Yeni Asya ve çoğunluk

Çoğunluk her zaman haklı olmayabilir.

Darbe ve siyasî kargaşa süreçlerinde olduğu gibi toplumun, özellikle dindar grupların çoğunluğu, değişik oyunlarla ve cazip tuzaklarla aldatılarak yanlış bir istikamete yönlendirilebilir. Azınlığı oluşturan bir kesimin tercihi ve yolu daha doğru olabilir.

Yeni Asya Camiası ve gazetesi, ülkenin idaresi alâkalı siyasî ve sosyal meselelerde isabet etmiş ve muhtemel tehlikelere önceden dikkat çekerek uyarılar yapmıştır. Ne yazık ki çoğunluk onun uyarılarını dikkate almamıştır. Ancak daha sonra yaşanan hadiseler ve zaman, onun haklılığını ispat etmiştir.

Bazı Nur grupların da içinde bulunduğu toplumun çoğunluğu, 12 Eylül 1980 darbesi sürecinde darbecilerin desiselerine aldanarak Demokrat olmayan siyasî güçlere destek verdiler.

Camia bu desteğin yanlış olduğunu, darbecilerin hedefinin Kemalizm’i ayakta tutmak olduğunu, onlarla işbirliği yapan siyasîlerin (Turgut Özal ve ANAP) demokrasiyi tahrip ederek ülkeye zarar vereceklerini, asıl Demokrat güçlere destek verilmesi gerektiğini gazetesiyle ilân etti. Ancak o, çoğunluk tarafından yıkıcı tenkit ve hücumlara maruz kalarak yolunda yalınız bırakıldı. Daha sonra zaman onu haklı çıkarmıştı.

Yine çoğunluk 1990’ların ortalarında, Demokratlar yerine, başında N. Erbakan’ın bulunduğu demokrat olmayan dindar kimlikli partiye desteklerini ilân ettiler. Camia, bu desteğin dindarlara ve ülkeye hayır getirmeyeceğini ifade etmiştir. Ancak çoğunluk onu dinlemeyerek o siyasîleri iktidara taşımış, onlar da ülkeyi 28 Şubat duvarına çarparak dine, dindarlara ve ülkeye zararlar vermişlerdir.

Camia, 2000’lerin başında Ahrar/ Demokrat güçlere destek verilmesi gerektiği, demokrasiyi hazmetmemiş dindar kimlikli siyasî güçlere destek verilmemesi gerektiği, eğer verilirse dinin ve ülkenin ilerde bundan çok zarar göreceğini gazetesiyle ilân ederek ikaz vazifesini yapmıştı.

Ancak çoğunluk, 28 Şubat musîbetinden ders almayarak onu dinlemediler. Ama bugün hadiseler, Camianın, o günkü uyarılarında ne kadar haklı olduğunu güneş gibi göstermektedir.

Yakın geçmişte camia, “Biz çoğunluğu temsil ediyoruz. Onlar % 1’lik bir nispeti ifade eden bir grup” tarzında küçük görülmüştü. Ama işin aslı öyle olmadığı; Risale-i Nur’un devlet tekeline alınma ve Risalelere bandrol yasağı getirilme teşebbüsü meselesinde, tek başına verdiği ve sonuçta Cenab-ı Hakk’ın yardımı ve şahs-ı manevî’nin himmetiyle başardığı cesurane hukuk mücadelesiyle anlaşıldı.

YENİ ASYA’NIN HAKLILIĞI RİSALE-İ NUR ÖLÇÜLERİNE DAYANMAKTADIR

Haddizatında Camianın hadiseler karşısında aldığı tavrın haklılığı ve doğru istikametinin sebebi; Bediüzzaman’ı ve onun telif ettiği Risale-i Nur’un siyasî ve içtimaî ölçülerini esas alarak hareket etmesindendir.

Son söz: Günümüzde Yeni Asya camiası, doğru çizgisiyle ve uyarılarıyla farz-ı kifayeyi yapmış olmaktadır. O bu misyonu ile aslında tarihe not düşmektedir. İstikbalde gelecek nesiller, bu günler için, “O zamanlarda doğruyu haykıran, yanlışları ikaz eden kimseler çıkmadı mı?” dedikleri vakit onu görecekler. “Yeni Asya Camiası varmış. Ama çoğunluk onu dinlememiş” diyeceklerdir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*