Yeni Asya ve adalet

Kaynağımız Kur’ân, sünnet ve onlardan mürekkep Risale-i Nur’dur.

Başkalarının kaynağı da olması bir tezat teşkil etmez, belki farklı okumaları kıyaslamak için me’haza gidip bir platformda işin hakikatına bir zemin izhar eder.

Buradan hareketle, direkt kitapla muhatap olduğumuz ve başka saiklerin (ağabey ya da siyaset) etkisi altında kalmadan hakikatleri çıplak söylediğimizden, bazen anlaşılmadığımız olmuyor değil.

Bir defa siyasette bir çizgimiz var. Kendi menfaatlerimiz doğrultusunda değil; Risale-i Nur’un çizdiği eğrilmez, bükülmez, tevil kabul etmez bir manzumedir ki; ta 1908’den, 1946’dan devamedegelen yüzdeliklerle değil, prensiplerle varolan bir paradigmadır. Yok İzmir vekili dindarmış, yok bize karşı olan müftünün oğluymuş diye şahıslara ve mahallere göre tercih değil, yola çıkış gayesi demokrat olan ve vatandaşını din-dil ayırımı yapmadan tam adalet üzre icraat yapan Ahrar-Demokrat çizgidir.

Şimdi kendisini Nurcu sayıp bu bakışı anlamayan, işine kârına ve bizden gidenlere sözümüz yok. Lâkin değişen siyasî iklimlere göre tarlasını kaydıran bir nev’î siyasallaşıp bizi de kendine benzetmek isteyenlere orada dur; “din, iman kardeşiyiz evet, ancak siyaseten değil” deriz.

Bütün bu gidişlerin arkasında siyasetin dayanılmaz hafifliği yatarken; bizi anlamakta zorlanan daha ötesi şer cephesine atıp bir mü’minin yapmayacağı iftira, tezvir ve hakaretlerle düşman safında gören (güya aynı kaynaktan beslenenler) olsa olsa başka mahalle kabadayılarının raconuna gelmişlerdir.

Biz hak-hukuk adalet dediğimizde diyorlar ki; siyaset yapmayın, oturun oturduğunuz yerde, iman ve enfüsî dersleri yapın hükümete de karışmayın, mağdur yok, hain var. Sizi de birilerine yakın gördüklerinden size pasaport verilmemesi yerindedir ve terk edişler doğrudur diyorlar.

Susun diyorlar..

Susmakla,

Diktatörlüğe, Evet.

Meclisi devre dışı bırakan anayasa değişikliğine, Evet.

Koca bir camiayı yok etmeye, Evet.

Yaşlı-genç, hasta-lohusa memur, sivil-esnaf, manav mensubiyet fikriyle hapislere tıkmaya, Evet.

Mağdurlara kulak tıkamaya, Evet.

Üzerinden bir sene geçmesine rağmen yeterli delil bulunmadığından tutukluluğun devamına, Evet.

Dünyayı bize düşman göstermeye ve bu yüzden ne zorluklarla elde ettiğimiz AB, AP, BM gibi sesimizi duyurduğumuz Dünya arenasında itilip kakılmamıza, Evet.

Di-ye-me-yiz…

YENİ ASYA NE DİYOR

Bir defa varoluş gayemiz Risale-i Nur ise, intisabın ilk girişi olan “Dost” hasiyeti ki; (kebair ve namazdan evvel) “Bid’alara ve haksızlığa taraf olmama” şartını çiğnemek, Nurculuğa ihanettir. Zaten Nur’un ilk kapısından da giremezsiniz.

Başta demiştik, buyurun bir platform oluşturulsun. Alâkalı yerler satır satır okunsun. An şartla ki her zaman dediğiniz; Emirdağ’ı, Beyanat ve Tenvirler, Münâzarât gibi içtimaî reçeteleri kaldırın demezseniz (İnşaallah)… Halep arşın meselesi.

Buyurun Bediüzzaman ne diyor okuyalım:

“Acaba bir adam, kardeşinin günahıyla hak nazarında mes’ul olmadığı halde; nasıl oluyor ki, bir karyenin veya bir cemaatin binlerle masumları, hiçbir zaman fena tabiatlı ihtilâlciden hâlî kalmayan bir şehirde veya bir mahallede bulunan bir serkeş adamın isyanıyla, hiç münasebet olmadığı halde, o masumlar mes’ul, belki ifna ediliyor?!.”

Bu gün tam manasıyla bir asır evvel söylenmiş bu adaletsizliği ve zulmü yaşıyoruz alkışlayarak; hem de dindar denen kadrolarla…

Bunu geç, yollar senin midir diyeceğiz?

Di-ye-me-yiz.

Dünya hukuk sıralamasında 113 devlet arasında 99. sıradayız.

Birileri memleketin köprüsüne bomba koydu, birileri de dinamikleriyle oynadı. Dünya kadar problemimiz (işsizlik, ekonomi, terör ve ihtilâl anayasaları) varken hiç yoktan, toplumu birbirine kırdırmaya, inşikaka, Evet.

Di-ye-me-yiz.

“Bir kaç savcı bir iki hâkimle istediğimi terörist ilân ederim” tehdidi ma’kes bulmuşsa, artık kimsenin garantisi yok. Yarın A cemaati, öbür gün falanca gurup, bu iş nereye varır. (Türkiye şeyhler ve dervişler memleketi olamaz!)

İşte Yeni Asya tam da burada, “bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın” demiyor, demeyecek. Adalet herkese lâzım, atı alan Üsküdar’ı geçmesin diyoruz.

Nurcu olma keyfiyeti hak ile başlıyorsa, kimse kusura bakmasın; Hakkın hatırı âlîdir hiçbir hatıra feda,

E-di-le-mez.

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*