“Ya Rabbi! Beni bu hizmette büyüt, yürüt, çürüt!”

Geçtiğimiz hafta sonu Batman’da idik. Batman’ı en son on iki, on üç yıl önce görmüştük. Ulu Cami civarında bir hizmet merkezinde toplantıya katılmıştık. Doğrusu o zaman da şehre girerken ciddî bir heyecan hissetmiştim. Aradan o kadar zaman geçmesine rağmen, o heyecan hiç eksilmeden devam etmiş ve hatta artmış.

Ama bir şeye üzüldüm ki, o kadar zaman içerisinde hemen yanıbaşımızdaki şehirlerle, oradaki kardeşlerimizle, oradaki hizmetlerle neden içli dışlı değiliz? Neden küçük bir programı bile bahane yapıp, otobüslere atlayıp veya özel araçlarımızla ziyaretleşmeler yapmıyoruz?

Bu uzak duruş böyle bir dâvâya uygun değil.
İmkânlar arttıkça görüşmeler artması gerekirken, tam tersi bir durum olmuş. Bu da ister istemez, soğuk duruşları, mesafeli görüşmeleri, ön yargıları, sû-i zanları arttırmış. Evet, birimiz Şark’ta, birimiz Garp’ta olsak da, bir ve beraberiz. Aynı şirketin hissedarlarıyız. Ancak görüşmeler, sıla-i rahim gibi ciddî bir ihtiyaç. Sıla-i rahim kapsamı içinde sanırım, iman kardeşleriyle görüşmek de var. Yani birbirimizle görüşmek, adeta birbirimizin birer hakkı. Lütfen kimseye görüşmek hakkınıza müdahale ettirmeyin!

Bence pek çok, bireysel ve toplumsal problemin temelinde, müfritane irtibat tavsiyesine uymamak var. Bu da, ‘umum meşakkatin anası ve umum rezaletin yuvası’ olarak ifade edilen ‘meylü’r-rahat’tan kaynaklanıyor. Sonra da diyoruz ki, ‘Neden bu hale geldik? Neden sıkıntılar yaşanıyor? Neden başımızdan belâlar def olmuyor?’ Oysa, bir yerde bir problem varsa, emin olabilirsiniz ki, orada ihmal edilmiş hizmetler, ihmal edilmiş ‘müfritane irtibat’ vardır.

Batman’daki Yeni Asya hizmet merkezimizde ‘Zindan-ı atalete düştüğümüzün sebepleri nelerdir?’ dersimizi paylaştık. Risale-i Nur, asır ve insanlarının hastalıklarına teşhis de koymuş, tedaviyi de göstermiş.

İşte bütün mesele, biraz rahatı bozup, hizmetleri hayatımıza katmaktır. Durağanlaştıkça, problemler artıyor. Hayat, onun için faaliyet ve harekettir. Başta Peygamberimizin (asm), asır müceddidlerinin rahatları bozmalarının altında, “zahmette rahmetin olması” İlâhi kuralı vardır. ‘İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.’ sırrı, bizi, rahatımızı bozmaya çağırıyor.
***
Benim, Elif köşemizde asıl ifade etmek istediğim şey, Batmanlı gençlerin heyecan dolu bakışları ve hayat dolu sohbetleridir.

Doğrusu gittiğimiz pek çok illerdeki ‘Pozitif Gençlik’ programında, her yerin kendine göre bir genç profili ortaya çıkıyor. Yani Antalya’daki gençlerimizin sıkıntı ve problemleri ile Cizre’deki, Batman’daki gençlerimizin sıkıntı ve problemleri bir değil. Ama dikkat çekici ki, her yerde de üzerinde ciddiyetle durulması gereken ‘gençlik problemleri’ var ve hiçbiri ihmal edilecek cinsten değil.

O zaman belki de hizmet kahramanlarının yapması gereken şey, yaşadıkları şehirdeki gençlik problemleri ne ise, ona dönük adımlar atmak ve çareleri de o istikamette aramak. Nitekim illerimizde de bu yapılıyor.

Bu vesile ile imanlı bir gençlik ideali için hayatını vakfetmiş, saçlarını bu uğurda ağartmış ağabeylerimize yürekten tebriklerimizi sunuyorum. Hakikaten onların o zor hayat şartları içinde yapıyor oldukları şey, kendilerini ateşe bırakıveren pervaneler gibi, onların ateşlere gitmelerine mani olmaktır.

Bir taraftan açık-saçıklık, haramlar ve günahların pençesinde kıvranan gençlerin günaha girmelerine mani olmak; diğer tarafta ise, hislere hitap eden ırkçılık hastalığının kasıp kavurduğu bir ortamda gençlerin iman üzere kalabilmelerinin telâşı içerisinde çırpınmak, kolay bir hizmet olmasa gerektir. Adeta ateş hattında; çevreden, akrabalardan pek çok tazyiklerin de bulunduğu bir arenada, İslâm üzere kalabilmek, Kur’ân düsturlarına uygun olabilmek hassasiyeti, ancak Kur’ân talebelerinin bir özelliği olacaktır.

Nitekim günümüzde Nur Talebeleri, İslâm dünyasındaki kargaşa içerisinde, imanlı genç yetiştirmek anlamında, o Peygamberi ahlâkı devam ettirmektedirler. Batman’da da bu hassasiyeti gördük.
***
Batman’da ‘Pozitif Gençlik’ seminerimiz, diğer illerden biraz farklı oldu. Çünkü bahsedildiği gibi, her şehrin gençlerinin karşılaştığı problemler farklı farklı. Şükür ki, Nurlarda her probleme dönük ilâçlar da var. Ama tabiî ki bu asırda genç olmaktan kaynaklanan ortak problemler de haliyle ortak noktalara dikkatleri çekiyor. Kitle iletişim vasıtaları, problemleri de ortak hale getirmiş.

Güzel olan şu ki, Kur’ân’ın bu asırdaki problemlerine tedavi uygulayan Risale-i Nur eserleri, problem ne olursa olsun, onları kökünden kurutmakta ve gençliği imanlı bir hayata dâvet etmektedir. Dolayısıyla kim nerede yaşarsa yaşasın, Nurlardan besleniyorsa ortak bir Asr-ı Saadet iklimine kavuşuyor.

İşte bu açıdan baktığımızda, yaz mevsimlerinde caddelere çıkılamayacak kadar haramların hücum ettiği iklimlerde de; ırkçılık, cehalet, zaruret gibi daha başka başka illetlerin bulunduğu coğrafyalarda da kat’î bir ilâç olacak hakikatleri, âlem-i insaniyetin imdadına yetiştiren Kur’ân’ın mu’cize-i manevisi olan Risale-i Nur, ekmek gibi, su gibi birer zarurî ihtiyaç halindedir. Onun için bu nur ünitelerinin, bu Risale-i Nur merkezlerinin sayısının arttırılması ve yaygınlaştırılması atılması gereken yegâne adımdır.

Batman’da, Kur’ân talimi olan Nur derslerinden feyizlenmiş gençler gördük. Büyüklerin bile gıpta ettikleri, gıyabî duâlar ettikleri melek ruhlu, ihlâslı gençlerin varlığı, insanı ciddî heyecanlandırmaktadır.

Büyüklerle geçen Nur sohbetimiz esnasında hissettim ki, Doğu’da ve Güneydoğu’da Nurlara muhatap olan insanların ne derece ciddî bir derinliği olduğu, satırlar okunurken, ruhen takiplerindeki ciddiyetten anlaşılıyor. İnsan böyle ortamlarda ders okurken, dinlerken mübarekler heyeti içerisinde kendini hissediyor. Ve tabiî ki derslerin ulviyeti bir kez daha artıyor.

Gençlerle geçen sohbetimiz ise, daha bir samimî atmosferde oldu. Pozitif gençliğin temel dinamiklerinin Risale-i Nur satırları arasından ifade edilmesi, söylenen cümleleri daha bir güçlü ve tesirli kıldı.

İmanın, insanı, genci hakikatte daha bir güçlü, daha bir şahsiyetli ve izzetli hale getirmesi, aynı zamanda pozitif genç profilinin nerelerde aranması gerektiğine de işaret etti.

İşte mü’min bir gençteki hayata yansıyan kulluk hali, tam bir pozitif genç modelidir. Bu, Kur’ân temelli esasların insanda hayat bulması ile mümkündür. Bunu da günümüze Risale-i Nur eserleri taşımaktadır.

Ne mutlu Risale-i Nur’la hayatını nurlandıran nurlu gençlere!
Batman’dan, çok ciddî bir heyecan içerisinde ayrıldık. Bir dahaki görüşmelerimizin bu kadar uzun aralıklı olmaması için duâlar ettik.

Doğrusu eşim ve ortanca kızımla gittiğimiz iki günlük Batman yolculuğumuzda nice nice kahramanlarla tanıştık, görüştük. Bizi, ailece, böyle manevî hizmetlere vesile kılması için bir kez daha Allah’a duâlar ettik.

Batman’da, Pozitif Gençlik seminerinde paylaşılan ve şekerci Hasan Hoca lâkabıyla epeyce bir iştihar etmiş olan ve epeyce bir de hatıra oluşturmuş olan hocamızın, Zübeyir Ağabeyden bir duâ cümlesi ile yazımızı bitirelim:

“Ya Rabbi! Beni bu hizmette büyüt, yürüt, çürüt!”
Fani ömrü ebedîleştirmek böyle bir şey olsa gerek.
Elfü elfi âmin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*