Yağdırmazsa Mevlâm su!

Hani, meşhur bir şarkı vardır,”yağdır Mevlâm su” diye. Bir çoğumuz bunu duymuşuzdur. İşte, şu son aylarda memleketin üzerine doğru dürüst düşmeyen rahmet damlaları üzerine, bazıları bu şarkıyı da terennüm ederek, Mevlâ’dan medet umuyorlar. Biz de biraz buna nazire olsun diye,”yağdırmazsa Mevlâm su, ne yaparız?” diyoruz.

Evet, Cenab-ı Hakk’ın; rahmeti, merhameti, yarattığı bütün varlıkların üzerinde devam etmektedir. Ama onun emrine uymayan, karşı çıkan, isyan eden kullarına (gerçi Rahman sıfatı gereği, hepsine bu dünyada rızık verilmektedir) bazen de, rahmet deryaları kesilmekte, insanlara bir ihtar, bir îkaz yapmaktadır. Tabiî afetlerin çoğu buna misaldir. İşte bunlardan en mühimi olan, “kaht-u galâ” yani kıtlık ve yokluğa sebeb olan rahmetin, yağmurun gelmemesi, kuraklığın baş göstermesi neticesinde, hem içecek su, hem de, yiyecek sıkıntısı çekilmesi bunların bariz birer misalidir. Ve geçmiş asırlarda bu hadiseler çok görülmüş ve yaşanmıştır. Cenab-ı Hakk, bunların çoğunu, bize Kur’ân’da anlatıp, geçmiş kavimlerin yaptığı hata, isyan ve küfürden dolayı başlarına gelen bu tür felaketleri misal göstererek, bizlerin de, ona göre aklımızı başımıza almamızı istemektedir.

Tabiî, bu gibi âfat hâlleri; isyan, küfür v.s den geldiği gibi, Müslümanların birbirine düşmesi neticesinde de, Rabbimiz bize ikazât-ı İlâhî de bulunabilir.  İşte, şu son aylarda memleketimizin, özellikle de batı bölgelerinde baş gösteren; yağmursuzluk, karsızlık, soğuk havasızlık -ki bu soğuk havada bile bir hikmet vardır.- gibi durumlar iyiye alâmet değildir. Hani insanların durumlarına göre de Cenab-ı Hakk, belki hava unsurunu hareket ettiriyor. Bir müddettir memlekette, dünyevî şeyler için birbirini yiyen, birbirine olmadık hakaret v.s gibi hoş olmayan sıfatlarla hücum eden ehl-i dinin bu tavırları, belki de (Allah muhafaza) gayretullaha dokundu ki, Rabbimiz aklımızı başımıza getirmek için ikaz ediyor. Bakıyorsunuz bulutlar toplanıyor, bir araya geliyor, sanki köşe kapmaca oynar gibi, tekrar dağılıp gidiyor. Bu durumları konuştuğum İstanbul’dan bir arkadaşım bana enteresan bir şeyler söyledi. “Ağabey, Allah, rahmete ihtiyacı olan hayvanat sınıfına yetecek kadar biraz yağmur yağdırıyor, sonra musluğu kapattırıyor, bize, ’didişmeyin!’ diye bir ikazda bulunuyor .”

Evet, rahmetin nüzulüne mani olan hâlleri bırakıp, bir an evvel kendimize gelelim! Yoksa Allah muhafaza, bundan hem din düşmanları istifade edeceği gibi, hem de, birçok masumun acı ve ıstırap çekmesine vesile oluruz. Eğer; milleti, memleketi düşünüyorsak, bunları yapmalıyız!  Ve dış güçlerin çalıp, bizim burada oynayacağımız bir hâlete, onların elinde oynadığı bir oyuncak hâline geldiysek, vâ esefa! Yazıklar olsun bize! Diyor ve Rabbimizin, bu aziz milleti; her türlü fitne, fesad, bozgunculuk v.s gibi hâllerden muhafaza etmesini diliyoruz! 1

Not: Bu yazıyı yazarken rahmet damlaları âlemimize düşerek çoktandır görülmeyen bir miktarla yüzümüzü güldürmüştür. Rabbimiz acı, merhamet et bize!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*