YA RAHÎM

Ya Rahîm, sen bizlere çok ve hesapsız merhamet edicisin, verdiğin nimetleri iyi kullandıkça bizlere daha büyük ve ebedî nimetler vermek suretiyle mükâfatlandırırsın.

Rahman ism-i şerifinle, Sen’in, ezelde bütün mahlûkatın için hayır ve rahmet irade buyurduğunu anlıyoruz. Rahîm ism-i şerifinden ise, mahlûkatın arasında irade sahipleri, hususan biz mü’minler için Senin rahmetinin tecellisini anlayıp ona göre davranıyoruz.

 

Ya Rabbi, Sen, Rahman ve Rahim olan ve rahmeti gazabına galip gelen1 Rabbimizsin. Gerek Kur’ân’ın ve gerekse Resûl’ün (asm) vasıtasıyla bizi ateşten sakındıran, dünyada olduğu gibi kabirde ve ahirette ateşten korumak isteyen, rahmeti ve şefkati sonsuz Rahim bir Rabb’sin.

“Senin kapından başka hangi kapıya gideyim? Hangi kapı var? Senden başka Rab yok ki dergâhına gidilsin. Senden başka hak mabud yoktur ki ona iltica edilsin” 2

Bu sebeple, Ya Rabbi, günahlarımızı bağışla! Çünkü Senden başka günahlarımızı bağışlayacak birisi yoktur. Bizlerden razı ol.

Kalplerimiz, Rahimiyetinin tecellileriyle nimetlenir. Yani, Sen’in verdiklerine karşı Sen’i bilmek ve tanımak, Sana şükretmek, Sen’i zikretmek, Sen’i fikretmek, Sana muhabbet duymak, Sen’den korkmak, Sen’i istemek, Sen’in rızanı aramak, Sana yönelmek, Sen’in için yaşamak ve bütün bunlardan derece derece zevk almakla olur. Sen’in, dilediğinin kalbine koyduğun hidayet, feyiz ve rahmet de Rahimiyetinin bir tecellisidir.

Meselâ, hava o kadar çok vazifelerle, çok kıymetli ve cömertçe istihdam olunmaktadır ki, güya o cansız havanın şuursuz zerrelerinden her bir zerresi, Sen’den gelen emirleri dinler, bilir ve hiçbirini geri bırakmayarak, Sen’in kuvvetinle yapar ve intizamla yerine getirir bir vaziyetle, zeminin bütün canlılarına nefes vermek ve hayat sahiplerine gerekli olan ısı, ışık ve elektrik gibi maddeleri ve sesleri nakletmek ve bitkilerin yetişmesine vasıta olmak gibi çok geniş vazifelerde ve hizmetlerde, bir dest-i gaybî tarafından gayet şuurlu istihdam olunuyor.

Yağmura baktığımızda görüyoruz ki: O lâtif ve berrak ve tatlı ve hiçten ve Sen’in rahmet hazinenden gönderilen her bir yağmur damlasında o kadar Rahmânî hediyeler ve vazifeler var ki, güya rahmet cisimleşerek damlalar şeklinde sanki Sen’in hazinenden akıyor. Bunun için biz insanlar arasında yağmura “rahmet” nâmı verilmiştir.

Bulutlara baktığımızda; cansız, şuursuz her bir bulut sanki atılmış bir pamuk yığını gibi, elbette bizleri bilmez ve bize acıyıp imdadımıza kendi kendine koşmaz ve emirsiz meydana çıkmaz ve gizlenmez. Belki gayet Kadir ve Rahim olan Sen’in emrinle hareket eder ki, bir iz bırakmadan gizlenir ve aniden meydana çıkar, iş başına geçer. Bütün bunlar Sen’in fermanınla ve kuvvetinle olur. Sen semavatı doldurup boşaltır ve devamlı olarak hikmetle ‘yazar, bozar tahtası’na ve ‘mahv ve ispat levhası’na ve haşir ve kıyamet suretine çevirirsin. Her bir bulut sanki rüzgâra binip dağlara ve ovalara Sen’in yağmur hazinelerini indirir, muhtaç olan yerlere yetişir. Güya Senin bütün canlı varlıklarına acıyıp ağlayarak, gözyaşlarıyla onları çiçeklerle güldürür, güneşin şiddetli ateşini serinlendirir ve sünger gibi bahçelerine su serper ve zemin yüzünü yıkar, temizler.3

Rahman ve Rahim isimlerin, Sen’in büyük ve geniş merhamet sahibi olduğunu gösterir. Sen’in merhametin her şeyi kuşatmış ve bütün canlıları kapsamaktadır. Bu kadar geniş merhametini âhirette ise, yalnızca peygamberlerinin izinden giden ve Sen’den korkan takva sahipleri için yazmışsındır. Sen’in merhametini hak eden de zaten yalnız bunlardır. Onların dışındakiler ise Sen’in merhametinden sadece küçük bir pay alanlardır.

Ya Rahîm, Rahmetin herşeyi kuşatır ve kâinattaki bütün nimet ve ihsanlar, af ve rahmet, şefkat ve merhamet Sen’in eserindir. Ahirette biz mü’minlere sonsuz nimetler ihsan edecek olan da Sen’sin, Sen’in merhametine muhtacız.

Dipnotlar:

1- Buharî, Bediü’l-Halk: 1; Müslim, Tevbe: 14; Tirmizî, Daavat: 100.

2- Mesnevî-i Nuriye, s. 142.

3- Asa-yı Musa, s. 90.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*