Yazılım mühendisliği ve yaratılış

altGeçtiğimiz yüz yıl atom çağı, uzay çağı idi. İçinde bulunduğumuz asır ise bilgi çağı, ilim çağı olarak tanımlanmış. Bediüzzaman Hazretleri daha bir önceki asrın başında, 20. Söz adlı eserinde, “Elbette nev-i beşer âhir vakitte ulûm ve fünuna dökülecektir, bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ise ilmin eline geçecektir” sözleri ile bu hususa dikkat çekmiş. Bu asrın ismini yıllar öncesinden teşhis ve tespit etmiştir. Yani asrın isim babası Bediüzzaman’dır.

Günümüzde yaşadığımız ilim ve teknoloji noktasındaki ilerlemeler de bu ismin ne kadar doğru olarak verildiğini açıkça ispat ediyor. Gelişmiş yarı iletkenler, bilgisayarlar, fiber optik iletkenler, mobil iletişim teknolojileri, uydular, internet ve ağ teknolojisi, insan bilgisayar etkileşimleri, süratle gelişen robot teknolojisi, veri aktarım ve iletimi, gen teknolojisi, uzaya ait keşifler ve daha sayamadığımız bir çok teknoloji süratle gelişmeye devam ediyor. Yeni keşifler ve teknolojiler ile bu gelişmenin çok daha ileri gideceği yine Risale-i Nurun 20. Sözünde iki husus ile dikkat çekilmiş. Birincisi “ölüme geçici bir çare bulmak,” diğeri ise eşyanın nakli, yani “ışınlama” konusu. Bu iki husus da elbette ki vuku bulacaktır. Zaten bu noktaya gelindiğinde insanlık ilim olarak neredeyse zirve noktaya ulaşmış olacaktır. Tüm bunları yaşayanlar görecektir.

Bu gün için yaşadığımız bu hayat dilimi içinde önemli teknoloji konularından birisi de otomasyon konusudur. Otomasyon günlük hayatta kullandığımız bir çok üretim ve ürünün temel omurgasını teşkil etmektedir. Bu gün bir çok ürün üzerinde “el değmeden hazırlanmıştır” ibaresini görmemiz mümkündür. Günümüzde bir çok fabrika süratle otomasyona yönelmektedir. Bilhassa otomobil gibi araç fabrikalarında bu teknoloji çok sık kullanılıyor. Otomasyon denince üretim sürecinde hiç kontrol yapılmadığı akla gelmesin. Aksine otomasyonda üretimin tüm safhasında azami bir dikkat ve azami bir kontrol gerekir.

Otomasyonun temeli ise yazılım teknolojisine dayanır. Yani işin özü yazılımdadır. Bu nedenle günümüzün en çok gelişen ve geleceği en parlak olan meslek grubu yazılım teknolojisi ve yazılım mühendisliğidir. Zira yazılım konusundaki mükemmellik doğrudan üretim konusundaki mükemmelliği netice vermektedir. Yani ne kadar güzel bir yazılım ve güzel bir program hazırlarsanız, yaptığınız üretim de o ölçüde güzel ve ölçülü olur. Tıp teknolojisi, üretim teknolojisi neredeyse tamamen yazılım meselesi üzerine kurulmuştur. Bu gün için üzerinde en çok çalışan konu olan “yapay zeka” meselesinin de temelinde yazılım mühendisliği bulunur.

Bir çok teknolojide olduğu gibi, yazılım teknolojisinde de insanlık yine ilahi sanatı taklit etmekte, ilahi sanatı örnek almaktadır. Zira Cenab-ı Hakkın yaratmış olduğu sanatın temelinde yine çok mükemmel bir yazılım olduğunu bu gün bilim keşfetmiş ve bu sanatı taklit etmeye başlamıştır. Gen teknolojisi dediğimiz konu tam da bu meseleyi izah edip açıklamaktadır. Yaratılan her bir mahluk bir programa ve bir yazılıma istinat eder. Bir bitkinin, bir kuşun ve bir hayvan ve insanın yaratılması mükemmel bir programa ve mükemmel bir yazılıma istinat eder. Zira Cenab-ı Hak her bir çekirdeğe, her bir yumurtaya, her bir sperm ve yumurtalık hücresine o mahlukun plan ve programını ihtiva eden kaderi yazıları yazmış ve kudretini bu yazılardaki kurallar doğrultusunda çalıştırarak mahlukatını hayat sahnesine çıkarıyor. Bu gün insanlık gen denilen, DNA ve kromozom denilen çekirdek içindeki bu yazıların ne kadar mükemmel ve harika olduğunu keşfederek hayretinden neredeyse aklını uçuracak. Hakikaten yazılım o kadar mükemmel ki, tüm akıllar bir olsa yine de bu meseleyi tam olarak idrak edemezler.

Mesela küçük bir tavuk yumurtasına ve kuş yumurtasına dikkat edelim. Bir tavuk veya bir kuş belli bir süre yumurtalar üzerine yattığı zaman bir civciv ve bir kuş yavrusu ortaya çıkıyor. Yumurtanın içine bakıyorsunuz belli bir yoğunlukta sıvı ile dolu. Civcive bakıyorsunuz kemik, kanat, tüy, gaga, göz, kulak, burun, beyin ve daha bir çok aza… Hakikaten bir mucize sanat ortaya çıkıyor. Bu da çok açık ve net olarak o yumurtada mükemmel bir program olduğuna, o programa göre de mükemmel bir kudretin çalıştığına işaret ediyor. Aynı şekilde bir bitkinin yaratılması, bir insanın ve hayvanın yaratılması da belli bir yazılıma ve mükemmel bir programa istinat ediyor. Yani şu görünen mükemmel sanatların arkasında mükemmel bir yazılım var ve sonsuz bir kudret de bu mükemmel yazılıma istinat ederek mükemmel sanatlar yapıyor. İşte bu noktada Allah’ın azameti, harika ilmi ve sonsuz güç ve kudreti sanat aynasında çok açık ve net olarak gözüküyor.

Nasıl ki gözle gördüğümüz ve bilim yolu ile keşfettiğimiz bu güzel ve ince sanatlar arkasında mükemmel bir yazılım ve mükemmel bir program var; aynı şekilde şu gördüğümüz kainatın da arkasında yine mükemmel bir yazılımın var olduğunu ve mükemmel bir programın icra edildiğini açık bir şekilde anlayabiliriz.

Bu mükemmel yazılım ve programa ise Levh-i Mahfuz adı verilmekte. Zaten çekirdek, yumurta ve diğer küçük mahluklardaki yazıların ve küçük defterlerin de yine kainatın bu büyük defter-i kebirinden alındığı az bir dikkatle gözükür. Levh-i Mahfuza çok büyük ve tüm kainatı ilgilendiren ilahi dev bir bilgisayar ve yazılım merkezi olarak bakarsak, adeta çekirdek ve yumurtalarda olan o yaratılış yazılımları da bir ağ sistemi ile o büyük merkeze bağlı gibi gözükür. Demek ki, çok küçük mahluklardan dünyaya, güneşe, galaksilere kadar kainatın bütünlüğü içinde mükemmel bir yazılım ve mükemmel bir program var. insanın görevi ise kendi küçük sanatları aynasında bu büyük yazıları görüp kainatın Yaratıcısına karşı bir yol bulmaktır. Bu aynada Allah’ın güzel isimlerini anlamaya çalışmaktır. Yoksa bütün bu yazılar anlamını kaybeder ve manasızlaşır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*