Yaylalar dönemi ve önemi

Image
Çeşitli rüzgarlar var, çeşitli rüzgarların olduğu gibi, fikir rüzgarları da vardır. Türkiye’mizde ve dünyada bir zamanlar sahiller rüzgarı vardı ve insanlar birbirini çiğniyor ve rekabet için her taraf talan ediliyordu, yakıp yıkıyorlardı. Zaman seyli içinde akl-ı selimin ve özellikle ilim dünyasının sağlık kesimi, artık sahillerin sıhhatli olmadığını beyan etmeleriyle, insanlar  yüksek rakımlı yerlere  ve hepimizin hayran kaldığı yaylara akın etmekte, bir gün dahi olsa oraların mis kokan  muhteşem manzaralı yerlerinde konaklamak istemektedirler.

Bazı yayla toplantıları, artık geleneksel yani daimilik haline geldi. Bunlardan bir tanesi Kargı yaylasıdır. O beldenin münevver insanları, uzun yıllardan beri her yıl “Ağustos ayının ilk Pazarı” şartlar ne olursa olsun, bir araya geliyorlar ve sabah namazından  akşama kadar, her saniye ve dakikayı değerlendiriyorlar. Buralara yatmaya gelmiyorlar ve her dönemde çeşitli fikir adamlarını davet ediyorlar ve o zevatta Kur’an nurunun ışığı altında, orada toplanan yüzlerce can dostuna, yeni bir şeyleri vermenin hazzı ve fikri içindedirler. Bu yıl yine başta Çorum olmak üzere görebildiğim ve tanıdığım kadarıyla, Kırıkkale, Samsun, Kastamunu,  Tosya, İnebolu, Sungurlu, Osmancık, Alaca  il ve ilçelerinden iştiraklar vardı.

Bu nevi faaliyetlerin mutlaka alt yapısı olmalıdır, çok organizelerde ve hatta uluslar arası organizelerde bulundum. Her şeyin bir erbabı vardır, nitekim  Nisa suresi 58. ayette “İşi ehline verin “emr-i ilahisi vardır. Bunu Avrupa devletleri kullanırken biz neden kullanmıyoruz? Her yerde demişimdir yine diyorum “Acaba ayetler mi bizden küstü, yoksa biz mi ayetlerden uzaklaştık. Umumu alakadar eden bu nevi faaliyetler, artık işin erbabına verilmeli ve istişare edilmeli ve saygı duyulmalıdır.. Çorum, kargı ve diğer kazaların değerli insanları bunu becermekte ve örnek hareketlerdir.. Bir gün önce öncü kafile oraya gidip, müthiş soğuk havada gece orda kalıp, sabahında bütün organize yapılmaktadır.

Türkiye’yi adım adım gezen bir kişi olarak görüyorum ki, artık insanlar yaylara koşmaktadırlar. Şimdi böyle bir temayül var ve alabildiğine gitmektedir. 3 Ağustos günü yapılan Kargı pikniği, keşke seyahat güveninin olduğu mevkilerde ve Türkiye’nin en az 100 yerinde bu manada yapılsaydı, daha çok verime ve gelişmelere ve bütünleşmelere vesile olacaktır. Bire bir görüşmeler, rahat zemin ve hür bir ortam ve fevkalade bir organize, elbette meyve verecektir. Gönül ister ki, bu günler, birkaç  günü veya bir haftayı içine alsın ve çadırlar kurulsun. O vakit verim daha çok artacaktır. Çünkü, yüksek yerlerdeki temaşa ve tefekkür ve huzur, anlatılmaz ancak yaşanır.

Çeşitli bürokrat ve  meslek sahiplerinin iştirak ettiği ve Yeni Asya Çorum temsilciliğinin üstlendiği bu yayla pikniğine  davet edilen  değerli kardeşim Şaban Döğen “Alem-i İslamın dünü bugünü ve istikbali” yine davet edilen Seyfeddin Bulut kardeşimde “Lisan-ı hal ile kainata bakmak ve spor dünyası ile kıyaslar” üzerinde durdu. Bizde “Hz.Bediüzzaman ve sosyal münasebetler” başlıklı  bir hitabede bulunduk..

Buradaki konuşmamda da ifade ettiğim gibi; yaptığım araştırmada, Hz. Bediüzzamanın bir asra yakın ömründe, beşeri münasebetlerdeki başarı sırrının bir tanesi  “Hiç kimseyi kendinden üstün görmemiş ve hiçbir kimseyi de kendinden hakir ve küçük görmemiş”. Bunlara insan ve kainat sevgisini de katınca, ulaşılması zor olan ve ancak Allah’ın velilerine, mücedditlere ve müctehitlere nasip olan zirve-i kemalata çıkmıştır. İnsan sevgisindeki geniş mana “Vatanın bölünmez bütünlüğü” içinde tecelli etmiştir. 

Bizleri buralara davet eden başta  Sn. Ömer Güney ve Seraceddin Küçükdingil, M.Kovancı beylere  Çorumlu ve Kargılı kardeşlerime ve diğer can dostlarına ve o zirvelere kadar bana arabasıyla refakat eden hukukçu Ömer Peker ve Kaval hocamıza, emeği geçen her kese ayırt etmeden, en deruni tebrik ve şükranlarımı sunuyorum.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*