Viktor Hügo’nun Peygamberimize yazdığı şiir

Ağrı, İbrahim Çeçen Üniversitesi Dil Eğitim Merkezi Fransızca Bölümü hocası Yakup Yaşa, uzun araştırmalar sonrası orijinal metni tercüme etti. Ünlü Fransız Yazar Viktor Hugo’nun (Victor Hugo) kayıp şiirini ortaya çıkardı.

Kayıp şiirin adı: Muhammed (Mahomet).

Hugo eserlerindeki değerleri Kuran’dan aldığı ortaya çıkmaktadır.

Victor Hugo, 19’un yüzyıla damgasını vuran yazarlardan biri. Eserlerinde daha çok, aşk, baba şefkati, ölüm, insan yazgısı, özgürlük, yoksullara iyi davranma, emeğin kutsallığı, hayatın hüzün ve neşesi ile tüm evreni kuşatan Allah’ın varlığı gibi soylu düşünceleri uyandırmaya adanmış konular öne çıkıyor.

Ünlü Fransız yazar Victor Hugo’nun, 1855 yılında sürgündeyken yazmaya başladığı, insanlık tarihi ve gelişimini anlatan ve hala Fransa’nın gerçek anlamdaki tek destanı olarak kabul edilen, “La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi)” adlı eserinde; Allah, İslam, Kur’an ayetleri ve Hz. Muhammed ile ilgili çok sayıda şiirinin olduğu yüz yıllardır biliniyor. Ancak, aynı eserin Brüksel’de 28 Eylül 1859 yılında yapılan ilk baskısında yer alan İslam ve İslam peygamberine dair ‘Mahomet’, diğer baskılarından çıkarılmıştı. Yüzyılın Efsanesi’nde de yer alan “Mahomet”‘i Le Centre national de la recherche scientifique (Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi), ancak, Hugo’nun ölümünden yüzyıl sonra yani 1985 yılında yayınlamıştı. Bu yayınla birlikte Hristiyan dünyasında bir çok tartışmaya neden olan Hugo’nun Müslüman olduğu da tartışılmaya başlanmıştı.

Hugo’nun ‘Mohamet’i nin orijinal metinlerini Le Centre national de la recherche scientifique ‘den elde eden Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Dil Eğitim Merkezi Fransızca Bölümü Öğretim Görevlilerinden Yakup Yaşa, uzun bir çalışma sonucu eseri Türkçe’ye çevirdi.

Yakup Yaşa, “7 yıldır yaklaşık 400’e yakın Fransızca şiiri Türkçe’ye çevirdim. Uzun süredir Hugo’nun Hz. Muhammed’e yazdığı şiir üzerinde çalışıyordum. Fransa’da çeşitli üniversitelerde görev yapan edebiyatçı akademisyenlerle görüştüm. Hugo’nun şiirinin orijinalini bulup Türçe’ye çevirdim. Çeviriyi henüz bitirdim. Üniversitede üzerinde çalışmalarımız sürüyor.

Hugo şiirinde Hz. Muhammed’i o kadar güzel anlatıyor ki etkilenmemek mümkün değil. Bu anlatımlar Hugo’nun İslamiyet’le ne kadar ilgili olduğunu göstermektedır.

Hugo’nun, gerek iki oğlu gerek erkek torununun vaftiz edilmediğini ve Hristiyanlık adetlerine göre defnedilmediğini belirten yazar, ayrıca kitabın bir çok yerinde onun sürekli evinde gizli ibadet ettiğini belirtir.

Bu durum ve “Mahomet” mersiyesindeki içerik, detaylar ve anlatılan öykü Hugo’nun Müslümanlığının konuşulur hale gelmesine en büyük etkendir.

Yaşar’ın çevirdiği dizeler şöyle:

L’AN NEUF DE L’HEGIRE

(HİCRİ DOKUZUNCU SENE)

MAHOMET

HZ.MUHAMMED (S.A.V.)

Yüzyılların Efsanesi

Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu

Metindi, kimseyi kınamıyor, incitmiyordu

Yolda gördüğü kimselerle selamlaşıyordu

Her gün sanki biraz daha yaşlanıyordu

Oysa sadece yirmi ak vardı siyah sakalında

……

Durup su içen develeri izliyordu arada sırada

Böylece, deve güttüğü zamanları hatırlıyordu.

Sanki Cenneti görmüş, İlahi Aşkı bulmuştu

Sanki kâinatın yaratılışına şahit olmuştu

……

Alnı dik, yanakları kusursuz, benzersizdi

Kaşları ince, bakışları anlamlı ve keskindi

Boynu, gümüş bir testinin boğazıydı sanki.

Tufanın sırlarını bilen Nuh’un havası vardı.

……

Ona danışmaya gelenlere, adil davranırdı

Kimi itiraf eder, kimi güler ve inkâr ederdi

Sessizce dinler, en son konuşurdu kendisi

Ağzından dua ve zikir hiç eksik olmazdı

……

Çok az yer, karnının üzerine taş koyardı.

Boş durmaz, koyunlarını sağıp oyalanırdı

Oturur yere, elbiselerini kendi yapardı

Artık genç değildi, eski gücü de kalmamıştı

Yine de, herkesten daha fazla oruç tutardı

……

Altmış üç yaşında, bir ateş sardı vücudunu

Kutsal Kitap Kur’an’ı bir kez daha okudu

Sonra, sancağı, Said’in oğluna teslim etti.

Onlara: “Artık aranızdan ayrılma vakti geldi

Allah birdir, hep onun yolunda savaş” dedi.

……

Mahzundu, bakışlarında, yurdundan zoraki

Sürülen yaşlı bir kartalın hüznü vardı sanki

Yine, her günkü vaktinde mescide geldi,

Ali’ye tabi olanlar da arkasından geliyordu

Ve, kutsal sancak rüzgarda dalgalanıyordu.

……

Benzi soluktu, döndü ve kalabalığa seslendi

“Ey insanlar, ömür bitiyor, hayat gelip geçici

Biz, karanlıkta birer zerreyiz, yüce olan O’dur

Ey insanlar, O’ndan başka rehberim yoktur

Onsuz bir değerim olmazdı.”

……

Bir zat ona : “Ey müminlerin gerçek Sultanı!

Seni dinler dinlemez, herkes inandı sözüne

Sen doğduğunda, bir yıldız doğdu gökyüzüne

Kisra sarayının üç kulesi birden devrildi” dedi.

O da: “Melekler ölümümü müzakere etti;

……

Vakit tamam, dinleyin! Eğer herhangi birinize

Bir kötülük yaptıysam, çıksın herkesin önünde

Ben ölmeden, gelsin intikamını alsın şimdi;

Kime vurmuşsam, o da bana vursun” dedi.

Ve uzattı usulca asasını oradan geçenlere.

……

Yaşlı bir kadın, bir koyunu kırpıyordu eşikte

Ona: “Tanrı yardımcın olsun!” diye seslendi.

Bakışlarında bir hüzün vardı, oldukça bitkindi

Dalgındı; birden, şöyle dedi: “Herkes duysun!

Allah benim adımı andı! Bundan emin olun

……

Topraktan insan, nurdan bir peygamberim

İsa’nın getirdiği dini tamamlamaya geldim.

Ashabım, ben sabır taşıyım, İsa tatlı dilliydi.

Zira her şafak, doğacak güneşin müjdecisi

İsa benden önce, ama ne Tanrıdır ne de oğlu

O, gülü koklayan Bakire Meryem’den doğdu.

……

Unutmayın, ben de etten kemikten bir faniyim

Kuruyan bir balçıktan başka bir şey değilim;

Şu dünyada başıma gelmeyen şey kalmadı;

Çektiğim çilelere, yol olsa, dayanmazdı

Baskı ve işkenceden, şu bedenim çok çekti;

……

Ve eğer işlediğimiz her bir günahın bedeli

Korkunç bir haşere olsaydı, o karanlık mezarı

Bize dar eder, cehenneme çevirirdi orayı.

Tekrar tekrar bedenlenir cehennem ehli

Ve kurtlar yeniden kemirir tüm bedenlerini

Böylece, defalarca tükenir ve yeniden dirilir

Cezalarını çekince de, yeniden huzura erişir.

……

Ben, kutsal savaşların mütevazı meydanıyım

Bazen bir efendi bazen de bir köle gibiyim

Kelamım, tıpkı çöldeki kum ve kuyular gibidir

Bir sözüm korkutuyorsa, bir diğeri müjdecidir;

Ey inananlar! Çektiklerimi görüyorsunuz işte!

……

Karşıma alıp, insanı aldatıp yeniden delalete

Sürüklemek isteyen o dehşet saçan iblisleri

Engellemeye çalıştım, bağladım o pis ellerini

Çoğu zaman, Yakup gibi, karanlıklar içinde

Çarpıştım durdum, görmediğim kimselerle;

……

Fakat insanlar beni özellikle öldürmek istedi

Bana karşı sürekli kin ve kıskançlık besledi

Ben ise, asla, Hak davamdan vazgeçmedim

Onlarla savaştım, ama kimseden incinmedim

Savaş boyunca: “Bırakın yapsınlar!” diyordum

Kanlar içinde tek yaralı ben olayım istiyordum

……

Varsın hepsi vursun bana, zaten durmazlar ki

Zira sağ ellerine Ayı, sol ellerine Güneşi

Versem de, düşmanlarım vazgeçmezdi asla

Yine de saldırırlardı bana şu çileli yolculukta

Fakat ne olursa olsun geri adım atmadım

Zira bu kutsal dava uğruna tam kırk yıl savaştım

……

İşte, böyle geçen bir ömrü nihayet tamamladım

Şimdi Allah’a gidiyorum, dünyayı geride bıraktım.

Greklerin Hermès’i, Yahudilerin de Lévi’ yi

Desteklediği gibi siz de hiç bırakmadınız beni

Çektiğiniz bu sıkıntılar, mutlaka son bulacak

Bu soğuk, ıssız geceye elbet Güneş doğacak

……

Müminler, asla ümidinizi kesmeyin O’ndan

Zira Kronnega dağlarını aslan yuvası yapan,

Denizleri incilerle, karanlıkları da yıldızlarla

Donatan Allah, elbet sizleri de koymaz darda.

Sonra: “O’na inanıp teslim olun ” diye ekledi

……

İnanmayan, ancak, inkâr da etmeyenlerin yeri

Cennet ile cehennemi ayıran duvarın üzeri

Kararmıştır kalpleri, günah işlemek tek işleri;

Hiç kimse tamamen günahsız değildir belki

Ama çabalayın ki, Allah cezalandırmasın sizi

……

Namaz kılın, bütün azalarınız değsin yere

Zira o dayanılmaz cehennem ateşi, sadece

O’nun için yere kapanmayan bedenleri yakar

O, kapkaranlık dünyayı, masmavi gökle açar;

……

Misafiri sevin, dürüst olun, adaletle hükmedin

Yüce katında türlü türlü nimetler var sizin için

Yedi göğü geçmek için altın eğerli atlar,

Ve yıldırımları geride bırakan hızlı arabalar

Huriler, tertemiz, hep ter ü taze ve neşeli

İncilerden yapılmış köşklerde oturur her biri

……

Cehennem ateş ehlini bekler, vay hallerine!

Ateşten ayakkabıları olacak ve giydiklerinde,

Sıcaklıkları kazan gibi beyinlerini kaynatacak

Cennet ehli ise, pek neşeli ve gururlu olacak.”

Biraz durdu, hep ümitli olmalarını öğütledi

Sonra, ağır adımlarla yürümeye devam etti

……

Ardından : “Ey insanlar! Size sesleniyorum

Vakit saat doldu, ebedi bir âleme gidiyorum

Belki bu sizinle son görüşmemiz, acele edin

Beni tanıyan herkes gelip son kez dinlesin

Bir hatam olduysa, yüzüme söylesin” dedi.

Kalabalık sessizce sağa sola açılıp yol verdi

Gitti ve Ebufleya Kuyusunda sakalını yıkadı

……

Biri ondan üç drahmi istedi, çıkardı verdi

“Şimdi, mezara bırakmaktan daha iyi” dedi.

Herkesin, bir güvercininki gibi ışıl ışıldı gözleri

Bakıp, kendilerini hep kollayan o yüce insana,

Ağlıyordu halk; evine kadar eşlik ettiler ona

Birçoğu gözünü bile kırpmadan orada bekledi

Bütün geceyi dışarıda taşların üzerinde geçirdi

……

Ve ertesi sabah, günün ağardığını fark edince

“Ben artık kalkamıyorum, dedi, Ebubekir’e

Kitap’ı alıp yanına, sen kıldıracaksın namazı.”

Eşi Aişe de o sırada cemaatin arkasındaydı

Ebubekir okuyor, Muhammed ise dinliyordu

Nihayet, okuduğu ayetleri usulca bitiriyordu

……

O, dua ve zikrini yaparken herkes ağlıyordu

Ve, Ölüm Meleği çıka geldi akşama doğru

“İçeri girebilir miyim” diye müsaade istedi

“Gelsin” dedi. Dünyaya açtığı o ilk günkü gibi

Yine ışıl ışıl parlıyor ve gülümsüyordu gözleri,

……

Ve, Melek ona : “Allah seni bekliyor” dedi

Memnuniyetle, dedi. Şakakları şöyle bir titredi

Bir an aralandı dudakları ve ruhunu teslim etti.

Victor HUGO

La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi)

(Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi), Ancak, aynı eserin Brüksel’de 28 Eylül 1859 yılında yapılan ilk baskısında yer alan İslam ve İslam peygamberine dair ‘Mahomet’i diğer baskılarından çıkarılmıştı.

Araştırma Merkezi, Hugo’nun ölümünden ancak yüzyıl sonra yani 1985 yılında bu kısmı yayınlamıştı.

Çeviren: Yakup YAŞA

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Dil Eğitim Merkezi Fransızca Bölümü Öğretim Görevlisi.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*