Bu nevi faaliyetlerin mutlaka alt yapısı olmalıdır, çok organizelerde ve hatta uluslar arası organizelerde bulundum. Her şeyin bir erbabı vardır, nitekim Nisa suresi 58. ayette “İşi ehline verin “emr-i ilahisi vardır. Bunu Avrupa devletleri kullanırken biz neden kullanmıyoruz? Her yerde demişimdir yine diyorum “Acaba ayetler mi bizden küstü, yoksa biz mi ayetlerden uzaklaştık. Umumu alakadar eden bu nevi faaliyetler, artık işin erbabına verilmeli ve istişare edilmeli ve saygı duyulmalıdır.. Çorum, kargı ve diğer kazaların değerli insanları bunu becermekte ve örnek hareketlerdir.. Bir gün önce öncü kafile oraya gidip, müthiş soğuk havada gece orda kalıp, sabahında bütün organize yapılmaktadır.
Türkiye’yi adım adım gezen bir kişi olarak görüyorum ki, artık insanlar yaylara koşmaktadırlar. Şimdi böyle bir temayül var ve alabildiğine gitmektedir. 3 Ağustos günü yapılan Kargı pikniği, keşke seyahat güveninin olduğu mevkilerde ve Türkiye’nin en az 100 yerinde bu manada yapılsaydı, daha çok verime ve gelişmelere ve bütünleşmelere vesile olacaktır. Bire bir görüşmeler, rahat zemin ve hür bir ortam ve fevkalade bir organize, elbette meyve verecektir. Gönül ister ki, bu günler, birkaç günü veya bir haftayı içine alsın ve çadırlar kurulsun. O vakit verim daha çok artacaktır. Çünkü, yüksek yerlerdeki temaşa ve tefekkür ve huzur, anlatılmaz ancak yaşanır.
Çeşitli bürokrat ve meslek sahiplerinin iştirak ettiği ve Yeni Asya Çorum temsilciliğinin üstlendiği bu yayla pikniğine davet edilen değerli kardeşim Şaban Döğen “Alem-i İslamın dünü bugünü ve istikbali” yine davet edilen Seyfeddin Bulut kardeşimde “Lisan-ı hal ile kainata bakmak ve spor dünyası ile kıyaslar” üzerinde durdu. Bizde “Hz.Bediüzzaman ve sosyal münasebetler” başlıklı bir hitabede bulunduk..
Buradaki konuşmamda da ifade ettiğim gibi; yaptığım araştırmada, Hz. Bediüzzamanın bir asra yakın ömründe, beşeri münasebetlerdeki başarı sırrının bir tanesi “Hiç kimseyi kendinden üstün görmemiş ve hiçbir kimseyi de kendinden hakir ve küçük görmemiş”. Bunlara insan ve kainat sevgisini de katınca, ulaşılması zor olan ve ancak Allah’ın velilerine, mücedditlere ve müctehitlere nasip olan zirve-i kemalata çıkmıştır. İnsan sevgisindeki geniş mana “Vatanın bölünmez bütünlüğü” içinde tecelli etmiştir.
Bizleri buralara davet eden başta Sn. Ömer Güney ve Seraceddin Küçükdingil, M.Kovancı beylere Çorumlu ve Kargılı kardeşlerime ve diğer can dostlarına ve o zirvelere kadar bana arabasıyla refakat eden hukukçu Ömer Peker ve Kaval hocamıza, emeği geçen her kese ayırt etmeden, en deruni tebrik ve şükranlarımı sunuyorum.
Benzer konuda makaleler:
- Yetişkinler Risale-i Nur okuma programı
- Çorum’da parlayan Nur
- Sâdık bir son şahit: Mehmet Özel Ağabey’den hatıralar
- “Baba Sadık”