi çok gizli tutarak teksir makinelerini yerleştirip çalışmaya başlamıştık.” (Şahiner, Son Şahitler-2, s. 427)

Şenler de Osman Zengin ve Elif Nur Kurdoğlu’nun yaptığı mülâkatta şunları söylüyordu:

“Risalelere sahip olmak için kardeşlere talepte bulundum. Onlar da bana ‘Bu eserlere sahip olmak istiyorsan elinle yazacaksın, ciltleteceksin’ dediler. O zaman matbaada basılmıyordu. Biz de Hakkı Yavuztürk’le beraber yazmaya başladık. Aşağı yukarı 4-5 ay içinde külliyatın tamamını yazdık.” (Yeni Asya, 5.9.12)

İkisi de İstanbul’daki Nur hizmetlerinin saff-ı evvel öncü ve isimsiz kahramanlarındandı.

Üzeyir Şenler’le ilk kez 1990 başında taşındığımız Cağaloğlu’ndaki yerimizde görüştük.

Kızı Mebrure Şenler’in hazırladığı ve geçen seneki Ramazan sayfamızda bazı tariflerini verdiğimiz “Osmanlı Mutfağı” kitabını resimleme konusunda yardımcı olmamızı rica etti.

Son yıllarını Bursa’da hasta yatağında geçirdi. Kitap fuarındaki imza programı için gittiğimizde Osman Zengin ve diğer bazı arkadaşlarla beraber ziyaret ettik. Hastalığına rağmen hafıza ve konuşması son derece dinç ve canlıydı.

Orijinalinden tamamen koparılıp adeta tanınmaz hale getirildiği bir TV dizisine konu yapılan Huzur Sokağı romanının kahramanı Bilal, dizi başladığında Mebrure Hanımın Yeni Asya’da çıkan yazısında ifade ettiği üzere oydu.

Allah rahmet eylesin, mekânı Cennet olsun.

* Yeni Asya’daki 36, yazılardaki 22. yılımızı da geride bıraktık. İhlâs ve istikamet çizgisinde son nefesimize kadar devam edebilmek niyazıyla…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*