Yanlış bir kıyaslama

Son haftalardaki seyahatlerde, üstelik birkaç yerde tuhaf mı tuhaf bir kıyaslama vak’asıyla karşılaştık.

Bazı kardeşlerimiz, Risâle–i Nur’un ölçü ve mizanlarını tam olarak bilmeyen kimselerin, Sünûhat’ta geçen haricî kuvvet ve siyasetle (diplomasi) bağlantılı bir meseleyi, dahilî siyasete (üstelik günümüz iç politikasına) tatbik etmeye çalıştıklarını aktardılar.

Birinci Dünya Harbi süreciyle ilgili söz konusu bahiste şu ifadeler zikrediliyor: “Ben tokadımı Antranik ile beraber Enver’e, Venizelos ile beraber Said Halim’e vurmam. Nazarımda vuran da sefildir.” (Age, s. 68)

Burada ismi zikredilen Antranik, Birinci Harp zamanındaki Ermeni Taşnak grubunun çete reisi, Enver ise Osmanlı Ordusunun Başkomutanıdır. Venizelos, Yunan Başbakanı, Said Halim ise Osmanlı hükümeti Başbakanıdır.

Üstad Bediüzzaman’ın, belirttiğimiz zaman zarfında ve haricî kuvvetlerle ölüm–kalım savaşının verildiği şartlar altında sarf etmiş olduğu yukarıdaki sözünü tutup günümüz iç politikasına tatbik eden bazı kimseler, şöyle bir örnekleme cihetine gidiyorlar: “Biz tokadımızı Baykal ve Bahçeli ile birlikte Erdoğan’a vurmayız. Nazarımızda vuran da sefildir…”

İşte size hatalı bir örnekleme mantığı.

Bir kere, buradaki örnekleme ile Üstad Bediüzzaman’ın vermiş olduğu misâl arasında ne yer, ne şahıs, ne de zaman itibariyle bir benzerlik vardır.

En mühim nokta ise, iki örnek arasında her hangi bir makam münasebetinin bulunmaması.

Evet, makamlar, büsbütün farklıdır.

Zira Üstad Bediüzzaman, dahildeki rakip reislere karşı takınılacak tavırdan söz etmiyor. Belki, doğrudan doğruya dahildeki reislere karşı hariçteki düşman gibi davranılmaması, düşmanla bir olup dahildeki reislere hücum edilmemesi gerektiğini nazara veriyor.

Dolayısıyla, Baykal veya Bahçeli, hiçbir şekilde Antranik ya da Venizelos’un yerine ikame edilerek, söz konusu misâl dahilî siyasete uyarlanamaz ve kıyaslanamaz. Zira:

1) Antranik ile Venizelos, bizim can, mal ve mülk düşmanımızdır. Baykal ile Bahçeli ise, siyasetlerini tasvip etmesek de, bu ülkenin insanlarıdır.

2) Bize saldıran ve kanımızı döken Antranik ile Venizelos’u (o günkü şartlar altında) vurup öldürmek câizdi. Çünkü, onlarla savaş halindeydik. Baykal ve Bahçeli için aynı durum söz konusu dahi değildir.

3) Enver ile Said Halim, baş düşmanları olan Venizelos ile Antranik’e karşı en ağır silâhları kullanıyor, karşılıklı olarak birbirlerini imhaya çalışıyor. Benzer bir durum, Erdoğan ve siyasî rakipleri arasında söz konusu değildir.

4) Üstad Bediüzzaman’ın vermiş olduğu misâl, “Harice karşı kuvvet kullanılabilir” düstûruyla izah edilebilir. Ama, aynı düstûr “Dahildeki müsbet hareket” düstûruyla hiçbir şekilde örtüşmez.

Hasılı: Risâle–i Nur’daki mizânlar, hem dinî ölçülere, hem de aklî muhakemeye tam mânâsıyla mutabıktır. Nur Talebesi de, tahkik ehlidir. Her söyleneni hemen kabul etmez. Söylenen sözleri mihenge vurmadan almaz ve almamalı; silik ve çürük olanları iade etmeli.

NOT: Bir kardeşimiz, dünkü “AKP, Kemalizmin ömrünü uzatıyor” başlıklı yazıya konu olan bir yabancı derginin manşetindeki “Kemalism Is Dead, Long Live Kemalism” ifadesinin, tıpkı bizdeki “Kral öldü; yaşasın kral” anlamında kullanıldığını, dolayısıyla, bu ifadenin “Kemalizm öldü; yaşasın Kemalizm” şeklinde tercüme edilebileceğini söyledi. Bilvesile aktarmış olalım.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*