Bir zamanlar Amerika hapishanelerinde sadece Hıristiyanlık dinine ait hizmetlere izin verilmekteydi. Bunun istisnası olarak bir tek Yahudiler için, dışarıdan özel bir Haham getirtilerek Sebt (Cumartesi) törenleri yapılmasına da izin veriliyordu. Kur’ân-ı Kerim resmî olarak Amerikan hapishanelerinde yasaktı ve eğer bir mahkûmda bulunacak olursa el konuluyordu. Bu durum 1960’lara kadar bu şekilde devam etti.
O tarihten sonra ise İslâmiyet resmen tanındı ve hapisteki Müslümanlara da kendi dinlerinin gereklerini yerine getirme hakkı tanınmaya başlandı.
Bir zamanlar bir çok Amerikalı mahkûm tarafından garip ve korkulan bir din olan İslâmiyet bugün hapishanelerde çok iyi tanınan bir din haline gelmiş durumda. İşin gerçeği, 500 binin üzerinde Müslüman şu anda Amerika’nın federal, devlet ve yerel hapishanelerinde diğer 8 milyon Amerikalı mahkûm ile birlikte cezalarını çekiyor.
İşin tuhaf yanı ise, bu Müslüman mahkûmların bir çoğu aslında hapse ilk girdiklerinde gayrimüslimdiler. Nitekim, son 10 yılda, Amerikan hapishanelerinin resmî yetkililerinin açıkladığı bilgilere göre büyük sayıda mahkûm manevî duygularını tatmin etme ihtiyacından dolayı İslâmiyet’i seçmiş durumda. Raporlarda dile getirilen bir başka husus ise, bu mahkûmların Müslüman olduktan sonra kişiliklerinde ve davranışlarında olumlu yönde gözle görülür bir ıslâh ve iyileşme belirlenmesi…
Yapılan araştırmaya göre hapse girip de dini bir arayışa giren mahkûmların yüzde 80’i bu arayışlarının sonunda İslâmiyet’i seçmiş. Bu gerçek ise Amerika’da gerek hapis içinde gerekse dışında İslâmiyet’in yayılışının bir başka delilidir.
Amerika’nın bu yeni gerçeğini araştıran bilim adamlarına göre, bu insanların İslâmiyet’i seçmelerinde iki temel faktöre rastlanıyor. Birincisi, hapse giren gayrimüslim insanlar, burada tanıştıkları Müslüman mahkûmlarla bir arkadaşlık kurarak ve onlarla kurdukları sosyal ilişkiler neticesinde İslâmiyet’e ilgi duymaya başlıyor. İkincisi ise, başta Kur’ân-ı Kerim olmak üzere İslâmî eserleri keşfeden ve okuyan mahkûmlar kendi aralarında bir tartışma ve sohbet ortamı oluşturuyorlar.
Amerikalı mahkûmlar için de, İslâmiyet, batı ve doğu dinleri arasında orta bir noktada duruyor. İhtida eden mahkûmlar, Kur’ân-ı Kerim’de yer alan tarihi anlatımlara ve kıssalara ilgi duyuyor ve özellikle İslâmiyet’i Hıristiyanlık ve Yahudilikten ayıran karakteristik özelliklerinden dolayı cazip buluyorlar. Bu özellikler ise; ruhani bir hiyerarşi ve ayrıcalıklı sınıf bulunmaması, eşitlikçi olması, dünyanın politik, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarına şümullu çözüm ve reçeteler içermesi ve olağünüstü derecede rasyonel olması…
İslâmiyet diğer doğu dinlerinden oldukça farklı özelliklere sahip. İslâm’da, Yaratıcı ve Kâinatın Hakimi olan Allah tektir; bunun yanında insanlarla doğrudan irtibatlı, onlarla kutsal kitapları, melekleri ve peygamberleri aracılığıyla iletişim kurar; ahlâkî kuralları ve emirleri vardır; insanlar yaptıkları yüzünden sorumlu ve Allah’a hesap verecektir. İslâmî dünya görüşü bir amaç ve mânâ taşımaktadır. İnsanoğlu Allah’ın yeryüzünde bir halifesi ve O’nun emanetinin yüklenicisidir. Bu dünyanın bir sonu olacak ve son bir diriliş gerçekleşecek, hesap verilecek ve neticesinde insana sonsuz bir varlık bahşedilecektir.
Bunların yanı sıra, mahkûmlar İslâm’ın ibadetleri ve pratiklerine de sıcak bakıyorlar, zira bunları yerine getirmek için herhangi bir aracıya, kuruma veya hiyerarşik kişiye ihtiyaç duyulmamaktadır. Böylece mahkûm ibadetinin kabulü için herhangi bir kilisenin otoritesine gerek duymayacaktır ki, mahkûmlar için en cazip olan İslâmiyet’in bu türden bütün hiyerarşik anlayışlara zıt olmasıdır. Gerçekten de, bu vesileyle dışardan kimsenin aracılığı ve onayı olmadan ibadet edebilecektir. Ayrıca günde beş defa büyük bir düzen ve özenle cemaat halinde kılınan namazlar da oldukça ihtişamlı ve etkileyici olmaktadır. Diğer yandan, Ramazan ayı geldiğinde de, hapishanedeki mahkûmlar üzerinde özel bir etki oluşuyor. Oruçta yaşanan kişisel disiplin ve adanmışlık duygusu onları oldukça etkiliyor.
Buna ek olarak, İslâmiyet toplum içinde yaşayan kişilerin ıslâh ve terbiyesine çok önem vermektedir. Zaten bir suçtan dolayı içeri giren mahkûmlar bu süreç içinde yardım ve ilgiye ihtiyaç duymaktadır. Bir mahkûmun ıslâh ve rehabilitasyonu ise hapishanede başlamalı ve oradan çıktığı zaman da devam etmelidir. Bir kişinin ıslâhı ise “kişisel bir temizlenme” (tezkiye-i nefis) süreci ile başlar. Bunun için de, iman, takva ve ameli salih kombinasyonuna ihtiyaç vardır. İnanan bir insan, “cihad” olarak nitelenebilecek bu “tezkiye-i nefis” mücadelesinin içinde sürekli yer almalı ve bu süreçte Rabbinden daima rahmet ve rızasını talep ederek, ümitvar olmalıdır.
Amerika hapishanelerinde İslâmiyet ile şereflenen insanların mensup olduğu etnik grupların en büyüğü Afro-Amerikanlar’dır.
Geçtiğimiz günlerde ise, Milwaukee’de faaliyet gösteren Risâle-i Nur USA, benim genel müdürlüğünü yürüttüğüm Hispanik Yardımlaşma Vakfı Esperanza Unida ve yine Milwaukee’deki Muslim Action Network grubu, Wisconsin eyaleti genelinde hapislerde tutulan Müslüman mahkûmların ihtiyaçlarını karşılama konusunda bir işbirliği başlattı.
Bu çalışma çerçevesinde, hapishanelerde yatan ve İslâmiyet’i yeni seçmiş yüzlerce Amerikalı mahkûma Risâle-i Nur’un mesajı ve Said Nursî’nin düşünceleri anlatılacak. Ayrıca özel bir çalışma olarak, Said Nursî’nin hapishanedeki mahkûmlara özel olarak yazmış olduğu mektuplar derlenerek bir kitapçık haline getirilecek ve Amerika’daki bu mahkûmlara ücretsiz dağıtılacak. Bizim ümidimiz odur ki; bu mahkûmlara bu mesajlar ulaştırıldıktan sonra, bu insanlar hapisten çıkıp toplum içine karıştıkları zaman, Esperenza Unida olarak, kendilerine meslekî eğitimler verilecek, iş bulmalarına yardımcı olunacak ve Risâle-i Nur USA grubu ve Muslim Action Network ile irtibatları sağlanarak İslâmî pratikleri yaşamaya devam etmeleri ve hapiste öğrendikleri dinimiz ile ilgili daha derin bilgi sahibi olmaları sağlanacaktır.
İnşallah, bu gayretimizde muvaffak oluruz.
Benzer konuda makaleler:
- Amerikalılar Bediüzzaman´ı anlatıyor
- Ben milliyetimizi yalnız İslâmiyet biliyorum
- ABD’deki hapishanelerde Risâle-i Nur’a ilgi artıyor
- Unutulan testi
- Mehmet Kutlular yeniden yargılanacak
- Müslümanları parçalayıp yutma tuzağı
- Risâle-i Nur, Müslümanın konuşan yüreğidir
- Parçalayıp yutma oyunu: Irkçılık
- Irkçılıkla birbirini düşman telâkki etmek felâkettir
- İsrail vahşetine Amerikalı Müslüman kardeşlerimizden gelen destek ve duâ
İlk yorum yapan olun