Ve ölüm vardır

İnsan; ölümü bilen, hayatın manasının farkında olabilen tek canlı. Fareler ve hamam böcekleri hayatın manasına dair bir sorgulama yapamaz.

İnsan ise, ölüm şuuruna erebildiği nispette diğer canlılardan farklılaşır. Hamlıktan kur- tulur, olgunlaşır. Değersiz şeylere önem vermez. Seçici olur. Geçici sorunları kafaya takıp, kalan ömrünü israf etmez.

Hayat; çıkışlar ve inişler, ümitler ve pişmanlıklar, kederler ve sevinçlerle doludur ve ölüm vardır. İnsanın egosunu hiçlikte eritmesi için belki de en önemli adım, ölüm şuuruna sahip olmaktır.

İnsan ölüm şuuru ile düşünürse ve vicdandan yükselen sese kulak verirse işitir;

“Dünya madem fanidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem ebedî hayat burada kazanılacaktır. Hem madem Dünya sahipsiz değil. Hem madem ne iyilik, ne fenalık karşılıksız kalmayacaktır. Hem madem şu dünya misafirhanesinin gayet Hakîm ve Kerîm bir idarecisi var.

Hem madem  “Allah kimseye gücünden fazlasını yüklemez” sırrınca, kimseye yapabileceğinden fazlasını yüklemek yoktur. Hem madem zararsız yol, zararlı yola tercih edilir. Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır.

Elbette en bahtiyar odur ki; dünya için ahiretini unutmasın, ahiretini dünyaya feda etmesin. Ebedî hayatını dünya hayatı için bozmasın, faydasız şeylerle ömrünü telef etmesin.

Kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine uygun hareket etsin. Selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.”

Adnan Şimşek

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*