Yeni Asya’da yenilik

Burada söz konusu olan yenilik, sadece gazetenin mizanpajı ve hedef çalışmaları açısından her yıl yapılagelen yenilikler değildir.

Gazetenin isminde bulunan “yeni” kelimesiyle de ilgisi yoktur. Hem zaten isimde bulunan “yeni” kelimesi, aslında Asya Kıt’ası’nı vasfeyleyen ve hedef tayin eden bir ifadedir ki, o hedefe yüzünü çeviren Asya Kıt’ası, bu istikamette daha çok hadiselere hamile görünüyor.

Vahyin ışığında Peygamberî müjdelerin tahakkukuna amade olan bir Asya!

İnkişafıyla ve terakkisiyle Avrupa’nın bile gözünü kamaştıracak bir Asya!

Bediüzzaman’ın;

“Yakînim var ki, istikbal semâvâtı, zemin-i Asya..

Bâhem olur teslim yed-i beyzâ-yı İslâma.”

Müjdesine masadak olacak bir Asya zemini!..

Ve bu hedefin hizmetkârı olan bir Yeni Asya!.

Geçen zaman içinde hadiselerin doğruladığı ve haklı çıkardığı bir Yeni Asya!

“Asya’nın bahtının miftahının meşveret ve şûrâ” olduğunu her gün yeniden ilân eden bir Yeni Asya!

Gönüllerde uyandırdığı heyecanı ve mesajı, ilk çıktığı gün gibi hep yeni olan bir Yeni Asya!

Çünkü Kur’ân ve iman hakikatları olan Risale-i Nur’un medyadaki dilidir.

Zaman ihtiyarladıkça Kur’ân gençleştiğine göre, Kur’ân nurlarının naşiri de zamana yenik düşmüyor, daima genç ve dinamik kalıyor.

Güneş ki, Allah’ın (cc) bir mahlûkudur. Yaratılalı beri kaç defa doğup battığını, Allah’tan başka kim bilebilir ki..

Güneş ki her gün yeniden doğar aynı sıcaklıkla, aynı aydınlıkla..

VE YAŞ 49..

Üstad Bediüzzaman’ın Barla’ya sürgün edildiği ve “Yeni Said” olarak yepyeni bir hayata başladığı döneme tevafuk eden bir yaş!

İnsanlığın ve milletinin haline mübarek gözlerinden yaşlar akıtırken, Kur’ân’dan kalbine ilhamen gelen Nurlar’ın satır satır bakileştirildiği dönemle buluşan bir yaş!

Öldükten sonra dirilişimizi gözlere gösterircesine ispat eden ve manen ölmeye yüz tutan kalpleri, kararmaya yüz tutan ruhları ihya eden iman hakikatlerinin neşrine başlandığı yıllar içinde kemalini bulan bir yaş!

Ey Yeni Asya!

Senin Üstad’ını Barla’ya gönderenler, onun orada unutulup gitmesini hedeflemişlerdi. Ama niyetleri kursaklarında kaldı. Onun yazdığı Nurlar Ankara’ya ulaştı, Anadolu’yu dolaştı, menhus ruh buna şaştı. Planları tutmadı.

Sana yapılan menhus planlar da tutmayacak inşaallah.

Sırlar ve inkişaflar yüklü 49. yaşın mübarek olsun.

**

Üstad Bediüzzaman’ın has hizmetkârı, İttihad ve Yeni Asya’nın fikir mimarı Zübeyir Gündüzalp’in hitabet teknikleri üzerine olan tavsiyelerinden bir tanesi şöyledir:

“Herkesçe malûm veya bayatlamış sözleri söylemekten sakınınız.”

Hatipler, muhataplarına sadece konuşarak hitap edenlerden ibaret değildir. Yazılarıyla, okurlarının karşısına çıkan yazarlar da, konuşan hatipler kadar hitabet kaidelerine riayet etmeliler.

Bu gerçeği biz, Üstâd Said Nursî’nin gazetecilere hitabında da görüyoruz:

“İ’lem ey hitabet-i umumiye sıfatıyla gazete lisanıyla konferans veren muharrir!”

Bu hitap ne kadar hikmetli, ne kadar taze ve ne kadar orijinal ise, bu hitabın akabindeki ders ve tavsiyeler de o kadar hikmetli ve daha önce hiç kimse tarafından dile getirilmemiş ifadelerdir.

Hele şu “gazete lisanıyla konferans veren muharrir” ifadesine bakınız. Ne kadar yeni!

Ve Yeni Asya’nın Üstad’ının şu hitabı hâla kulaklarda çınlıyor:

“Ey muhataplarım! Ben çok bağırıyorum. Zira asr-ı sâlis-i aşrın (yani on üçüncü asrın) minaresinin başında durmuşum; sûreten medenî ve dinde lâkayt ve fikren mazinin en derin derelerinde olanları camiye dâvet ediyorum.”

Bu hitabın sahibi ki, hem konuşan, hem yazan ve hem de konuşup yazdıklarını yaşayan hakîki âlim bir hatip!

Bakınız, sadece bu hitap bile ne kadar yeni, ne kadar orijinal!

Muhatapları ise bu hitaba lâyıkıyla muhatap olabilmekten ne kadar uzak, fikirleri ne kadar mazide kalmış, yeniden uyanışa ve yattığı yerden kalkıp doğrulmaya ne kadar muhtaç!..

Beşerin bu ihtiyacı devam ettiği sürece Yeni Asya da hep yeni, hep taze ve hep orijinal kalacaktır!..

Not: Nur Ener Kılınç’ın tahliye kararına ve şu linkte geçen şiirimizdeki ümidin tahakkukuna çok sevindik. Darısı bütün mazlûmların başına..

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*