Veda Hutbesi kadını güvence altına aldı

KONYA Aydınlar Ocağı’nda Hz. Peygamber ve Kadın Hakları’nı anlatan yazar Halil Uslu, kadınlara şiddetin ayyuka çıktığı bir dönemde erkeklere; “Bir erkek eğer hanımını döverse, kıyamette ben onun dâvâcısı olacağım” hadisini hatırlatarak “İslâm’ı yaşayamayanlar, yaşatamazlar” dedi.
Veda Hutbesi kadını güvence altına aldı

KONYA Aydınlar Ocağı’nda Hz. Peygamber ve Kadın Hakları’nı anlatan yazar Halil Uslu, kadınlara şiddetin ayyuka çıktığı bir dönemde erkeklere; “Bir erkek eğer hanımını döverse, kıyamette ben onun dâvâcısı olacağım” hadisini hatırlatarak “İslâm’ı yaşayamayanlar, yaşatamazlar” dedi. Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbetleri’nde, 8 Mart Kadınlar Günü münasebetiyle “Hazret-î Peygamber ve Kadın Hakları” konulu bir konferans veren araştırmacı-yazar Halil Uslu, “İslâm’ı yaşayamayanlar, yaşatamazlar. Bizim kara sevdamız Peygamber Efendimiz’dir (asm). Onu bırakmamız ve terk etmemiz asla mümkün değildir” ifadesini kullandı. Uslu, kadına şiddetin had safhaya ulaştığı günümüzde, dinleyicileri 1380 sene öncesine götürerek Peygamber Efendimiz (asm) tarafından 6 Mart 632’de 100 bin kişi önünde okunan Veda Hutbesi’ni “ebedî vasiyet” olarak nitelendirdi. Anayasa yapıcılarına “Yeni bir anayasa yapılıyor. Lütfen! Yeni anayasada Veda Hutbesi’nden örnekler alınız” diye seslenen Uslu, Meclis’te kabul edilen Kadın Hakları Yasa Tasarısını da “Veda Hutbesi’nden bir esinti ve rüzgâr” olarak tanımladığını söyledi.

CENNET ANNELERİN AYAKLARI ALTINDADIR

Uslu, Konya’da gerçekleştirdiği sohbetinde; âyetler, hadisler, Türk-İslâm büyükleri ve Prens Çarls ile Prens Bismark’tan örnekler vererek İslâm’da kadın haklarını, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz’in (asm) hayatından kesitler sunarak anlattı. Kız çocuklarının diri diri gömüldüğü bir dönemde Peygamberler Serdarı’nın, “Cennet annelerin ayakları altındadır” sözüyle dünyada ilk kadın haklarını böylece açıkladığına vurgu yapan Uslu, kadına şiddetin ayyuka çıktığı bir dönemde şu hadisleri salondaki erkek dinleyicilerle paylaştı: “Bir erkek hanımını döverse, kıyamette ben onun dâvâcısı olacağım. Hanımlarınızı dövmeyiniz. Çünkü onlar sizin köleleriniz değil.” Kadın dinleyicilere dönerek Kur’ân’da yer alan Nisa Sûresinde, kadın haklarının neler olduğu konusunda önemli bilgiler ve haberlerin yer aldığını ifade eden Uslu, dünyadan ve Türkiye’den kadına şiddet ve boşanmalarla ilgili şu çarpıcı rakamları verdi: “Dünya’da 100 milyon sokak çocuğu var. Türkiye’de bu rakam 26 milyon. İstanbul’da ise 6 bin. 300 milyon nüfusa sahip Amerika’da 4 milyon kadın dayak yiyor. ABD’de her 4 aileden biri boşanıyor. Belçika’da ise evlenen her 100 aileden 76’sı boşanıyor. Çin’de her yıl 1 milyon kız çocuğu öldürülüyor. Türkiye’de 1000 kadın ile kız çocuğu aile içi şiddetten ölüyor. Türkiye’de 370 adet cezaevinde 130 bin mahkûm var. Bunların yüzde 80’i genç” şeklinde konuştu.

BU KADAR BİR VARKEN AYRILIK NİYE?

Sincan Cezaevi’nde 380 kadına “Peygamber Efendimiz’in Hanımları” konulu seminer verdiğini ve konuşmanın sonunda “Siz hiç Hz. Hatice’nin, Hz. Aişe’nin hayatını okudunuz mu?” sorusunu sorduğunu kaydeden Uslu, Hz. Ali’nin şu veciz sözünü hatırlattı: “Yedi yaşına kadar çocukla çocuklaşacaksın. 14 yaşına kadar onunla arkadaş olacaksın. 15 yaşından sonra da her konuda onunla istişare edeceksin.” “Şimdi soruyorum; dünyada ve Türkiye’deki bütün eğitim kurumları, eğitimciler, STK’lar ve vakıflar ile yöneticiler acaba bu sözün neresindeler? Aileler, okullar, üniversiteler ve fakülteler bunu uygulasalar dünyada ne aile içinde ne de kadın ile çocuklara şiddet diye bir şey kalmaz” Hucurat Sûresinde “Mü’minler ancak kardeştirler” mealindeki âyeti okuyan Uslu, “Bu güzel ülkemizin Hakkâri’siyle Konya’sında okunan ezan bir, Allah bir, peygamber bir, kıblemiz bir, Kur’ân’ımız bir, dinimiz bir. Peki bu kadar birlik ve vahdet varken, bu ayrılık neden?” diye sordu. Mevlânâ Hazretleri’nin hocası Seyyid Burhaneddin’in “Öfkelendiğin zaman âyet bile okuma. Fırından çıkan ateş gibi ekmek yenmez. Yersen ağzını yakar” veciz sözünü paylaşan Uslu, en büyük ilmin insanın kendisini okuması olduğunu ifade ederek kötülüklere, iyilikle karşılık verilmesini emreden Fussilet Sûresindeki 34. âyeti kerimeyi hatırlattı.

AŞKSIZ İNSAN KANADI KIRIK KUŞ GİBİDİR

Bela ve musîbetleri önleme noktasında İsra /23. âyeti örnek veren ve “Anne ve babanıza “of!” bile demeyin. Onları azarlama ve iyilikle muamelede bulun” emrini hatırlatan Uslu, Peygamberimizin (asm); “Evlerinizdeki beli bükük ihtiyarlar olmasaydı, belâlar üzerinize sağanak halinde yağardı” hadisini okudu.“Ben araştırdım, Dünya’nın neresinde büyük felâketler, belâlar ve musîbetler varsa; biliniz ki orada büyüklere büyük saygısızlıklar var” dedi.

Zumer/53 âyette yer alan “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin” emrini hatırlatarak Bediüzzaman’ın “Ümitsizlik kanserdir” sözünden yola çıkan Uslu, Müslüman olan Hollandalı Hatun Banu’nun “Hastalar Risâlesi”ni okuyarak nasıl bir ümitle İslâm’a sarıldığını, vücudunu saran o kanseri nasıl yendiğini Konya’da ilk defa anlatarak haber verdi. Bir saat süren sohbetin sonlarına doğru Hz. Mevlânâ’nın “Aşksız insan, kanadı kırılmış kuş gibidir” sözünü hatırlatarak şunları söyledi. “Bizim aşktan da öte bir kara sevdamız var. Bunu nasıl dillendirsem bilmem ki. Sarmaşık çiçeğini bilirsiniz. Onun diğer bir adı kara sevdadır. Sarıp sarmaladı mı taşı ve ağacı hiç bırakmaz. Bizim kara sevdamız da Muhammed Mustafa’dır (asm). Onu bırakmamız, O’nsuz (asm) yapmamız asla ve kat’a mümkün değildir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*