Yeni Asya ile neden iftihar etmeli?

Yeni Asya, Nur Hareketinin şahs-ı manevisinin bir ürünü olarak 21 Şubat 1971’de çıktığı ilgili ve uzmanlarca bilinen bir husustur.

Zaten öyle olmasaydı, “siyaset cambazları, dev medyatik madrabazlar” tarafından yok edilir giderdi. Nitekim, arkasında dev şirketlerin, holdinglerin bulunduğu onlarca gazetenin batıp gittiğini basın tarihimiz şahadet ediyor.

İşte şahs-ı maneviden aldığı güçle verdiği destanımsı mücadele ve gücünün yüzlerce katı hizmetler, açtığı çığırlar, iman, ibadet, ahlâk, insan hak ve hürriyetleri, demokrasiye yaptığı katkılar için tebrik etmeli.

Ve matbuat âlemine, ilim dünyasına kazandırdığı yüzlerce yazar-çizer, yönetici, yayıncı, hatip, seminer, konferanscı ve ilim adamlarından dolayı ona katkıda bulunmak vicdanî borcumuz değil mi?

Yeni Asya ile neden iftihar etmeli, maddî manevî katkıda bulunmalı? Gayet tabiî ki, tebrike şayan ve iftihar edilecek hizmetleri mücerrettir; her zaman ve zeminde görülmezler; sessiz ve derinden icra olunurlar.

Bir sefer cemaati ve toplumun birçok kesimini Deccalizmin / Süfyanizmin tuzaklarına karşı ısrarla, sebatla, metanetle, kararlılıkla ikazlarına devam etti ve tuzaklarına düşmekten kurtardı.

Cemaatin, ifsat komitelerinin siyaset labirentlerinde iğdiş edip etkisiz hale getirmek için destekleyip palazlandırdığı “siyasal dinciler veya dindar siyasalcılar”ın peşine takılmalarına mâni oldu.

Darbelere, darbecilere, darbe anayasalarına, müstebit yönetime, tek görüşe daima karşı çıktı, mücadele verdi. Hak, hürriyet, meşrûtiyet, şûrâ, meclis ve demokrasiye dayalı sistemi müdafaa etti. Müstebitlere asla boyun eğmedi.

Keyfiliklere karşı çıktı, hukuku, meşvereti, adaleti, seçimi, şûrâyı, meclisi esas alan yayınlar yapmaya devam ediyor.

Her zaman ve zeminde ehl-i imanı, millî değerleri müdafaa etti. Hangi cemaatten olursa olsun, iman, Kur’ân ve azamî müştereklerde birlikte hareket etmeyi şiar edindi.

Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin en mükemmel tefsiri olan Risale-i Nur’un matbuattaki susmaz ve susturulmaz dili oldu. BÇG’nin tespit ve raporuyla Yeni Asya, Risale-i Nur’ları çok geniş çevrelere yaydı.
Çıkardığı binlerce “şerh, izah ve tanzime” yönelik eserlerle anlaşılmasına yardımcı oldu. Vatan sathını bir mektep yaptı.

Risale-i Nur’un sadeleştirilip/sahteleştirilmesini ilmi, fikri yayınlarıyla tesirsiz hale getirdi.

Yeni Asya tek başına, Risale-i Nur’un tekelleştirilmesine, devletleştirilmesine, Deccalizm/Süfyanizme teslim edilmesine ilmi, hukuki, fikri, müspet mücadeleyle engel oldu. Topluma mal ederek, isteyen, orijinal metnine sadık kalarak basabilmesini, dağıtabilmesinin yolunu açtı.

Devleti, rejimi ele geçirme düşüncelerine ve hareketlerine prim vermedi. İktidar olma, siyaset yoluyla ihaleler peşinde koşma çabasında olmadı. Her zaman imani, ilmi, fikri mücadeleyi, yani, cihad-ı maneviyi gündeme getirdi.

Cemaati, desteklediği demokratların bile siyasetlerine angaje etmedi. (Destek verdi, hatalarını ve yanlışlarını eleştirdi…)

Darbelere, kapatmalara, tehditlere, inkırazlara boyun eğmeden; davasından taviz vermeden, zikzaklar çizmeden, iman-Kur’ân hakikatlerine sadık kalarak yayın yapmanın mümkün olduğunu gösterdi.

“Hubb-u cah, havf damarı, tam’a, asabiyet-i cahiliye âdeti milliyetçilik, enaniyet ve dünyanın cazibedar tuzaklarıyla” teşekkül ettirilen yüzlerce sun’i hareketlere anganje olmaktan muhafaza etti.

Daima müspet yayınlar yaparak, şiddet ve zorbalığa dayalı hareket ve taşkınlıklara düşürmedi. Olumsuz, menfi, rijit, şiddete dayalı hal ve hareketler kimden gelirse gelsin, “emr-i bilma’ruf, nehy-i anilmünker” çerçevesinde tebliğini yaptı. Bazı kuruluş, camia ve cemaatler gibi devletten ve devleten beslenen beslemelerden destek almayı reddetti. “İfsat, ahlaksızlık, zındıka ve dinsizlik komitelerinin” cemaat ve tarikatleri biribirine düşürüp dağıtma, yok etme, susturma desiselerine karşı cansiparâne mücadele vererek, ümit, aşk ve şevk verdi, vermeye devam ediyor.

İşte, Yeni Asya, tavizsiz hizmetine, cesurane dik duruşundan ve “cemaat, şahs-ı manevi ve meşveretle harekete” tam sadakat gösterip, her zaman, her meselede tam isabet ettiğinden maddi-manevi desteği, tebriği ve iftihar edilmeyi hak etmiyor mu?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*