Yakalanmak mı, karşılamak mı?

Image
Yakalanmak mı, karşılamak mı? Sevmediğimize, kendisinden kaçtığımıza yakalanırız. Sevdiklerimizi ise sevgimizin derecesine göre karşılamaya çalışırız. Bazı sevgiler, sevgili için çok önceden tatlı hazırlık telâşına düşürür. Bazen sevgiliyi bulunduğumuz yerde, bazen sevgiliye ulaştıracak yolculuk hazırlıklarında tatlı telâşımızı gizleyemez ve paylaşmak zorunda kalırız.

Ramazan-ı Şerif denildiğinde bizi en çok heyecanlandıracak nokta, bu mübarek zamanın bağrına saklanmış Kadir Gecesi olmalı. Seksen üç senelik manevî bir ömrün paha biçilmez bir yumak halinde içinde bulunduğu bu demlerin Ramazan-ı Şerifte gizli olması, bütün dikkat ve alâkamızı buraya odaklatır.

Mutlaka dikkatinizi çekmiştir. Bediüzzaman’ın Ramazan-ı Şerife ve bilhassa Leyle-i Kadir’e akan zamanları talebeleriyle nasıl paylaştığını Risâle-i Nur’da ve bilhassa Lâhika mektuplarında takip edenler, muhteşem zaman dilimine kâinatta birlikte yürürler. Önce “şuhur-u selâse” diye bahsedilen mektuplarda Receb-i Şerif’ten ve bu aydaki Regaip Gecesinden söz edilir. Yerin ve göğün bu gece ile alâkası, meydana gelen hadiselerle ispat edilir. Melek-i Ra’dın konuşması tercüme edilirken bitkilerin ve hayvanların rahmete iştiyakları ince nüktelerle tasvir edilir.

Şaban-ı Muazzama kelimesinin arkasındaki tatlı heyecanı ve yürüyüşün hızlanışını o mübarek mektupları okuyan herkes hisseder. “Mi’rac yükselişini” talebelerine “gece teyakkuzlarıyla” seyrettirir. Hızlanan yalnızca yürek çarpıntısı değildir. Sür’atli zamanın eteklerine sarılmış her Nur Talebesi kendisini Beratın kollarında görür.

Berat Gecesinin tepesinden istikbalin sahrasında bin bir neşe ile bize gelmekte olan Ramazan-ı Şerifin vürudunu tatlı kalp ılıklığıyla talebeleriyle paylaşır. Kastamonu’dan İnebolu’ya, Isparta’ya, Aydın’a, Konya’ya, Kars’a ve Van’a ulaklar çıkarır. Talebelerini tam bir ay sürecek Kur’ân bayramına hazırlar. Dudaklarında: “Allah´ım, bu Ramazan’da Kadir Gecesini biz ve sadık Nur Talebeleri için bin aydan hayırlı kıl” duâsı…

Ramazan bereket ayıdır… Fütuhat ayıdır… Kur’ânî kapıların açıldığını ve her Ramazan’da birkaç hediyenin kucağa düştüğünü canından çok sevdiği ve uğrunda müşfik bir baba gibi ciğerlerini parelediği talebelerine örnekleriyle anlatır. Risâle-i Nur’u okuyan bütün talebelerinin, isimlerini henüz duymadığı ve simalarını görmediği talebelerinin Leyle-i Kadir’e mazhar olmalarına öyle çırpınır ki… Her günün bir Leyle-i Kadir olması için sabahlara kadar hazin sesi ve gözyaşlarıyla yalvarır.

Çok önem verdiği “iştirak-ı a’mal-ı uhreviyye” düsturunu bu mübarek zamana girerken de gösterir. Kur’ân-ı Kerimin her gün okunması için cüz cüz talebeleri arasında taksim eder. Dünya döner, zaman akar ve talebeleri de cüz cüz dönerek hem otuz defa hatme muvaffak olurlar ve hem de her birisi Ramazan boyunca “Kur’ân´ın bayramında” bazen bir harfine otuz bin sevap verilen Kur’ân’ı baştan sona okurlar.

İsterseniz hayâlimizi bu zamana getirerek genişletelim. Köln’den tam dokuz-on saat önce Ramazan’ı bütün hediye, güzellik, bereket, huzur ve mutluluğuyla karşılamış Sydney ve Melbourne’lu Nur Talebelerinden başlayarak her saat ve hatta her dakika, dünya döndükçe sevgiliyi yollarda bekleşenler onun muhteşem gelişiyle sermest olup bayram meydanındaki yerleini alırar.

Bediüzzaman Hazretlerinin Barla, Kastamonu, Denizli, Emirdağ ve Afyon mektuplarını dikkatlice okuyanların nazarlarından asla kaçmayacak olan “On bir ayın Sultanı” karşılama hazırlıklarının, ağırlama faaliyetlerinin ve hazin veda merasimlerinin belki de asıl sebebi yine Kur’ân’dı… Ahirzaman dinsizlerinin iki asra yakındır yoğunlaştırdıkları saldırılara karşı, Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez bir nur olduğunu ispatla vazifeli bir zatın bu tatlı telâşından daha hoş ne olabilirdi ki… Uğrunda yirmi bir defa zehirlendiği ve 28 sene zindan hayatı yaşatıldığı Kur’ân’ın mevsimini bütün sevdikleriyle birlikte Yirmi Yedinci Mektup medresesinin balkonundan seyrederken, ona talebe olma gayreti içindeki bizlerin o mânâya ne denli yakın olduğumuzu zaman gösterecektir.

Ümitvar olmamak için sebep yok. Anadolu’nun dört bir yanını Nur medresesine çevirmiş milyonların Nurlarla haşir neşir olmaları, Risâle-i Nur’un nâşir-i efkârı gazetemizin muhteşem Kur’ân hediyesi ve özel Ramazan hazırlıkları ve hatta Avrupa şehirlerine varıncaya kadar organize olmuş Kur’ân hatimleri inşaallah bu Ramazan’ın fütuhatlara, fereclere, bereketlere ve güzelliklere vesile olacağının da müjdecileridir.

Burada önemli olan, kalbin yanlış ve yalan sevgilere kaymasına Risâle-i Nur’la engel olmak. Âlem-i İslâmın da ah u eninlerinin ferec ve sürura dönüşeceğini ümit ederek siz sevgili okuyucularımızın ve bütün Müslümanların Ramazan-ı Şeriflerini tebrik ederken sözü yine Bediüzzaman’a bırakmak istiyoruz: “Mübarek Ramazan’ın Leyle-i Kadir sırrıyla, seksen üç sene bir ömr-ü manevî kazandırması sırr-ı hikmetiyle ve Risâle-i Nur’un şakirtlerindeki sırr-ı ihlâsla, tesanüd ve iştirâk-i a’mâl-i uhrevî düsturuyla, her bir sadık şakirt, o fevkalâde manevî kazancı elde edeceğine gayet kuvvetli bir delili budur ki: Bu daire içinde kırk bin, belki yüz bin halis, hakikî mü’minlerin içinde hakikat-i Leyle-i Kadir’i elde edecek bir, iki, on, yirmi değil, belki yüzlerin elde etmesi ihtimali kavîdir.“

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*